Başbakanın dershanelerin kapatılması yönündeki açıklaması üzerine yaklaşık bir haftadır Türkiye gündeminin en çok konuşulan konusu haline gelen dershane meselesine bir tepki de Tire’den geldi.

 

Ergün ÇELİK

 
HABER VİDEOSU EN ALT KISIMDA


Türkiye’nin birçok yerinde çeşitli eylem ve açıklamalarda bulunan dershane sahipleri ve yöneticileri, dershanelerin kapatılmasının mümkün olmadığını vurgularken, Tire’de faaliyet gösteren birçok dershanenin kurucuları, yöneticileri ve öğretmenleri dün Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelerek ortak bir basın açıklaması yaptılar.

Eyleme katılan dershaneler adına ortak basın açıklamasını okuyan isim Birey Dershanesi Kurucularından Müdür Yunus Özfırat oldu. Mevcut eğitim sistemi ve her kademedeki sınavların çokluğunun, dershanelerin ortaya çıkmasına sebep olduğunu belirten Özfırat, “Dershaneler bir sebep değil, eğitim sisteminin bir sonucudur.” Dedi.

 


“DERSHANELER ENGEL DEĞİL, TAMAMLAYICIDIR”

Fırat konuşmasını şöyle sürdürdü;

Bilindiği gibi, mevcut eğitim sistemi ve her kademedeki sınavların çokluğu dershanelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yani kısaca dershaneler bir sebep değil, eğitim sisteminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ta o günlerden beri dershaneler okullarımıza engel değil aksine onları tamamlayıcı bir unsur olarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bunun sonucu olarak da binlerce öğrenci bu kurumların yardımı ve desteği ile sınavları kazanmış, iş hayatında önemli yerlere gelmiş, başarılı bireyler olmuşlardır.

25 Mart 2012 tarihinde Başbakanımız Güney Kore’ye giderken uçakta ; “ Dershaneler kapatılacak ve YGS kaldırılacak” demesi ile konunun fitili ateşlenmiştir. Daha sonra bu konuda yüzlerce açıklamalar, görüşler gündeme geldi.

Yetkililer söylemlerinde sürekli olarak; “ Okullar varken dershanelere gerek olmadığını, dershanelerin zengin çocuklara ve fen liselerindeki zeki öğrenciler gibi başarılı öğrencilere hizmet verdiğini, yoksul Anadolu çocuklarının bu yarışta geride kaldığını, bu durumun eğitimde fırsat eşitliğine aykırı olduğunu beyan ediyorlar… Dershanelerin dönüştürüleceğini, özel okullara, açık liselere şimdi de akademik liselere dönüştürüleceğini beyan ediyorlar. Bu iş Haziran’a kadar bitecek diyorlar.

Çalışan dershane öğretmenlerinin 40 yaşına kadar olanların da Milli Eğitim Bakanlığında istihdam edileceğini ve devlete mülakatla alınacağını belirtiyorlar. Bizler; dershane sahipleri temsilcileri ve çalışanları olarak cevaben diyoruz ki;

Türkiye’de faaliyet gösteren 4 bin dershane ve yüz 20 bin çalışanı var. Bu kurumlar özel teşebbüs hürriyetine sahip, vergisini veren kurum ve kuruluşlardır. Bunların faaliyetleri yasa ile belirlenmiştir. Maliye Bakanı’nın açıklamasına göre ülkemize yılda 350 milyon lira vergi katkısı sağlanmakta ve yine Bakan’ın deyimi ile kapanması zor görünmektedir. Sadece bu sebeple bile dershaneler kapatılamaz. Dershane öğretmenlerinin mülakat ile Milli Eğitim bünyesine alınması kandırmacadır. Şu anda Milli Eğitimde 250 bin öğretmen KPSS sınavlarını kazandığı halde atanamıyor. Sizce bu öğretmenlerin istihdamı fırsat eşitliğine uygun olacak mı?

“ Ben karar verdim. Kapatacaksınız” dayatması yanlıştır. 8 bölgede yapılan Çalıştay toplantıları hüsranla sonuçlanmıştır.  ÖZDEBİR, GÜVEN-DER, TÖDER ve birçok dershane birliklerinin görüşleri alınmamış, fikirleri sorulmamıştır. Bu konuda ortak bir görüş oluşmamıştır. Sadece kopyala yapıştır mantığı ile “Ben kapatıyorum, sizler sadece onaylayın” denmektedir. Bu kabul edilemez. Dershanelerin yüzde 75’i dönüşüm istiyor sadece yüzde 25’i karşı diyorlar. Buna karşın 4 bin dershane temsilcisinin tamamı “düşünemeyiz, karşıyız” diye açıklama yapıyor. Yetkililer, dershanelerin yüzde 20’si dönüşüme uygunsuz dediler diye açıklama yapıyor. Aksine 230 dershane ile en fazla dershaneye sahip Final Dershanesi’nin patronu çıkıp, “Tek bir dershanem bile dönüşüme uygun değil” diyor.

