Haziran’dı…
Geçtiğimiz yıl…
Garip bir pandemi günü…
Üşüten, tir tir titreten, garip bir Haziran soğuğu…
Yitip gitti; aramızdan ayrıldı da, arafa çıktı Tostçu Zeki abi…
Tire tostunu duydunuz mu dostlar?
Farklıdır...
Ayvalık tostuna benzer ama ekmeğiyle, malzemesi ve pişirimiyle kendine özgündür...
Tireli için vazgeçilmezdir...
İlk defa gören ve deneyen yabancılar içinse,
Bir kültür hazinesidir.
Lezzetin dibidir...
Hele şöyle toplanın:
Tostçu Zeki'den bahsedeceğim size...
E tabi ki biraz da çocukluğumdan…
Çakmaların henüz hayatımıza girmediği,
O her şeyin aslı olduğu zamanlardan.
Her şeyin aslı olduğu için güzel olduğu zamanlardan yani…
Zeki abi diyorduk ya!.
Evet evet, O.
Bilenler bilir,
Bilmeyenler de, 
Benden öğrensin işte...
Bugünkü bahsim;
Bir güzel insandan,
Bir yüreklere dokunan can'dan,
Bir ADAM gibi adamdan...
Yaşayanlar ve yaşatanlar için;
80'lerin başından, 
Ortalarına doğru yol almakta ömür gemisi...
Ya 82, ya 83.
Dokuz yüz olanından hani.
85 değil yani...
Çünkü;
1985, benim için Tire'den ayrılık senesi...
Ne diyorduk? 
80'lerin ortaları...
Atatürk Parkı,
Tire gençlerinin hemen hemen tek buluşma noktası...
Parkın yanında da tostçular.
Acıkan - acıkmayan,
Adamı – madamı,
Kızı - kadını,
Çocuğu - ihtiyarı;
Sucuklusu - kaşarlısı,
Ketçaplısı - bol acılısı,
Kayıntı niyetine Tire tost yediğimiz zamanlar...
İzmir'den bir ADAM geldi:
Zayıf,
Sivri burunlu,
Fıldır fıldır cin gibi gözler,
Eğri büğrü bacaklı,
Sanki sırtı biraz kamburlu,
Hep gülen bir ifade,
Ne olursan tebessümden vazgeçmeyen bir çehre...
Dediler ki:
Tireli değil bu, damat...
Adı neymiş peki?
Adı, Tostçu Zeki...
Hepimizin var bir tostçusu ama
Gelir gelmez tüm tostçularda yarattı bir fırtına...
Bir güzel sözlü Tostçu Zeki;
Bal damlıyor konuştukça,
Sanki yürek işçisi,
Hem de güzel tost yapıyor ha...
Bol malzemeli,
Bol tebessümlü,
Tüm Tireli tost severlerin kalbini fethetti adeta...
Bizzat kendim neler yaşamadım, 
Neler duymadım ki hakkında.
Hep güzellikler,
Hep insanlıklar...
Esnaftı Zeki,
Derdi pek para filan değildi...
Her esnafta olması gerektiği gibi…
Olana - olmayana;
Her daim istediği zaman ödeyecek,
Sucuklu - kaşarlı hep tostu bakiiydi...
Derdi mi?
Derdi, bir nevi güzelliklerdi...
Tostu hazırlarken gülerdi hep yüzü.
Tatlı dilliydi,
Muhabbeti keyifliydi...
Yıllarca tostunu yedik.
Hiçbir zaman birbirimize, 
Sevgimizi saygımızı kaybetmedik...
Büyüktü bizden.
Biz Zeki abi derdik.
Yaşı küçük olmasına rağmen;
Kimisi "Zeki",
Kimisi terbiyesizce, uzantılı - ağdalı sonu bol "i" li...
Kırmazdı onları da Zeki abi.
Yine gülerdi.
(Zaten hep gülerdi.)
Kırmadan, dökmeden
Uslubuyla cevap verirdi...
Bir gün geldi;
Bir dedikodu çıktı,
Tire Atatürk Parkında...
“Zeki şöyle”,
“Zeki böyle”,
İşte “Zeki pis”,
Ondan sonra efendim “Zeki pasaklı”.
Kim O'ndan tost alırsa hatalı...
Fark edemedik o an!
Bu coğrafyada her zaman olduğu gibi;
Üstüne yapıştırılan,
Dedikodu çarkını döndürenleri,
Rakipleri, 
Rahatsız olanları,
Düşmanları...
Gençtik,
Körpeydik,
Dedikodulardan etkilendik...
Zeki abi derdik,
Hem severdik ama
Utana sıkıla Zeki abinin tostundan vazgeçtik...
Önce önünden geçerken gözümüzü kaçırdık…
Sonra;
Genciz ya,
Gitgide kirlendik - kirleniyoruz ya,
Pişkinleştik,
Yüzüne yüzüne "Hayırlı işler..." bile diledik...
Hiçbir zaman sormadı bize Tostçu Zeki;
Niye artık gelmiyorsunuz,
Ben ne yaptım,
Hatam nedir diye?
Hiçbir zaman sorgulamadı.
Allah var hiç gönül koymadı...
Zeki abi derdik ama
Biz koyun sürüsü,
Biz dedikodu büyütücüsü,
Bu ADAM’lığının,
Bu insanlığının,
Bu yaptığımız hatanın altında hep ezildik...
Hepimiz bir şekilde biliyorduk:
Zeki abi ne pisti, ne pasaklıydı.
Zeki abi;
Rakipleri tarafından iftira atılmış, 
Yok edilmesi gereken bir güzellikti aslında, insandı...
Tam 1 yıl oldu…
Haziran’dı…
Geçtiğimiz yıl…
Garip bir pandemi günü…
Üşüten, tir tir titreten, garip bir Haziran soğuğu…
Yitip gitti; aramızdan ayrıldı da, arafa çıktı Tostçu Zeki abi…

Zeki abi,
Hani şu Tire'nin Tostçu Zeki'si,
Artık dayanamadı da,
Bu kötülerin hâkim olduğu hayattan ayrıldı...
Gün, Tostçu Zeki dostlar…
Başka bir diyarda şimdi Tostçu Zeki abi.
Yitik bir zamanda, erişilemeyecek uzaklarda...
Eyyyy gidi Tostçu Zeki...
Eminim;
Yine oralarda;
Yine bol malzemeli,
Bir buçuk porsiyon - duble,
Yanına bedava bol muhabbetli, 
Sucuklu - kaşarlı tost yapmakta...
Tostçu Zeki ölmedi dostlar!...
Sesi kayboldu sadece hava boşluğunda…
İnsanlığı ve dokunuşları hâlâ;
Evet hâlâ,
Tüm yaşanmışlıklarıyla hatıralarda...
Kocaman yüreğine;
İnsanlığına ve anısına, saygıyla...