Bazı okurlarıma göre, ben dinle ilgili bir şey yazmamalıyım. Çünkü benim branşım değilmiş. Öncelikle şunu belirteyim. Dinsel inancın branşı olmaz. Herkesin inancı vardır. Ona yol gösteren kitabı vardır. Bunların dışındakiler hurafedir, yalandır, uydurmadır. Yok, tarikat liderleri iyi işler yapıp sevap kazanıyorlarmış, yok Allah yolunda hizmet veriyorlarmış. Bazı tarikatların nelerle uğraştıkları belli oluyor.
Bir kez daha söylüyorum. İslam’da tarikat olmaz. Peygamberimiz zamanında tarikat mı vardı? Bunlar sonradan türedi. Ben inanıyorsam kitabımın ve Peygamberimizin gerçek hadisleri dışında söylenenlere inanmam. Hele bir de İslam dinini çıkarları doğrultusunda kullananlara hiç değer vermem. Herkesin de vermemesi gerekir.
Geçen gün bir gazetemiz, Ali Rıza Demircan'ın yazdığı "İslam’a Göre Cinsel Hayat" isimli kitabın bazı bölümlerinde yazan cennetle ilgili açıklamaları gündeme taşıyarak sert bir üslupla eleştirdi. Başlığı biraz ağır olmuş ama içindekiler tam bir saçmalık. Bu gazete, köşesinde yer alan açıklamanın hangi amaçla yayınlandığı dikkate alınmadan, bazı gazete ve internet haber siteleri tarafından yaylım ateşine tutuldu. Gösterilecek tepki Demircan'ın cenneti anlatırken kullandığı ifade biçimi mi, yoksa bu ifade biçimini eleştiren gazetenin yazısı mı?
Televizyonlara çıkıp konuştuğunda mangalda kül bırakmayan, kimseyi konuşturmayan Ali Rıza Demircan adlı imam ve hatibin "İslam’a Göre Cinsel Hayat" adlı kitabındaki ilmi(!) açıklamalara bir göz atalım mı?
“Cennette bekâr kişi kalmayacak. Cennetliklerin en alt derecesine günde 72 kadın verilecek. Tam mümin ise günde 100 bakire ile cinsi münasebette bulunacak. Cennette kadınlar cinsi münasebette bulunduktan sonra yine bakire olacaklar.
Cennette erkeğe 100 erkek gücü verilecek, Cennete girenler 33 yaşına döndürülecek.
Cennetlik erkekler, cennete vücutları kılsız, yüzleri sakalsız, gözleri sürmeli olarak girecekler.
Cennete giden kadın, dünyada din uğruna şehit olan erkeklere verilecek, fakat kadın orada beş erkek isteyemeyecek, sadece bir erkek isteyecek ama o adamın beş erkek gücü olacak, ona her türlü zevki tattıracak.
Erkek, hem karısıyla, hem de hurileriyle sabahtan akşama kadar sürekli cima (seks) yapabilecek.”
Allah aşkına bunlar ne saçmalıktır. Bunlar hangi kitapta, hangi hadiste yer alıyor. Bunları Ali Rıza Demircan nereden biliyor? Ya öbür dünyaya gitti geldi. Ya oraya gidip gelenlerden bilgi aldı. Ya da inananları dininden soğutmaya çalışıyor. Geleceği Allah’tan başka kimse bilemez. Öbür dünyaya gidip de dönen olmadığına göre bu zat, bunları biliyorum diyorsa bu Allah’a ortak koşmak olmuyor mu?
Gerçek Müslümanlar aslında Demircan'a, "Bu yazdıkların doğru mudur?" diye sorup bu küfür niyetine sözleri sorgulayacak yerde, bunu yazan gazeteye sataşıyorlar. Bu nasıl bir Müslümanlıktır? Böyle saçma sapan yazılarla güzel dinimizi kirletmeye ne hakları var? İşin üzücü yanı dinimizi amacından saptıran Demircan gibi din hocalarının peşine insanlarımızın takılması.
Bunlar hep tarikat saçmalıkları. Hatırlayın Aczimendi Müslüm Gündüz’ü. Hani Fadime Şahin ile basılmıştı. O evin sahibi de Hüseyin Üzmez idi. Torunu yaşındaki bir kızla evlilik yapmasıyla gündeme gelen Hüseyin Üzmez, geçen yıl 12 yaşındaki bir genç kıza tecavüz ettiği iddiasıyla gündeme geldi. Vakit Gazetesinden yazar arkadaşı Abdullah Büyük kendisine destek verdi: “Hüseyin Üzmez’e şimdi daha çok destek vermeliyiz. Bu işi yaptıysa bile Hüseyin Üzmez ağabeyimizdir.” Yani suçu işleyen ağabeylerindense yapabilir. Ama nişanlı da olsa bir kızımızla oğlumuz sokakta el ele gidiyorlarsa vay dinsizler, imansızlar.
Yine bir tarikat evinde zikir törenine katılan Hüseyin Üzmez'in namaz kılanlarla ilgili çirkin benzetmelerde bulunan o sözleri unutulmamalı. "Namazın içinde hiç bir şey yok. Yat kalk, yat kalk, Allahu ekber, yat da geber. Şu aşk meşk olmadan bütün ömür boyu namaz da zor he..." Müritler: “Hakikaten çok zor abi”
Kusura bakmayın ama bunlar benim İslam inancımla hiç örtüşmüyor.
Bu arada geçen hafta vefat eden Başbakan Tayip Erdoğan’ın annesine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Saygılarımla, hoşça kalın.