Geçen yıl, Tire’nin çocukları için yeni bir okul ihtiyacını yazdığımızda, birçok veli ve öğretmenin yürekten “Evet!” dediğini duyduk. Ancak bir yıl sonra aynı konu kapsamında benzer bir yazıyı kaleme almak durumunda kalıyoruz. Sorun sadece fiziki yetersizliklerle sınırlı değil. Merkezi kayıt sistemi, öğrenci dağılımını homojen bir şekilde gerçekleştirip dağılımda denge kurmakta zorlanıyor. Okul öncesi eğitimde ise Büyükşehir Belediyesi dahil tüm kurumlar, kontenjan yetersizliği karşısında çaresiz kalıyor.   

Milli Eğitim Bakanlığı’nın uyguladığı merkezi kayıt sistemi, teoride adil bir dağılım vaat ediyor. Ancak pratikte, Tire’nin mahalleleri arasında ”eğitim coğrafyası” uçurumu yaratıyor. Merkezdeki okullar tıka basa dolu, kırsal mahallelerdeki okullar ise hem öğretmen hem de fiziki imkân açısından zorlanıyor. 

 Tire Merkez’deki bir ilkokulda sınıf mevcudu neredeyse 45’e çıkarken, köy okulları 15-20 öğrenciyle eğitim veriyor.

Okul öncesi eğitim ise, Tire’de neredeyse şans meselesi haline geldi. Büyükşehir Belediyesi’nin kreşleri dahi yoğun talep karşısında yetersiz kalıyor.

Milli Eğitim kurumlarının ve Belediye kreşlerinin kontenjanları, nüfus artışıyla aynı hızda genişlemiyor. Kayıt dönemlerinde ”kurayla öğrenci alımı, sıraya/yedeklere kalma”, eğitim hakkının bir lütuf gibi sunulmasına yol açıyor.  Bu değişkenlere bağlı olarak Tire’de 3-6 yaş grubundaki çocukların sadece %60’ı okul öncesi eğitime erişebiliyor. Geri kalanına ise kayıt sırası gelmiyor.

Peki çözüm için ne yapılmalı?

Öncelikle İlçe Milli Eğitim ve Büyükşehir Belediyesi, okul öncesi ve ilkokul için acil yatırım planı gerçekleştirmeli ve mevcut okulların fiziki yapıları iyileştirilirken aynı zamanda kapsamlı merkezi yeni bir okul hızlı bir şekilde öncelikli gündemler arasına alınmalı.  

Bir ilçenin geleceği, çocuklarının okul kapısından içeri girebilmesine bağlı. Tire’de okul kayıt sırası bekleyen miniklerin gözlerindeki heyecan sönmeden, bu çağrıyı duyanlar harekete geçmeli. Çünkü eğitim sadece bir “kontenjan” meselesi değildir.