Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle konferans düzenleyen Tire Müftülüğü, “Cami, Kadın ve Aile” konusunu işledi.

Ercan ÇELİK / HaberTire


Tire Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe Ödemiş Müftüsü Tire Müftü Vekili Mustafa Bilgiç, Diyanet İşleri Bakanlığı Tire Eğitim Merkezi Müdürü Ramazan Bozkurt ve Tire’deki din görevlileri katılırken, Tireli kadınlar da katılım gösterdiler.


Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan konferansta Muhammed Turan’ın seslendirdiği Kuran-ı Kerim tilaveti dinlendi. Ardından Tire’de görev yapan din görevlilerinden oluşan koro, birbirinden güzel ilahileri seslendirdiler. 



“İNŞALLAH BU ZİHİNSEL ENGELİ AŞARIZ”
Konuşmacı olarak kürsüye gelen Tire Eğitim Merkezi Müdürü Ramazan Bozkurt, “Bu haftanın, Camilerin gerçek kimliğine kavuşmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Din görevlilerinin gerçek kimliğine kavuşmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Diyanet İşleri Bakanlığı son yıllarda kutlamış olduğu haftalara bir ana tema belirliyor. Bu camiler haftası için de geçerli olan bir durum. Son iki yıldır camiler haftası için seçilen konuların içeriğine bakıldığı zaman, aynı temanın devam ettiğini görüyoruz. Geçen yıl camilere ulaşmanın fiziksel olarak engelleriyle ilgili bir konu konuşulmuştu. Bir engellinin camilere ulaşması gerçekten güçtü. Geçen yıl bu konuyla ilgili çözümler getirilmeye çalışılmıştı. Umarım faydalı olmuştur. Bu yıl seçilen konuya baktığımızda ise, zihinsel bir engelin ele alındığını görüyoruz. Camilere ulaşım konusunda zihinsel bir engel var. Kadınların camilere gelmesi ile ilgili, hepimizin şahit olduğu bir gerçek, zihinsel bir engel var. Camilerimizi maalesef erkeklerin ulaşabilecekleri mekanlar haline dönüştürmüştük. Üzerinden 1400 yıl geçmesine rağmen biz hala bu engeli aşamadık. Mescidindekilere dönerken, ‘İsrail oğullarının yaptığı gibi kadınları camiden kovmayın. Kadınların camilere gelmesine engel olmayın’ diyen peygamberin ümmeti, 1400 yıl sonra hala ‘kadınların camiye girmesi caiz midir?’ diye soruyorsa; bu ümmetin, kimin ümmeti olduğunun sorgulanması lazım. Kimin sünnetiyle hareket ettiğine bir kez daha bakması lazım. Eğer sünnet denen şey Hz. Muhammed’in yaşadığı örnek hayatsa, efendimizin mescidine kabul ettiği kadının, camiye girmesi caiz midir diye sormak hatta buna cevap vermek bile bir züldür. İnşallah bu engeli aşarız.” Dedi.



“DAYANMADIKLARI TEK ŞEY, KİTAP VE SÜNNET”
“Ama farkındayım, bedensel engellerle ilgili çalışmalar yapmak bundan çok daha kolaydı. Çünkü bahsettiğim konuyu duyduğunda buna ciddi anlamda muhalefet eden bir cepheyle karşılaşıyoruz. Dayandıkları şeylere baktığınızda, Allah, kitap ve sünnet dışındaki her şey. ‘Camileri gerçek kimliğine kavuşturalım, camiler kadın – erkek ayrımı yapmadan herkesi bir araya getirebilen mekanlardır. Bu nedenle kadınların camiye gelmesine engel olmayın’ dediğimizde karşımızda oluşan cephenin dayanmadığı tek şey kitap ve sünnettir. Ama bu dinin dayanaklarının ne olduğunu sorduğumuzda, herkesin söyleyeceği şey, ‘kitap ve sünnet’ olacaktır. Yaptığınızla söylediğiniz, kesinlikle birbirini tutmuyor. Allah bu ümmete inandığı gibi yaşamayı ama doğru inanmayı, doğru yaşamayı lütfetsin.” şeklinde konuştu.


Daha sonra kürsüye gelen Tire Müftü Vekili Mustafa Bilgiç de kadınlar ve camiler üzerine konuşma yaptı.


Editör: Haber Merkezi