Şarkıdaki gibi; ‘’Nerden başlasam,nasıl anlatsam’’
Çocukluğumun fuar zamanları,  70’li yılları kapsar…
İzmir Fuarı’nın en güzel,görkemli,şaşalı zamanlarıydı….
Teknolojinin,iletişimin bu denli ileri seviyede olmadığı  o zamanlarda….
İzmir Fuarı, Tv’lerin henüz yaygınlaşmadığı,radyo,gazete ve dergilerden takip edilen sanatçıları,yılda 
Bir kez görme fırsatıydı…

Teknolojik gelişmeler İzmir Fuarındaki  Ülke pavyonlarından takip edilirdi…
Dilerseniz, Zaman Tünelinde şöyle bir geriye dönelim ve Bendeniz sizi  bir güzel  Fuar’da dolaştırayım efendim…
Lozan kapısından girdikmi bir heyecanla sağda Almanya Pavyonu,açık alanda Mercedes Reyonu…
Bakılmadan geçilmez,mutlaka uğranılır…
Mercedes otomobillerin en son modelleri  görücüye çıkardı…

Biraz daha yürüyelim…
Akşam saatleriyse,genelde o saatlerde  Fuar ziyaret edilir…
Kaskatlı havuzun doyumsuz ışık oyunlarını seyretmek ayrı bir zevk…
Kaskatlı havuz demişken, karşısında TRT İzmir Televizyonunun binası bulunurdu…
Eğer akşamüzeri  saatlerinde geldiyseniz ve biraz şanslıysanız…
Fuarda program yapan Sanatçıların TRT çekimlerine Havuz kenarında denk gelebilirdiniz…
‘’ Ben o şanslılardanım,Ahmet Özhan’ı seyretmiştim…’’
o zamanlar iki süper güç olan ABD ve Rusya’nın pavyonları mutlaka ziyaret edilir,pas geçilmezdi…
Geldik Spor ve Sergi sarayına,  cep telefonunun olmadığı zamanlardayız…
‘’ şimdiki nesile bunu anlatmak her halde çok zor’’
Buluşmalar,randevular, sergi sarayının önündeki banklarda olurdu…
Oradan topluca birlikte hareket edilirdi…

gezmeye devam;
Sol tarafa 26 ağustos kapsına doğru hareket edersek, yan yana sıralanmış  değişik ülke pavyonlarını görme fırsatınız olurdu…

Geri dönelim…
 Dönerken Tariş işletmelerinin Reyonuna uğramadan geçmeyelim,şıraları içelim…
(Şıra; üzümün suyu sıkılarak bekletilmiş,fermante edilmiş mayhoşumsu bir içecek…)
Oradan dümdüz devam edersek,bizi Göl Gazinosuna götürür…
Kapısında her daim süslü elbiseli güvenlik görevlisinin durduğu, her sezon  Sevim Tuna yada
 Gönül Yazar’ın sahne aldığı, geniş kitlelerin ulaşamayacağı fiyatlarda yemekli,içkili lüks bir Gazinoydu…
Aaaa  uzaktan paraşüt Kulesi bizi çağırıyor…
Hadi oraya gidelim… paraşütle atlayanları hayranlıkla izlerken,altındaki dükkanlardan alışverişinizi yapabilirdiniz…

Yorulduk…eh karnımızda acıktı…
sıra,sıra dizili tostçular,bütçeyi sarsmadan karın doyurmanın en pratik yolu…
( O yıllarda Ailecek gezilirdi )
Karnımızı doyurduk,eh,üstüne şöyle bir demli çay ne güzel olur…
Adres belli;    manolya çay bahçesi…
Semaverde çay keyfi bir başka olurdu…
Her masaya semaver gelir.
Arzuna göre açık,koyu  bak keyfine…
Yorgunluklar, keyifli  bir sohbet eşliğinde, demli çaylarla atılırdı…
Tabii çocuklar rahat  verirse… 
yan taraftaki Lunapark’ın büyülü atmosferi çocukları çağırıyor…
Çocukların hatırları çoğu zaman kırılmaz,babanın elinden tutulur…
Diğer Aile fertleri  çay bahçesinde otururken  Lunapark mutlaka ziyaret edilirdi…
Lunapark gezilirken…

O da ne?...
Yan taraftan muhteşem bir ses yankılanıyor….
Lunapark gazinosunda  Emel Sayın söylüyor…
ne yapılır,edilir bütçeler denklenir, Lunapark Gazinosundan biletler alınır…
ya gündüz matinesine,ya gece suaresine…
Rahatsız tahta sandalyeler üstünde saatler nede çabuk geçer…
Kural ; Assolist mutlaka gecenin ilerleyen saatlerinde sonlara doğru çıkacak…
şansın varsa 23:30-24:00 saatleri arasında Assolist çıkar…
yorgun gözlerle ama mutlu Assolist’i seyrederek çıkarsın gazinodan…
Aman geç kalmayalım…

Basmane kapısı önünden kalkacak son Belediye otobüsünü kaçırmıyalım…
işte efendim…

Çocukluğumun Fuar zamanları böyle idi…
hafıza kırıntılarından derleyip,toparladıklarım bunlar…
Sürçi-lisan ettikse affola…
Dip not;    Gazinolardan bahsetmişken, Fuar Açıkhava tiyatrosunu es geçmek olmaz…
                  Fuarın açık olduğu bir ay süresince, tiyatrocular turneye gelirlerdi…
                  Efsane Devekuşu Kabare Metin Akpınar-Zeki alasya Tiyatrosu,Çamlık Senar’da… Nejat Uygur        Tiyatrosu ve daha niceleri …
ilgi yoğun olunca,bilet almakta öyle kolay değil,gündüzden fura gidilecek,gişelerin önündeki uzun kuyruklara girilecek,şansın varsa bilet kalmışsa ve istediğin yerden labilmişsen mutlusun…
Lunapark Gazinosunun  arkasındaki çarşıyı hiç unuturmuyum!...
Ufak bir kemeraltı sanki…
‘’ Kemeraltındaki belli,başlı esnaf,1 ay süreyle çarşı’da dükkan kiralayıp faaliyetine buradada devam ederdi…
aradığın her şeyi bulman mümkündü…