Altında ahır olan evin merdivenlerini çıkarken, danışmanlarının bir kısmının burnunu tutmasına tebessüm ederek, sanki o evde doğup büyümüş gibi içeri girer ve kurulan yer sofrasına bağdaş kurup oturur. Allah ne verdi ise o gün o insanlarla o yemeği yer, verilen çayı içer, hane halkının derdini dinler, problemleri bir kağıda not ettirerek müsaade ister ve ayrılır. Ertesi gün ilk iş o ailenin problemlerinin çözümü olur.
    Gece vakti bir anda “Kalk Hanım bir fakir evini ziyaret edelim” diyerek Ankara’nın ıssız mahallelerine sürer arabasını. Kapıyı açan yaşlı adam ‘O sensin değil mi?’  diye sorar. Evet der varsa bir çayınızı içelim istedik… Çay içilir, sohbet edilir, askerlik vazifesini yapmakta olan ve uzun zamandır görüşemedikleri oğullarının birliği bulunur, telefonla ailesiyle görüştürülür. Yine istek ve problemler not edilir ve müsaade istenir.
  
   Yoğun bir program sonrası makam aracına doğru yürürken, korumaların arasından fırlayan çocuk, bacağına yapışır ve “Ne olur evimize buyur” der. Programı yoğun olsa da çocuğu kıramaz ve elinden tutup evine gider. Çocuğun ailesi dahi şaşkındır. Hasbihal edilir, çaylar içilip müsaade istenir.
   Yine yoğun bir programı sonrası otobüse binerken, balkondan “Çayımız var, bir bardak içmez misiniz?” diye seslenen hanımefendiye “Ama karnım aç, yemeğiniz de varsa gelirim” cevabını verir. Eve gider o gün ne pişti ise ikram edilir. Yemeğini yiyip çayını içince, abdestini alıp namazını da o evde kılarak ayrılır.
   Toplantısından çıkmış, günün diğer programlarını incelemek üzere odasına geçerken, kızımla karşılaştı. Kızım “Dedeciğim toplantınız sırasında size çok şiir okumak istemiştim, okuyamayınca çok üzüldüm” deyince, kızıma sarılarak “Kıyamam sana, bende seni çok dinlemek isterim, hadi buyur odama geçelim, orada bana şiirini oku” dedi. Şiir okundu, hediyeler alındı ve mutlu bir şekilde ayrıldık.
   Evet yukarıda bahsettiğim kişi sizinde tahmin ettiğiniz üzere Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Siyasi olarak seveni olur sevmeyeni olur. Bu kısmı şahsımı pek de ilgilendirmiyor. Benim dikkatimi çeken, ve bir vatandaş olarak beni cezbeden şey ise Cumhurbaşkanı olan bir kişinin halkı ile teması, tevazusu, alçak gönüllülüğü. 
   Bugün Tire gibi bir ilçede Cumhurbaşkanımızın gelip kapımızı çalmasını beklemiyoruz lakin Cumhurbaşkanımızı, seçilmiş ve atanmış olarak temsil eden ve edecek olan yöneticilerimizin tevazu sahibi olmasını bekliyoruz. Bu konuda İlçe Kaymakamımız Sayın Dr. Hasan TANRISEVEN’i ilgiyle takip ediyor, halkın her kesimi ile yakından ilgilenmesini hayranlık ve minnetle izliyor, bir vatandaş olarak kendisine teşekkür ediyorum. Bu bağlamda yaklaşan yerel seçimlerde de tevazu sahibi Belediye Başkan Adayları (siyasi parti fark etmeksizin) görmek ve aralarından seçim yapmak bizleri ziyadesi ile mutlu edecektir. Tire için ömrünü feda edecek, gecesini gündüzüne katacak, makam odasında bulunamadığında “Kesin bir garibanın evindedir” diye düşünülecek, yaşlı amcanın “ O sensin değil mi?” diye sorduğu üzere ‘Beklenen’ olacak bir Başkan hayal ediyorum. Hangi partiden olduğunun gerçekten hiçbir önemi yok. Tevazusuna talip olduğumuz Başkanımızı bekliyoruz. İlçe halkı olarak çok mu şey istiyoruz? 

Saygılarımla, sağlıcakla…