Delikanlı adam lafı vardır halk arasında. Sözü bir, namuslu, korkusuz ve toplumda sevilen insanlar için kullanılır. Fakat öyle değişimlere uğramıştır ki, delikanlılığın kitabını bile yazdığını söyleyenler çıkmıştır. Şayet yazmış olsalardı ne yazarlardı? Ben de merak edip araştırdım… Karşılarına da yorumlarımı kısaca yazdım… -Delikanlı adam acil durumlar dışında koşmaz.(Ayakkabının topuğuna basılmıştır muhakkak) -Delikanlı adam Light Cola içmez.(Gazoz içsin) -Delikanlı adam kendisinden uzun boylu kızlarla dolaşmaz.(Acaba?) -Delikanlı adam dedikodu yapmaz.(Sen öyle san) -Delikanlı adam rejim yapmaz. Yapana da iyi gözle bakmaz. Diyet yoğurt, light peynir filan yemez.(Yer ama çaktırmaz) -Delikanlı adam kısa pantolon giymez. Zorunlu hallerde şort giyer.(Tanıdık yoksa öyle bir giyer ki) -Delikanlı adam saçının boyatmaz, saç ektirmez.(Geçen her yıl fikrine ince gül taktırır) -Delikanlı adam kodu mu oturtur.(Kadın vardır karşısında) -Delikanlı adam fino, kaniş gibi köpekler gezdirmez.(Doberman mı gezdirir?) -Delikanlı adam Televole ve benzeri programları seyretmez.(İyi yapar) -Delikanlı adam tavuk gibi erken yatmaz. Gerektiğinde hemen uyanır.(Tabi tabi) -Delikanlı adam top sakal ve benzeri şeyleri bırakmaz.(Ne bırakır?) -Delikanlı adam mezesiz de içer. Yumruk mezesi her zaman serbesttir.(Oldu, tamam) -Delikanlı adam avucunu yalamaz.(Yalatabilirler ama) -Delikanlı adam rüşvet verir ama alandan nefret eder. Rüşvetle iş yapmaz.(Gerçekten mi?) -Delikanlı adam küpe takmaz, saç uzatmaz.(Takan bulunur) -Delikanlı adam Scooter tipi motorlara binmez.(Yürüsün enayi) -Delikanlı adam modayı takip etmez.(İyi eder) -Delikanlı adam korkabilir ama korktuğunu belli etmez.(Ya belli ederse?) -Delikanlı adam kâğıt helva, elma şekeri ve pamuk helva yemez.(Evde yesin) -Delikanlı adam ağzı açık, cakcuk sakız çiğnemez.(Bak bunu herkes uysun) -Delikanlı adam astroloji, yoga, fal, aerobik, fitness, step gibi işlerle uğraşmaz.(Bu konuda da haklı) -Delikanlı adam pantolon askısı takmaz.(Ya don düşerse?) -Delikanlı adam altın diş takmaz.(Bu da doğru) -Delikanlı adam laf atmaz, sarkıntılık yapmaz.(Buna da afferim diyorum) -Delikanlı adam el şakası yapmaz. Yapandan da hoşlanmaz.(Doğrudur) -Delikanlı adam canım, cicim, hayatım gibi lafları gereksiz yere kullanmaz.(Yapma yahu) -Delikanlı adam sevgilisiyle el ele dolaşmaz.(Kesin sevgilisi yoktur) -Delikanlı adam sallama çay içmez.(Sallamasız içsin) -Delikanlı adam köpekten korkmaz.(Kuduz aşısının garantisi yok ona göre) Sevgiyle, hep… GÜNÜN GERÇEĞİ Öğrencilere müjde; matematik dersimizde ki a şehrinden b şehrine giden araba kaza yapmıştır cümleten başımız sağ olsun... GÜNÜN KOMİĞİ ‘Sırf sen aklıma gelme diye izlemediğim belgeseller var benim.’ Diyen arkadaşı günün komiği ilan ediyorum… GÜNÜN İNSANI ‘Şeytana haber verin tüyü ben de kalmış.’ Diyen arkadaşı günün insanı ilan ediyorum… GÜNÜN SORUSU Ne olacak bu çitçinin hali? GÜNÜN SÖZÜ Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez. Ama her söylediğini düşünür. (Aristoteles) GÜNÜN DİZESİ Akşam vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü ve öğlenlerle sabahlarda bir de geceleri hiç durmaksızın içmekteyiz bir mezar kazıyoruz havada rahat yatılıyor Bir adam oturuyor evde yılanlarla oynayıp yazı yazan hava karardığında Almanya'ya senin altın saçlarını yazıyor Margarete bunu yazıp evin önüne çıkıyor ve yıldızlar parlıyor köpeklerini çağırıyor ıslıkla sonra Yahudilerini çağırıyor ıslıkla toprakta bir mezar kazdırıyor bize buyruk veriyor haydi bakalım şimdi dansa (Paul Celan) HALİL İBRAHİM BEREKETİ Hepimizin kullandığı bir deyim vardır. ‘Hail İbrahim Bereketi’ diye… Hikâyesini de birçoğumuz bilir ama ben tekrar anlatmak istiyorum. En azından bilmeyenimiz kalmasın… Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış… Büyüğü Halil… Küçüğü ise İbrahim… Halil, evli çocuklu… İbrahim ise bekârmış. Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin. Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş. Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil : - İbrahim kardeşim: Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. - Peki, ağabey demiş İbrahim. Ve Halil gitmiş çuval getirmeye. O gidince, düşünmüş İbrahim: - Ağabeyim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Veee… Kendi payından bir miktar atmış onunkine. Az sonra Halil çıkagelmiş. - Haydi İbrahim…! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara. - Peki ağabey…! İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşmüş yola.. O gidince, Halil'i düşünmüş bu defa: - Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirip ev kuracak… Böyle düşünerek, kendi payından onunkine atmış birkaç kürek. Velhasıl, biri gittiğinde diğeri aktarırmış kardeşinin payına. Birbirlerinden habersiz etmişler akşamı. Bakmışlar ki buğdaylar bir türlü bitmiyor hatta azalmamış bile. Bu kadar iyi yürekli iki kardeşin hiç bir işi ters gitmemiş. Ürünleri bereketli dostlukları ise hep hayırlı olmuş. "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir. Birbiri için çabalayan bu bereketin adı ise "Halil İbrahim" bereketidir… Halil İbrahim bereketi olsun herkesin evinde ve çevresinde… Birbirimiz için koşuşturalım, artalım eksilmeyelim... Sevgiyle, hep…