Dershanelere zengin çocukları gidiyor deniyor. SETA’nın yaptığı araştırmaya göre dershaneye gidenlerin yüzde 75’i dar ve orta gelirli ailelerin çocukları olduğu açıklanıyor. Sorarım sana Tire’li kardeşlerim. İşçiden esnafa, subayından polisine, öğretmenden memura, emeklisine her kesime sesleniyorum. Aranızda çocuklarınıza dershanelere göndermeyeniniz var mı? Çocuklarınızı dershaneye hem de ücretle göndermeniz için sizlere baskı mı yapılıyor? Neden hafta içi dersten sonra ve Cumartesi-Pazar çocuklarınız seve seve koşturarak dershanelere geliyor? Bunun nedenini bir araştırın isterseniz. Güneydoğuda dershanelere giden çocuklarımız dershanelerin varlığı nedeniyle terör örgütlerinden kurtuluyorlar. Topluma kazandırılıyorlar. Bu çok mu kötü bir şey? Bu yüzden bile dershaneler kapatılamaz.

Dershaneye zaten üniversiteyi yüzde 100 kazanacak Fen Liseli’ler gidiyor deniyor. Onlar zaten üniversiteye giriyorlar. Oysa bu yarışa her kesimden öğrenci hazırlanıyor. Koleje dönüşün deniyor. Tire’den Fen Liseleri ve Kolej’e giden öğrencilerin tümü Tire’deki dershanelerimizin de öğrencisidirler. Açık liseye dönüşün dediler tutmadı. Şimdi Akademik Lise diye bir kavram çıktı. Niteliği, İçeriği belli değil. Müfredatı belli değil. Muğlak bir kavram. İçi doldurulmadan acele ile söylenmiş bir söz. İnandırıcı olmuyor. Dershanelerin gayrimenkulleri var. Ülke için Milli birer servet. Yatırım. Bunların kira sözleşmeleri var. İşleyen bir süreç var. Bunlar ne olacak? Bunların sözleşmeleri, çalışanların tazminatları kanunen belirlenmiş ve kanunlarımız özel teşebbüslerin faaliyetlerini güvence altına almış. Bunlar kanunen kapatılamaz. Yasal hak arayışlarını T.C mahkemelerinden AİHM’den arayacaklardır. Bunlar güvence altındadır.

Hal böyle iken, “Dershaneleri kapatıyoruz” demek, “Biz böyle istedik böyle olacak” dayatmacılığından, keyfiyetinden başka bir şey değildir.  Bizler hep uzlaşmadan yana tavır aldık. Görüşlerimizin alınması, fikirlerimizin sorulmasını istedik. Ortak bir akıl yolu bulunsun diye bekledik. Okullarda çalışan meslektaşlarımızı ötekileştirmedik. Karşımıza almadık. Aksine onlarla diyaloğa geçtik. Herşey çocuklarımız için diye çaba sarfettik. Biz onların rakibi değil, tamamlayıcısıyız. İki yıldır süren bu kaosun bitmesini, belirsizliğin sona ermesini istiyoruz. Toplumda itibarsızlaştırılmak istemiyoruz. Çalışanlarımızın onuru kırılıyor, morali bozuluyor. Bu insanların ailesi, çoluğu çocuğu var. Toplumda alnı açık, dik yürümek istiyorlar. Kimsenin bu insanların onuru, gururu ve ekmeğiyle oynamaya hakkı yok. Biz, bütün sorunlar bir an önce çözülsün, bu karmaşa bitsin istiyoruz. Son söz olarak da dershanelerimizden ellerinizi çekiniz, dershaneler kapanmasın diyoruz.”

 


“SORUNLARI, DERSHANELERİN KAPATILMASI MI ÇÖZECEK?”

Daha sonra kürsüye gelen Kavram Dershanesi Müdürü Cengiz Ekşioğlu, “Türk Milli Eğitim sisteminin çeşitli çarpıklık ve eşitsizliklerine biraz olsun denge kurmaya çalışan Türkiye dershanelerine, Başbakanımız eğitim sisteminin sorunlarına çözecek çareyi dershanelerin kapatılmasında buldu.

35 yıllık eğitimci olarak, Milli Eğitimin çözümlenemeyen sorunlarının sebeplerinden en önemlisini sık sık hükümet değişikliği ve buna bağlı olarak da Milli Eğitim Bakanlığı değişikliğine bağlardım.

Oysa, 2002 yılından 2013 yılına kadar 11 yıllık dönemde ülkemiz AKP tarafından yönetilmektedir. Aynı Başbakan tarafından 4 ayrı kişi Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirilmiştir. Her Milli Eğitim Bakanı işe değişikliklerle başlar. Bu değişiklikler, İlköğretimden ortaöğretime geçiş sınavının adı ve yapısının değişmesi, derslerin müfredatlarının değişmesi, haftalık ders saatlerinin değişmesi, yönetici atama yönetmeliğinin değişmesi. Dikkat edilirse bu değişiklikler hiçbir zaman eğitim eşitliğinin sağlanmasına yönelik bir çalışma değildir.

