Yeni bir güne başlarken aslında son bir aydır zor günler geçirdik.
Kabul edelim ki hem ülke hem birey olarak sıkıntılı ve zor bir dönemden geçiyoruz.
Evet, belki İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerimiz şiddet sarmalının içinde zaman zaman kaldığı anlar oluyordu.
Ancak şiddeti hiç 15 Temmuz gecesi kadar yakınımızda ve hayatımızın içine girdiğine tanıklık etmemiştik.
Psikoloji literatüründe ‘Toplumsal travma’ olarak değerlendirilen kavrama baktığımızda; terör, askeri darbe gibi insan eliyle ortaya çıkan ya da deprem, su baskını gibi doğadan kaynaklanan sarsıcı olaylar, sayılabilir.
Ülkemizde son dönem yaşananlara bakıldığında devam eden güneydoğudaki terör ve 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasının toplumsal travmanın ana sebepleri olarak değerlendirilir.
Yaşanan travma sonrası belirtiler; stres bozukluğu kişilik özelliklerine ve deneyimlere göre farklılık gösterse de duygusal ve fizyolojik olarak ortaya çıkar. Yaşanan duygusal ve fizyolojik olaylar sonrasında da bireylerde şok, korku, panik, sebepsiz tedirginlik hissi, huzursuzluk, dikkat dağınıklığı ve unutkanlık, kendini işe verememe, uyku sorunları, tahammülsüzlük kendini gösterir.
Öte yandan kişinin hayatın rutin akışı içinde, benzer deneyimi hatırlatan her türlü ses, görüntü, his ve kokuya karşı aşırı irkilme ve buna eşlik eden yoğun bedensel tepkiler, toplumsal travmanın belirtilerini oluşturur.
Bu tür travmayı psikolojik bakış açısıyla değerlendirdiğimizde; tüm insanların bu türden olaylarda iki tür tepkileri ortaya çıkar.
Korku ve kaygı…
Doğal olarak geleceği görememek, gelecek kaygısı yaşanır.
Bu türden kaygıları içselleştiren bireylerde depresyon ve panik atak nöbetlerinin görülmesi son derece normal bir hadisedir.
Ayrıca, böyle dönemlerde çalışan bireylerde de hem yaşanan olayların hem de devam eden gelişmelerin etkisiyle konsantrasyon güçlüğü, hafıza problemleri, bilgileri anlama ve hafızalarında tutma güçlüğü, basit hatalar yapma, çalışma arkadaşları ile gerginlik, sebepsiz tedirginlik ve gerginlik hissi yaşayabiliyor.
Peki, yaşanan olaylara karşı nasıl tedbirler alınmalı.
Her şeyden önce terörle iş görmeye alışmış tüm yapılar topluma korku vermeye çalışırlar.
Buna karşı elbette ki her canlının fıtri olarak hayatının devam ettirme anlamında korku doğaldır. Birey ve toplum olarak korkularla yaşamak bizi teröre teslim eder. Bu aşamada korkmadığımızı gösterme anlamında hayatımızın rutinlerine devam etmemiz gerekiyor. Kalabalık ortamlardan uzak durmak, toplumun birlikte hayatını sürdürdüğü alanlardan çekilmek terörün bizden istedikleridir. Hâlbuki hayatımızı normalleştirme, rutinlere devam etmek gerek.
“Darbe girişimi ve sonrasında, hemen herkesin ortak bir duruş ve mücadele sergilemesi, bu toplumsal travmatik yaşantının yıkıcı ruhsal etkileri karşısında onarıcı bir etki yaratmıştır. Bu ortak savunma ve baş etme; travmanın yıkıcı etkileri karşısında kısa vadede önleyici, uzun vadede ise iyileştirici olmuştur.”
Ayrıca bu toplumsal travmada içine kapanmak travmayı arttıracağından onun yerine yalnız kalmamaya çaılışmak, paylaşmak, konuşmak, kaçınmamak kısa vadede çözümdür. Bu süreçte, duyguları bastırmaya çalışmamak gerek. Duygularımızı en yakın arkadaşlarımızla, ailelerimizle paylaşmak önemlidir.
Bu konuda değişik ülkelerde yapılan araştırmalar oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koymuştur. İnsanların %70’inin, travmatik bir deneyimden sonra aileleri ve yakın arkadaşları ile konuşarak kendilerini tekrar güvende hissedebildikleri, geleceğe dair umut kazandıkları belirtilmiştir.
Çalışmak, daha önceki günlerdeki günlük işler yapılarak, işlerin normal olduğu ve kontrolde gittiği hissi, daha sakin kalmaya yardımcı olur.
Bazı insanlar sporla, müzikle, meditasyonla, bahçe işleriyle zaman geçirerek ya da dini vecibeleri yerine getirerek zor zamanları, travmayı aşabilir. Böyle zamanlarda beslenmeye de dikkat etmek gerekir. Çaresizlik ve öfke vücudun tüm yakıt depolarını boşaltmaktadır. Fiziksel açıdan kuvvetli olabilmek için, iyi beslenmek, düzenli ve yeterli uyumak, sigara ve alkolden uzak durmak önemlidir. Dinlenmek için kendinize zaman verin. Spor yapmak stresi azaltmanın en iyi yollarından biridir.
Toplumsal travmada çıkış bir başka çıkış yolu ise; her şeyin anahtarının Rabbimizin elinde olduğunu unutmamak. Zorluklar karşısında dua silahımızı kullanırken sabır gücümüzü ekonomik harcamamız.
Elbette ki kader önemli ama KADERİN ÜSTÜNDE BİR KADER VARDIR….