Genç cumhuriyetin özellikle yabancı dile hakim, dünyaya entegre, tüm çağdaş yaklaşımlara  ait entelektüel birikimi sağlayıp gelecek kuşaklara aktarabilecek yurttaş yetiştirme programı olan Maarif Kolejleri 1955-1956 Eğitim Öğretim yılında 6 büyükşehirde faaliyete geçmiştir.

 İstanbul/Kadıköy, İzmir/Bornova, Diyarbakır, Konya, Samsun ve Eskişehir’de eğitim sistemimizin medarı iftiharı olarak öne çıkan Maarif Kolejleri 1975 yılında “Anadolu Lisesi” olarak isim değiştirmiş ve adının anlamını karşılar şekilde Anadolu coğrafyasının en yetenekli gençlerini cumhuriyet kazanımlarının harcının içerisine dahil etmişti.


“Anadolu Liseleri” 1976 yılından başlayıp günümüze kadar olan süreçte uygulama sahalarını genişletmiş neredeyse her ilçeye/kasabaya açılarak sayısını her geçen yıl katlamıştır.


1998 yılına kadar ilkokul düzeyinden itibaren öğrenci yetiştiren bu okullar 1 yılı hazırlık sınıfı, 3 yıl ortaokul ve 3 yıl lise olmak üzere toplamda 7 yıllık bir eğitim öğretim sürecini kapsayan yabancı dil ağırlıklı (İngilizce-Almanca-Fransızca) bir programa sahipti. Ancak 1997 yılından itibaren ülkemizde meydana gelen politik olaylar neticesinde Anadolu Liseleri yalnızca ortaöğretim kademesini teşkil eden bir yapıya evrildi.


2004-2005 Eğitim Öğretim yılı ile birlikte hazırlık sınıflarının kapatılması ve yabancı dil ağırlıklı eğitim programının içerik ve ders saat sayısı yönünden uğradığı revizyon, Anadolu liselerine ait olumsuz akademik ivmenin başlangıç noktası olmuştur.


Anadolu Liselerinin niteliğini kaybetmeden niceliğini arttırmanın; mevcut akademik  başarı, öğrenci profili ve hakim öğretmen kadro portföyünün korunmasıyla mümkün olacağı açıkken bu değişkenleri sağlamadan sayısal bir artışın kaliteyi düşüreceği oldukça öngörülebilir bir sonuçtur. Maalesef bu sonucun ayak sesleri yıllar önce eğitim çevreleri tarafından duyulmuş, gerekli uyarılar ilgili makamlara raporlanarak iletilmiş ancak yine ve yeniden politik gerekçelerle bu uyarılar kulak arkası edilmiştir.


Anadolu Liseleri bu sürecin sonunda Fen Liseleri ve Sosyal Bilimler liselerinin aksine giderek hüviyetini kaybetmiş en sonunda da sıradan akademik iddiadan azade eğitim kurumlarına dönüşmüştür.
Sosyoekonomik durumu sebebiyle yabancı dil eğitimine ve akademik bir eğitim sürecine yalnızca Anadolu Liseleri ile ulaşabilen öğrenciler ise statü ve program değişiminin gerçekleştirildiği tarihten itibaren büyük bir boşluğun, hedefsizliğin içerisinde kalmıştır.


Son yıllarda merkezi sınav sistemi odağında sıralamalar ve daraltılmış kontenjanlarla tekrar eski kimliğine kavuşturulmaya çalışılan Anadolu Liseleri için özellikle eğitim öğretim programı ve yabancı dil ağırlıklı ders saat sayıları yönünden iyileştirmeler yapılması, halk kolejlerinin tekrar ulusumuza kazandırılması açısından büyük önem arz etmektedir.


Politik, siyasal tutum ve kararların; sonuçları uzun yıllar sonra ortaya çıkan eğitim sistemimize sirayet etmemesi ümidiyle.