Eğitim İş Tire Temsilciliği'nden yazılı olarak yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: 
"Bugün Türkiye'de hiç bitmeyecek bir özlemin, yüreklerde hiç dinmeyecek sızının 51. yıl dönümüdür. 51 yıl önce bugün 68 gençlik hareketinin önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, 6 Mayıs 1972 günü Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nin verdiği kararı Meclis’in onaylamasıyla idam edilmiştir. Geçmişimizdeki bu kara günü vicdanımız sızlayarak hatırlarken, Deniz’ler, halkın yüreğinde parlayan birer yıldıza dönüşmüşlerdir.
İdama bile hiç korkmadan, başı dik, onurlu ve yiğitçe giderken son sözleri, bağımsızlık ve kardeşlik olan bu üç cesur devrimcinin, emperyalistleri ve ülke içindeki işbirlikçilerini hala korkutuyor olması bundandır.
1960 sonrası emperyalizmin askeri üstleriyle, sermayesiyle ülkemize girerek Lozan’la tescillenmiş bağımsızlığımızı ortadan kaldırma girişimlerine karşın güçlü bir antiemperyalist dalga yükselmişti. Mavi tulumlarıyla işçi sınıfı, emeğine, işine, aşına sahip çıkmak için sokaklara dökülmekte; gençlik eğitim hakkına ve ülkesine sahip çıkmaktaydı. Köylüler, ürünlerini yok pahasına kapatıp efendilik taslayanlara derslerini vermeye başlamış, aydınlarımız kalemlerini halktan, emekten yana kullanmaya başlamıştı.
Emperyalizm ve işbirlikçilerinin korkulu rüyası gerçekleşmeye başlamıştı. İlan edilen sıkıyönetimler, medyada karalama ve iftiralar ve ardından 12 Mart faşist darbesi Sıkıyönetim mahkemelerinde kararı emperyalist odaklarca önceden verilmiş yargılamalar ve idam cezası…
51 yıl önce üç fidanı darağacına göndererek işçi ve emekçilere gözdağı verebileceğini, yükselen kitle hareketlerini engelleyebileceğini ve halkın cesaretini kırabileceğini düşünenlerin yanıldığı bugün ortadadır.
Yani 6 Mayıs 1972'de Deniz'lere kıyanlar, aslında "tam bağımsız Türkiye" fikrini idam etmeye kalkmışlardır. Emperyalistlerin tahakkümünden tamamen kurtulmuş, ekonomik ve politik olarak özgür, halkın kendi iradesiyle yönetildiği ve üretilen değerlerin adilce bölüşüldüğü bir Türkiye hayali, ne mutlu ki idam edilememiştir. 
Yanlış dış politikalar sonucunda emperyalistlerin ülkemizin iç meselelerine ve tarihine dair yorum yapma haddini kendinde bulduğu, mutlak bir kazanım ve ülke bağımsızlığının önemli nişanelerinden biri olan Lozan Anlaşması'nın iftiralarla karalandığı, Boğazlardaki hakimiyetin sembolü olan Montrö'nün kaldırılmasına dair kamuoyunun nabzının yoklandığı bugünlerde Deniz'lerin mücadelesinin değeri daha da iyi anlaşılmaktadır. Bugün tam bağımsız Türkiye'ye dair özlem, her zamankinden daha fazladır. 
Bugün hatırlanmasında ayrıca önemli bir husus da şudur: Deniz Gezmiş ve arkadaşları “Tam Bağımsız Türkiye” inancını, kavgalarının ilhamını Mustafa Kemal Atatürk’ten, Cumhuriyet devriminden almışlardır. “Biz bağımsızlık istiyoruz dediğimiz zaman, tam bağımsızlık istediğimizi herkesin anlaması gerekir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan gittiğini Deniz Gezmiş yargılaması sırasında da şu sözleriyle açıklamıştır: “Bu memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. 35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.”
Son nefeslerinde dahi “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” diyen "Tam Bağımsız Türkiye" sloganını belleklere kazıyan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, bugün ülkenin dört bir yanında filizlenen umuttur, iradedir, cesarettir, haykırıştır.
Onların bize bıraktığı miras, Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerin türküsü, sloganıdır. Üç fidanımız ve savundukları düşünceler, sınıfsız, sömürüsüz ve eşit bir toplum için tam bağımsız bir Türkiye sevdası yaşıyor, yaşamaya da devam edecek.
Onların sevdası bizim sevdamızdır. Denizler’i unutmayacağız, Denizler ve onların temsil ettiği değerler daima bizlere yol gösterecek.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE !!!"

Sadece B Sınıfı Ehliyet yetmiyor Sadece B Sınıfı Ehliyet yetmiyor
Editör: Haber Merkezi