Görsel, işitsel ve basılı medya ögelerinin iletilerine erişebilme ve bu iletilere yüklenmiş olan önermelerin kişi tarafından çözümlenmesi, yorumlanması anlamına gelen “medya okuryazarlığı” günümüz dijital dünyasında sıklıkla karşımıza çıkan, popüler bir kavramdır.


Tanım üzere hareket ettiğimizde günlük hayatımızda çok net bir karşılığı olan bu kavram söz konusu küçük yaş grupları yani çocuklarımız olunca daha kompleks ve derin bir hal alıyor, mana kazanıyor.
Bilişsel, duyuşsal gelişimini henüz tamamlamayan okul öncesi ve okul çağı çocuklarımız geçmiş döneme nazaran (özellikle pandemi öncesi) çok daha fazla sanal ortamlarda vakit geçiriyor ve bu ortamların tüm uyaranlarına uzun süreler boyunca maruz kalıyor.
Bu uyaranlar ebeveynler/yetişkinler tarafından her ne kadar çeşitli yöntemlerle filtrelenseler de kapsam ağının genişliği ve dijital ortamların dinamik, değişken yapısı çoğu zaman söz konusu eleme yöntemlerini atıl vaziyette bırakabiliyor. 
Bu açıdan engelleme, filtreleme bir yöntem olarak kullanılsa da özellikle eğitim bilimciler küçük yaş gruplarından itibaren çağın gerekliliklerini ve şartlarını kabul ederek çocuklara “medya okuryazarlığı” kavramını pratikte öğretmek gerekliliğini ifade etmişlerdir.  Okullarda eğitim öğretim programlarına, bilgi ve teknoloji tabanlı derslerin konu kazanımlarına dahil olan medya okuryazarlığı için çocuklarımızda dört alt beceriyi geliştirmemiz gereklidir. Bunlar:


•    Erişim Becerisi
•    Analiz Becerisi
•    Değerlendirme Becerisi ve,
•    Üretim Becerisi dir.


İlgili basamakları incelediğimizde çocuklarımızın erişim becerisi konusunda yetişkinlerden dahi daha mahir olduklarını, dijital medya araçlarının kullanımını çok küçük yaşlardan itibaren öğrendiklerini söyleyebiliriz. Maruz kalma sonucu gerçekleşen bu öğrenmeler farklı bir eleştiri konusu olsa da biz özellikle diğer alt basamaklara yoğunlaşacağız.
Analiz Becerisi: İletişim aracı ile elde ettiğimiz bilginin ya da verinin doğru ve güvenilir olup olmadığı, taramasını yaptığımız veri ile uyuşup uyuşmadığını kontrol etmektir. Elde edilen verinin ne kadarını kullanıp hangi kısımlarının fazla olduğunu kestirmek bu beceri alanı içerisine girmektedir.
Üst düzey bu beceri alanı ile ilgili çocuklarımızda farkındalık oluşturmak için öncelikle geleneksel araştırma yöntemlerini çocuklarımıza aktarmalı ve güvenli kaynakçası olan bağlantıların veri toplamada önemli olduğunu hem teorikte hem pratikte ifade etmeliyiz.


Değerlendirme Becerisi ise analiz basamağında bahsi geçen kıstasların uygulanıp veri ya da bilgilerin doğruluğuna, güvenirliğine karar vermektir. Bu basamakta genel geçer normlar ile çocuklarımıza rehberlik etmek ve karar aşamasında objektif şekilde yönlendirmede bulunmak ebeveynler/yetişkinler açısından esas olmalıdır.


Üretim Becerisi basamağında ise iletişim aracı kanalıyla edinmiş olduğumuz doğru ve güvenilir veri ya da bilgiyi özgün şekilde “kendimizce” ifade edebilmek, aktarabilmektir. 


Bu basamakta biz yetişkinler çocuklarımızın elde ettiği veriyi bağlamdan uzaklaşmadan yaratıcı şekilde ifade etmesine teşvik etmeli bu süreçte onlara farklı perspektifler geliştirecek önermeler ve öneriler sunmalıyız.
Dijital devrimin sosyal hayata yön vermeye başladığı yüzyılımızda “medya okuryazarlığı” kavramının ve uygulamalarının eğitim sistemimizce daha ciddi argümanlarla ele alınması, ilgili eğitimlerin her yaş düzeyinin gelişim özelliklerine uygun olacak şekilde verilmesi ve dijital ortamların sağlanması dileğiyle.