Kirli Avrupa’nın “ Hasta Adam” diye salyalarını akıtarak Osmanlı Devlet’ini parçalamaya ve yutmaya hazırlandığı sırada II. Abdülhamit Han’ın idaresi her türlü oyunu bozdu. Dengeler bozuldu, oyunun kuralları yeniden kurgulanmaya başladı. Osmanlı Devleti hakkındaki senaryolar Sultan Abdülhamit Han üzerinden yoğunlaşarak devam etmeye başladı. Tıpkı 2002 Türkiye’sinde ve Orta-Doğu projelerinin yeniden yazıldığı gibi…
              
                II. Abdülhamit Han, içeriden ve dışarıdan her türlü kirli oyuna rağmen, Devletin dört bir tarafında çıkartılan isyanlara ve Balkanlar’da ki milliyetçi akımlara karşı Devlet-i Aliye’yi 33 yıl idare etmeyi başardı. Osmanlı Devleti’nin dağılması geciktikçe Avrupa’da ki dengeler bozuluyor, Avrupa’nın Orta-Doğu emelleri suya düşüyordu. Bir taraftan Rusya’nın sıcak denizlere olan iştihası kabarıyor diğer taraftan Osmanlı Devleti üzerindeki parçadan aslan payını artırma hesapları Avrupa’yı düşündürüyordu. Bu ise sömürgeci Avrupa’nın işini zorlaştırıyor Rusya’nın sıcak denizlere temasını ve Orta-Doğu üzerindeki planlara bulaştırmak istemiyordu.
              Osmanlı üzerindeki kirli oyun geciktikçe son hamle devreye sokuldu. Sultan Abdülhamit Han padişahlıktan düşürülecek, tahtan uzaklaştırılacaktı. Devlet içinde devlet yapılanmaları, isyanlar,suikastler,ermeni terörizmi,Arabistan ve Kuzey Afrika’daki şeyhler,seyitler,Kıptiler,berberiler ne varsa hepsi harekete geçirildi. Ajanları ve içlerindeki işbirlikçiler tarafından her azınlık, her Osmanlı Tebaası kullanıldı. Şimdi bugünkü Türkiye’nin özellikle son 40 yılına bir bakalım. Benzerlikler görüyor muyuz?
                Nihayet; Sultan Abdülhamit Han darbe ile 1909 ‘da tahtan indirilip, Selanik’e sürgüne gönderildiği gün,Osmanlı’nın fişi çekilmiş Kirli Avrupa emellerine kavuşmuştu. 
                “ Ne gariptir! tam yüz yıl sonra yaşadığımız Türkiye’de Mit krizi ile başlayan, İMF borçlarının kapatılmasından hemen sonra başlatılan Gezi olayları,17-25 aralık girişimleri, artan PKK terörizmi, devlet içinde devlet yapılanması ile benzerlik kurabiliyor musunuz?”
                    Sultan Abdülhamit Han hatıralarına kaldığı yerden devam etti. Selanik’ten sonra getirildiği Beylerbeyi Sarayı’ın da ki sürgün yıllarının sonlarında hatıralarını ve Türk Devleti üzerinde ki oyunları gelecek nesillere aktarmak istiyordu. Boğazın dalgaları arasına karışan bakışları , 33 yıllık döneminin hadiselerini hızlı bir flim şeriti gibi geçirdi.
     
          “   Suçlamaya dilim varmıyor; fakat görüyorlardı ki, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar hatta Almanlar ve Avusturyalılar yani bütün büyük Avrupa Devletleri menfaatlerini Osmanlı Mülkünün parçalanmasında bulmuşlardı. Hepsi düşmandılar. Görüyorlardı ki bu devletler birbirleriyle dalaşıyorlar ama Osmanlıyı bölüşmekte anlaşıyorlardı. Anlaşamadıkları, kimin daha büyük parçayı yutacağı idi.”   (2)
                  Yüz yıl önce Devletin Başı gelecek nesli daha başka nasıl ikaz edebilir di ki?

(Devam edecek)
(2) Abdülhamid’in Hatıra defteri; Belgeler ve resimlerle İsmet Bozdağ sayfa 59-61  (Kervan yayınları)