Geçtiğimiz haftaki yazımız yüzleşmenin ilk adımıydı.
Biraz daha ilerlemeye ne dersiniz?
İsterseniz kaldığımız yerden başlayalım
Önce olaylar devletin resmi kayıtlarına nasıl geçmiş.
Yıl 1937-1938…
Dersimin, resmi kayıtlara geçiş şekli “ DERSİM TENKİL HAREKÂTI”
Tenkil?
Pek çok kişinin anlamının bilmediği bir kelime…
Tenkili yine devletin resmi bir kurumundan bakalım anlamı neymiş?
“1.Uzaklaştırma, 2. Herkese örnek olacak bir ceza verme, 3.Düşman veya zararlı kimseleri ortadan kaldırma” http://www.tdk.gov.tr/
Neymiş?
En masumu “uzaklaştırma”
En şiddetlisi “Düşman veya zararlı kimseleri ortadan kaldırma”
Hadi biraz daha geriye gidelim
Yine devlet arşivlerinden
1935
Meşhur tek parti dönemi
Milli Şef İnönü’nün hazırladığı
“Kürt raporu”
Plan aslında 1925 yılından bu yana Başbakan koltuğunda oturan İsmet İnönü tarafından hazırlanır. Paşa, Şark Islahat Planı’nın 10 yıllık sonuçlarını incelemek amacıyla 1935 yılında Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz bölgelerini kapsayan bir gezi yapar.

Gezi sonrasında 21 Ağustos 1935 tarihli “Kürt Raporu “nu hazırlar.
Gezinin ana nedenlerinden biri de, “son çıban“ olarak görülen Dersim sorununun çözümüdür. 
Gezide İnönü’nün yanında hazır bulunan Dersim üstüne iki ayrı kitap yazan Naşit (Hakkı) Uluğ, İsmet Paşa’nın gezisine ve “Şark Seyahati Raporu“ olarak adlandırdığı Kürt Raporu’na ilişkin olarak şunları söylüyor: “İnönü, üç yıl önce (1935), bir Doğu seyahati yapmıştı. Doğu illerimizde büyük imar ve temdin (uygarlaştırma) hareketinin hızlanıp programlaşmasına esas olan bu kutlu gezide, büyük devlet adamı Dersim muhitini de gördü. (…) Türk inkılabının tarihe intikal edecek büyük vesikalarından bir belli başlısı mahiyetinde olan İnönü’nün (Şark Seyahati Raporu) Dersim’in de temdin ve imarı esaslarını tespit eden bir eserdir. İnönü, Doğu’dan dönünce, bu memleket şümul (tüm ülkeyi kapsayan) kararlarını tatbik için liyakatinden emin olduğu vatan çocuklarına vazifeler verdi: Kazım Orbay ve Abdullah Alpdoğan, Dersim’i baştanbaşa dolaşmak ve verilen direktiflere göre Dersim’in medeniyete açılması için lazım gelen tekliflerle Başbakanın önüne gelmek vazifesini aldılar. İki Komutan Doğu’ya gittiler, Birinci Genel Müfettişle görüştüler, Dersim’i gezdiler, halkı dinlediler, araziyi, kasabaları, köyleri, yolları yeni baştan etüd ettiler; dönüp geldiler ve İnönü’ye mütalaalarını (görüş ve düşüncelerini) arz ettiler.

Bunun üzerine verilen karar hulasaten şu oldu: Dersim’de bir vilayet kurulacaktır, Vali aynı zamanda bu Vilayetin Komutanı olacaktır. Dersim ve muhiti (çevresi) bir Genel Müfettişliğe bağlanacak ve bu Vali ve Komutan aynı zamanda Genel Müfettiş olacaktır. Dersim imar ve temdin edilecektir. (…)Hükümetin teklif ettiği bu esaslar, Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilerek Tunceli Kanunları derhal tatbik mevkiine (uygulamaya) kondu. Dördüncü Genel Müfettişlik ve Tunceli Vali ve Komutanlığı vazifesi Korgeneral Abdullah Alpdoğan’a verildi (1936).” (Naşit Uluğ: Tunceli Medeniyete Açılıyor, Cumhuriyet Matb. Ist.1939, s. 151-152).
Açıkça görüleceği üzere İdari ve demografik açıdan Dersim’in Tunceli’ye dönüştürülmesi süreci İsmet Paşa’nın Dersim eksenli Kürt Raporu ile başlıyor. Bu raporla; “Dersim Vilayetinin yeniden teşkili ile askeri bir idare kurulması ve Dersim ıslahının bir programa bağlanması lazımdır“ diyen İsmet Paşa; tümü birkaç yıl içinde gerçekleştirilecek bir tasfiye planının temelini atıyor. Aynı yıl içinde Tunceli Kanunu çıkarılarak, bu raporda önerilenlerin tümü yasalarla hayata geçiriliyor..

Gelecek yazı; Resmi görevlilerden Dersim(iz)


BU KÖŞE YAZISI YORUMA KAPALIDIR!
(Yapılan olumlu ya da olumsuz hiçbir yorum yayınlanmayacaktır!)