Eğitim, bir toplumun geleceğini inşa eden en kutsal mekanizmadır. Onu siyasi mücadelelerin gölgesine hapsetmek, öğrencilerin saf ve öğrenmeye açık zihinlerine gereksiz yükler bindirmekten başka bir işe yaramaz. Ne yazık ki, eğitim sistemimiz bazen politik duruşların, geçici siyasi hesapların ve ideolojik kamplaşmaların etkisi altında kalabiliyor. Oysa eğitim, her türlü partizanlığın üzerinde, insanlığın evrensel değerlerine, bilimin ışığına ve milli birliğimizin ortak paydalarına dayanmalıdır.

Öğretmenler elbette siyasi görüşlere sahip olabilirler; onlar da bu toplumun birer ferdidir. Ancak sınıflar, ideolojik propagandanın değil, nesnel bilginin, ahlaki erdemlerin ve eleştirel düşüncenin yeşerdiği alanlar olmalıdır. Bir öğretmenin asli görevi, öğrencilerini tek bir dünya görüşüne göre şekillendirmek değil, onlara analiz etme, sorgulama ve kendi yolunu çizme becerisi kazandırmaktır. Eğitim, bireylere "ne düşüneceklerini" dayatmak değil, "nasıl düşüneceklerini" öğretmekle yükümlüdür.

Sendikaların rolü de bu bağlamda kritiktir. Öğretmenlerin özlük haklarını savunmak, mesleki standartları yükseltmek ve eğitim kalitesini artırmak, sendikaların asli misyonu olmalıdır. Ne var ki, zaman zaman bu kurumların siyasi taraftarlığa soyunarak eğitimin tarafsızlığını zedelediğini görüyoruz. Sendikalar, eğitimi ideolojik bir mücadelenin aracı haline getirdiğinde, aslında en çok öğrencilere zarar verir. Çünkü eğitimdeki her kutuplaşma, öğrencinin öğrenme hakkının önüne set çeker.

Politik doktrinler gelip geçicidir; bugün doğru kabul edilenler yarın değişebilir. Ancak evrensel ahlak ilkeleri, bilimsel gerçekler ve bir milletin ortak değerleri kalıcıdır. Eğitim, bu kalıcılık üzerine inşa edilmelidir. Sürekli değişen siyasi yaklaşımlar, eğitim sistemini istikrarsızlaştırır, öğrencilerin kafasını karıştırır ve toplumsal güveni zedeler.

Sonuç olarak, eğitim siyasetin değil, insanlığın ortak mirasıdır. Öğretmenler, öğrencilerini bir ideolojinin savunucusu olarak değil, vicdanlı, bilgili ve özgür düşünceli bireyler olarak yetiştirmelidir. Sendikalar, siyasi mücadelenin değil, eğitimin yüceltilmesinin neferleri olmalıdır. Unutmayalım ki, çocuklarımızın geleceği, bizim bugünkü sorumluluğumuzdadır. Onlara bırakacağımız en değerli miras, tarafsız, ahlaklı ve gerçek anlamda özgürleştiren bir eğitimdir.