Çanakkale… Türk milletinin kaderinin yazıldığı coğrafya…

Ali’nin, Mustafa’nın, Yusuf’un, İlyas’ın hatta Ayşe’nin, Fatma’nın, kısacası künyesi bile kayıtlara tam düşülememiş on binlerce çatal yürekli koç yiğidin “Mehmet”leştiği yer Çanakkale…

“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir” denilen yer var ya hani,  işte orada “vatan” kavramının yüreklere kazınmaz nişaneler ile nakşedildiği yerdir Çanakkale…

Göğüs kafeslerindeki imanın medeniyete, binlerce yıllık Türk onurunun emperyalizme, esareti asla kabul etmeyen Türk milletinin yüzlerce yıllık aymazlıklara karşı hakkaniyeti, vicdanı ve hürriyeti haykırdığı yerdir Çanakkale…

Düşünün…

Uyandığınızda yüksek bir ihtimal ile öleceğiniz bir sabahı, ayak bastığınız her yerde az önce acıyla gülümsediğiniz insanların cansız bedenlerinin olduğunu, şarapnellerin yağmur gibi yağdığını, metrekareye tam 6 bin merminin düştüğünü düşünün.

Düşünün…

Cehennemi andıran bir meydandasınız… Karnınızda kuru ekmek, üstünüz başınız paramparça ve ayaklarınızda yırtık çarıklar… Dönmeyi düşünmeyeceksiniz. Kaldı ki geride bıraktıklarınız size “kınalı kuzu” diyecek. Yıllarca en sevdiklerinize hasret… Bir daha görüp göremeyeceğiniz meçhul…

Ama yine de dik, yine de onurlu, yine de vatan aşkıyla mağrur…

Sonra da bu güne gelin ve gözlerinizi açın… O vatan için hangi hesapların yapıldığını görün. O milletin nasıl inkâr edildiğini. O aşkın nasıl gömülmek istendiğini görün…

Bu gün bir destanın yazıldığı Çanakkale Zaferi’nin 98’inci  yıldönümü. Artık dirilerimizin ölülerimize rahmet okuttuğu bir zamanda yaşıyoruz.

Uyanın ne olursunuz ey asil ruhlu şehitlerimiz! “Biz toprak üstünde derin uykulardayız, kalkıp uyandırın bizi, uyandırın bizi..!”

Bize yeniden “savaşmayı değil, ölmeyi emredin !”

 

 

 

 

 DİŞ MACUNU KULLANMA KILAVUZU

Başkan Tayfur Çiçek açıklıyor. “Beni tüm partiler aday yapmak istiyor” diye. Gazetelerin manşetlerinde büyük puntolar ile yazıyor.

Sonra Ak Parti den bir açıklama geliyor. “Başkan Çiçekle partimizin bir ilişkisi yoktur” diye

Ardından CHP’liler önce “aday arayışında değiliz” diyor,  sonra da “Tayfur Çiçek bizim adayımız değildir” diyorlar.

Gazeteler sütunlarını ayarlayıp büyük puntolar ile giriyor haberleri.

CHP’nin mektubunu gazetelerden okuyan Tayfur Çiçek “diş macunu sıkılırsa geri sokulmaz. İnsanlar daha sonra pişman olacakları şeyler söylememeli” diyerek mektubu cevaplıyor.

Mektubun cevabı gecikmeden geliyor CHP’den “bize kimse diş macunu kullanmasını öğretmesin” şeklinde.

MHP ise kısık sesle konuşuyor. Muhtemelen kış günlerinde sesleri kısılmış! “Belediye başkanına destek olmalıyız” demişti bir ara Bayram Başkan. Ama sanırım başkan beyin mektup yazmakla uğraştığını ve neye destek verdiğini henüz algılayamamış durumda.

Biz bir mektup da Bayram Başkan’dan bekliyoruz artık. MHP’nin okuma yazması yok mu sanki.

Vel hâsılı böyle böyle sürüp gidiyor. Bir deli kuyuya bir taş atıyor. Kırk akıllı çıkarabilirse aşk olsun…

İyi de efendiler  ne diye gazeteler üzerinden haberleşiyorsunuz? Cep telefonu var, internet var olmadı karşılıklı oturup konuşsanıza… Kim nerden aday olacak, kim kimi istemiyor, kimin eli kimin cebinde, kim yalancı, kim doğrucu Davut  çıksın ortaya. Açıklayın olsun bitsin…

Peki, siyaseti “çok bilen” pin kodları, puk kodları ne olacak diye düşünmeyin. Bir kerede ‘yalakalar, yalancılar, sahtekârlar bize oy vermezse vermesin’ deyiverin.

Zira kapalı kapılar arkasında yapılan siyaset, kapalı seçim sandığından iktidar olarak çıkmayacak ..!