En büyük değişiklik de bir gecede karar verilerek çeşitli atamalarla parlamentodan geçirilen 4+4+4 sistemidir. Bu sistemle Türk Milli Eğitim sistemi içinden çıkılmaz, çözüm üretilmez kaotik bir hal almıştır. Örnek olarak 60-66 aylık çocuklar okul öncesinden alınarak, İlkokul birinci sınıfa kayıt edilmiş, kayıt ettirmeyen velilerin çocuklarına ülkenin Başbakanı tarafından geri zekalı damgası vurulmuştur.

Sayılamayacak buna benzer pek çok sorunlar dururken, dershanelerin kapatılması ile bu sorunların çözüleceği sanılmaktadır.

Başbakan bunun gerekçesi olarak “Ben sözümden geri dönmem” demektedir. Yani Başbakan’ın sözü, inadı çocukların ve gençlerin geleceğinden daha önemlidir. Ama biz bu inadı kıracağız. Dershanelerimizi kapattırmayacağız. Dershaneler zorla kapattırılamaz. Ancak ihtiyaç kalmadığında kendiliğinden kapanır.” Şeklinde konuştu.

 


ÖĞRENCİ VELİSİ  DE TEPKİLİ

Eyleme destek vermek amacıyla meydanda toplanan kalabalığın arasında bulunan Halil İbrahim Uçar isimli öğrenci velisi ise, kendisinin de bir öğretmen olduğunu fakat dershanede çalışmadığını belirterek, “Ben dershane olmadan çocuklarımı üniversitelere yada Fen liselerine gönderemeyeceğini düşünen bir öğretmenim.  Geçenlerde evde eşimle bir hesap yaptık. Tek maaşla geçinen bir aileyiz. Aylık evimize 2000-2500 lira para giriyor. Büyük kızımı 2 bin liraya desrhaneye kaydettirdim. Eğer dershaneler kapanırsa 6. sınıftaki kızımı dershane şartlarında aynı kaliteyi, aynı ders saatini,aynı denemeleri,özel öğretmenlerden özel ders şeklinde verdirmek istesem 15 bin ila 20 bin arası bir rakam tutuyor. Ben bu parayı nereden bulayım?

 

Buradan dershaneleri kapatmak isteyen yetkililere soruyorum. Bana çocuklarımın eğitimi için 15-20 bin lira destek verilecek mi? Eğer verilmeyecek ise benim çocuğum hangi okulda okuyacak? Robert koleji ile nasıl yarışacak? Alman Lisesi ile nasıl yarışacak? Daha adını hatırlamadığım çeşitli özel okullarla nasıl yarışacak? Ayrıca geçtiğimiz günlerde doğu illerimizden olan Van’a gittim. Van’da buradaki dershanelerin hepsinin şubesi var. Oradaki üniversite arkadaşımın bir komşusu bana aynen şunu söyledi; “Hocam, şu anda bu dershaneler olmasaydı benim altı erkek evladım dağa çıkmıştı.”


“DERSHANELER, DAĞIN ÖNÜNDE ENGELDİR”

Buradan tekrar yetkililere sesleniyorum. Ben şu anda altıncı sınıftaki kızımı ve iki yaşındaki oğlumu düşünüyorum. Ben çocuklarımı zengin çocuklarıyla nasıl yarıştıracağım. Ayrıca Van’da dershanelerde ve etüt merkezlerinde eğitim gören çocuklarımızın bu olaydan sonra tümünün dağa çıkacağını hesaplıyorlar mı? Hesaplıyorlarsa bu nasıl bir gaflettir. Buna bir dur dememiz lazım. Edebimizi bozmadan bu konuyu sosyal medyadan herkese uygun bir dille anlatmalıyız. Binlerce dershane çalışanları, pırıl pırıl genç dershane öğretmenleri işsiz mi kalsın? Bu arkadaşlarımızın çoluğu çocuğu var. Bunların hesabı yapıldı mı? Ben şahsen böyle bir dönüşümün olmayacağını gördüm. Tire’deki tüm dershaneleri tek tek gezdim. İnanın hiç birinin okul olur yanı yok. Ben üç çocuk sahibi bir öğretmenim. Çocuklarımın eğitimi beni çok düşündürüyor. Çocuklarımı zengin çocuklarıyla yarıştıramayacağım için çiğerim yanıyor. İnşallah dershaneler kapanmaz. Doğu ve Güneydoğuda dershaneler dağın önünde engeldir. Lütfen bu engelleri kaldırmayalım.” Dedi.


VİDEO:

Editör: Haber Merkezi