Dijitalleşen, her varlık ve ifadenin kodlara ve yazılımlara dönüştürüldüğü günümüz dünyasında bireylerin ve toplumların geçmiş ve gelecek perspektifini oluşturan eğitimin de bu değişim ve dönüşümden etkilenmemesi olası değildir. Teknik gelişimin eğitimdeki yansıması olan eğitim teknolojisi ürünlerine bakıldığında bahsi geçen bu sürecin ne denli baş döndürücü bir hızda olduğunu kabul etmek gerekir.

Eğitim teknolojilerindeki bu devrimsel süreç bilgiye erişim ve kaynak bilginin paylaşılmasını, sunulmasını hızlandırdığı gibi oluşturduğu simulatif ortamlarla öğrenilen bilginin uygulamaya hızla geçirilmesini ve pekiştirilmesini sağlamaktadır. Bu etkenlere bakıldığında çağdaş, 21. yüzyıla ait dijital devrimin toplumsal ilerleyişe olumlu tesir ettiğini söyleyebiliriz.
Fakat bu hızlı ilerlemenin yan etkilerinin olduğunu hiçbir zaman göz ardı edemeyiz.
Dijital çağın eğitim metot/yöntemlerine, çağdaş eğitim teknolojileri ve materyallerine muhatap olan bireylerin (özellikle çocukların) yaşamış oldukları bilişsel, psikomotor ve psikososyal sorunlar günümüzün en esaslı gelişimsel problemleridir.
Dijital çağın teknolojilerine, enstrümanlarına sosyal hayatlarında sıklıkla maruz kalan çocukların yaşadıkları ince motor kas gelişim bozuklukları, DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu), odaklanma problemleri, uyaran duvarları, iletişim aksamaları, duygusal dejenerasyon, düşünme tembelliği gibi olumsuzluklar maalesef çocuk ve ergen psikoterapistlerinin günümüzdeki en geniş çalışma sahalarından biri haline gelmiştir.
Bu durumun yaşattığı sorunsalların ise birinci elden ve en net haliyle farkında olanlar ise bahsi geçen teknolojileri üreten, geliştiren ve pazarlayan devasa teknoloji şirketleridir. 
Elbette tüzel olarak ifade ettiğimiz bu şirketleri de etten kemikten olan insanlar yönetmektedir. Sosyal hayatın doğal bir parçası olan bu yönetici grubunun ise çocukları için tercih ettiği geleneksel eğitimin odak alındığı okul “Waldorf School of the Peninsula” …
Bu okulda eğitim teknolojilerinin en ilkel ve geleneksel halini görebiliriz. Siyah tahta, tebeşir, tahta sıralar, bahçeli bir okul ortamı... Tablet, etkileşimli/akıllı tahtalar ise kesinlikle bu okulda eğitim sürecinin bir değişkeni değil.
Uygulama derslerinin tarım ve iş teknik programlarından oluştuğu bu okulda üretim ve sürdürülebilirlik en temel nokta.
Okuldaki eğitim programından istifade eden teknoloji yöneticilerinin şirketlerine bakıldığında ise şaşkınlığımız biraz daha artıyor. Apple, Yahoo, Google E-Bay ve daha niceleri…
Dijitalleşen eğitim dünyasında orta tabakayı oluşturan bireyler yapay zeka eğitimcileri tartışırken bu teknolojilere yön veren uluslararası şirket yöneticilerin çocuklarını geleneksel eğitim metot ve uygulamalarına emanet etmesi ise çok çarpıcı bir çelişki olmayı sürdürüyor.