İlk kez 4 Ekim 1955 tarihinde bu şiiri yayınlamıştım. Şehrimizde Jandarma Komutanlığı yapan Emekli Albay Suat Yılman’ın ısrarı üzerine tekrar yayınlıyorum.
Nerede o eski günler, birader nerede?
Âşık olduğum zamanlar,
Gökçen Lokantasının rakıları az gelirdi.
Saat rakkası gibi,
Sallanarak çıkarken yüzüme bir ayaz gelirdi.
Biraz yürürdüm;
Karşıma Taksi Kahvesindeki saz gelirdi.
İçeriye girerdim, Gazinocu Raif’e göre yeni bir kaz gelirdi.
Çeşni ve renk değiştirecek değilim ya
Yine önüme beyaz gelirdi.
Sonra naralar atılırdı,
 Arkasından şişeler;
Kulağımın dibinden geçen şişeler.
Bana vız gelirdi.
Sahnede şarkı söyleyen
Miyadını doldurmuş karıyı inceltirdim,
Hatırıma sevdiğim kız gelirdi.
Yüreğime cız gelirdi.
Bana hız gelirdi,
Haydi, İstasyondan aşağı şarkı söylemeye.
Nerede o eski günler birader nerede?
Nerede o eski günler birader nerede?
Adam kıtlığında Riyaziye Hocalığı yaptığım.
Bir zamanlar Yurt Müdürü olup,
Soğuk gecelerde Eski Yazı Dört gibi yattığım,
Talebelerime bol bol dayak attığım,
Günler Nerede?
Cemil Hoca henüz otuz beş yaşında,
İffet Hanım’ın gramofonu başında.
Ne hatıralarımız vardır;
Şu memleketin toprağında, taşında.
Kimimizin nara attığı,
Mahmut Hoca’nın muazenesini kaybedip
Eskiyeni Hamam önünde İsa’nın çarmıha gerilişi gibi yattığı  
Günler nerede?
Şakır şakır yağmur altında şarap içtiğimiz,
Evlerimizin kapılarını zor seçtiğimiz,
Kendimizden geçtiğimiz  
Günler nerede?
O günleri hatırlayamayacak 
Kadar mı düştük derde?
İşte azizim burada bitiyor
Hayat Komedisi’nde birinci perde.
                                                 Mehmet KURŞAKLI