Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki bir yanda iktidar sahipleri, bir yanda da Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığını hayat biçimi haline getirmiş, ürettiği tarihi yalanlarla geçimini sağlayan cemaatin kadrolu tarihçileri. Bunların kendileri dışında doğruları olmaz. Olayları irdeleyip düşünmezler. Kendilerine karşı olanlara düşmandırlar. Onlarla tartışmazlar, iftira atar kaçarlar. Görüşleri taban tabana zıt olmasına ve birbirlerinden bir kaşık suda boğacak kadar nefret etmelerine karşın konu Atatürk düşmanlığı olunca tek vücut, tek yumruk olmayı gayet iyi bilirler. Hepsinin amacı aynıdır. Ulusunun kalbinde taht kurmuş o yüce insanı karalamak, Cumhuriyeti yıkmak.  

Atatürk ve cumhuriyet düşmanı kişilerin en büyük silahı dinimizi öne sürerek, milleti kışkırtmaktır. Günümüzde cemaatler fikirlerini yaymak için yalancı laf ebelerini kullanıyorlar. Atatürk’e inanılması güç iftiralar atıyorlar. Cehalet yüzünden halkımızın bir kısmı bunlara inanıyor. Değerli okurlarım, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının gerçek yüzünü görün, yapmak istediklerini araştırın, en önemlisi hayatlarını okuyun, Kim olduklarını öğrenin, onlara inanmayın. Atatürk'ün bize verdiklerine bakın, kendine verdiği zararlara değil. Onun önderliğinde düşmanları yenmedik mi? Atamızın zamanında Türkiye yüzde 300 büyümedi mi? Eğer hala bu vatanda dininizi özgürce yaşayabiliyorsanız, sevmeyebilirsiniz, ama saygı duymak zorundasınız. Ama eğer Cumhuriyet'e karşı iseniz size söyleyecek söz bulamıyorum!

Atamıza yapılan saldırıların en önemli kaynaklarından biri Rıza Nur’dur. Nur, 1. ve 2. Meclis’lerde iki dönem milletvekilliği yapar. Atatürk Nutuk’ta bu kişinin, Balkan Savaşı sırasında vatana ihanet ettiğini, Arnavutları isyana kışkırttığını açıklar. Nutuk’u okuyan Rıza Nur, burada geçen olayları ters yüz ederek  “Hayat ve Hatıratım” isimli anılarını yazar. Anılarında Atatürk’ü kötüleyerek bir tür intikam alır. Kurtuluş Savaşı’nın kendisinin sayesinde kazanıldığını iddia eder. Lozan’ı o yapmıştır, saltanatı kaldıran odur. Devrimlerin fikir babasıdır. Kendi anlatımı ile Arnavutları isyana teşviki iftihar sebebidir. Kadını erkekle eşit saymak hatadır, kadın çocuk makinesidir. 

Atamıza ne gibi iftiralar atmışlar, şöyle bir sıralayalım.

Ateist olmadı deistmiş(dini bilgiye sadece akıl yolu ile ulaşılabileceğini ilke edinen, vahye dayalı dinleri reddeden tek Tanrı inancı). Zamanında Kuran okunmasına izin verilmemiş, Kuran’ı toprağa gömüp gizli gizli okumuşlar. Bir kez bile namaz kılmamış. Türk değilmiş. Asıl adı Muşon Gamal, babası Arizon Rezzan olan bir Yahudi imiş. Gerçek M. Kemal savaşta öldürülmüş, yerine O’na benzeyen Polonyalı bir Yahudi veya İngiliz geçmiş. Ayyaşmış içki sofrasında gününü gün etmiş, halk yıkılmışken o zevk içinde yüzmüş. Cenaze namazı kılınmamış. Kurtuluş savaşı'nı O değil, kanıyla Mehmetçik kazanmış, o savaşmamış. Hatta Çanakkale Zaferlerinde yer almamış. Çanakkale’de Mehmetçik kan dökerken O İsrail’de top koşturuyormuş. Kazım Karabekir’e çok haksızlık yapmış. Kadınlara düşkünmüş. 15 yaşındaki Macar güzellik kraliçesi Zsa Zsa Gabor ile birlikte olmuş. Her gittiği yere genelev açmış, âlem yaptığı her kadına maaş bağlatmış, Şapka giymeyen Rizelileri bombalatmış. İskilipli Atıf Hoca’yı şapka giymediği için astırmış. Mehmet Akif O’na düşmanmış. İngiliz ajanıymış. Hint Müslümanlarının yardımlarını zimmetine geçirmiş, mal varlığını gayri meşru yollardan elde etmiş. Mustafa Suphi’yi O öldürtmüş. Kürtlere özerklik sözü vermiş. Diktatörmüş. Masonmuş. En acı iftira da annesi genelev kadınıymış ve annesinin genelevden çıkarıldığına dair mahkeme kararı varmış. Babası Ali Rıza Efendi değilmiş. 

Hatırlarsanız AKP Mimarsinan Belde Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik, 2005'te, Yunanistan dönüşü otobüste Ulu Önder'e şekerli kahve içtiği için çok çirkin yakıştırmalarda bulunmuştu. Anlattığı hikayeye göre, Aydın Kuşadası'nda şekerli kahve içenlere "İ..e" yakıştırması yapılıyordu. Bozgeyik'in anlattığı fıkrada da kahvesini şekerli içen Ata'ya çirkin ithamlar vardı. Konuşmaları, geziye katılanlarca kameraya kaydedilmişti. O zaman Tire ADD olarak 131 kişi savcılığa suç duyurusunda bulunmuştuk. 2007’de Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı söz konusu fıkranın ''hakaret unsurları içerdiğini'' ifade ederek Bozgeyik’in 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep etti. Olayın ortaya çıkmasının ardından, Bozgeyik AKP’den ihraç edildi. 1 yıl 3 ay ceza yedi. Cezası daha sonra 5 yıl süreyle ertelendi.

Tüm bu iftiraların yanıtlarını birer birer verecek, doğru olmadığını belgelerle açıklayacağım. Fakat şurası da bir gerçek ki başlarını kuma sokmuş, gerçekleri görmeyen veya görmek istemeyen azınlıkta olduğunu düşündüğüm kişilere, bu doğruları anlatmanın yararı olacağını sanmıyorum. Bunlar gözlerinin önüne çektikleri nefret perdesini kaldırıp olaya objektif bakmazlar. Ancak bu yılacağım anlamına gelmez.

 
Değerli Atatürkçüler! Çevrenizde bu düşüncelerle kandırılmış, inandırılmış kişilere gerçekleri aktarmak, iddiaların karşılığını bilerek yanıtlamak, Atamızı doğru anlatmak hepimizin görev ve borcudur.

Saygılarımla hoşça kalın.