Her hafta siyaset, ülke’de ki ve dünya'da ki olayları yazıyorum, bu hafta da farklı bir yazı yazayım istedim.

Değiştirebileceğin ama istediğin halde değiştiremediğin şeyler için mutsuz olma veya asla  bir daha sevmeyeceğim deme, mahçup olursun. Sevgiyi aradıkça o saklanır kapı arkalarına, fakat sevgi seni istedi mi bulur. Zamanı vardır, tıpkı baharı kışta arayıp da bulamayacağın gibi, ya da bulsan da asla onun gerçek bir bahar olmadığını kabul etmek zorunda olacağın gibi. O bulduğun sadece bir aldanmışlıktır. Aldanırsan, tıpkı kış ortasında çiçek açan erik ağaçlarına dönersin. Kışın ortasında sevinçten çiçek açarsın, kış gerçek yüzünü gösterince de donarsın. Anlarsın ki yaşadığın bahar kış ortasında yaşanan yalancı bir baharmış. Erik ağacı gibi donarsın, çiçeklerini döker öylece kalırsın. O zaman ve o yaz boşa geçer, meyvesiz kimsesiz. Sevgi, aşk aranmaz, sevgi istedi mi seni bulur. Hiç ummadığın bir anda arkanda beliren bir dost olur bu bazen, vapur da ensende hissettiğin bir nefes alır götürür seni sevgiye bazen de, bir tesadüf sana sevgiyi taşır. Sen sevgiyi aramamışsındır. Tıpkı gecikse de gelen ve geleceğinden emin olduğun bahar gibi. Tıpkı bir sabah kalktığında baharın pürüssüz yüzü ile karşılaşman gibi bulmuştur seni sevgi. Sevgiyi kaybederken de cesur olmalısın. Yüreğin dolu olmalı sabır ve güçle. Her kaybedilen kazanılan bir derstir zaten.

Sevgi çok şey öğretir severken ve kaybederken. Sevgiyi kaybederken sevgiliyi kaybetmenin ne zor olduğunu öğrenirsin sevgiyi kaybederken. Aslında onu hiç kaybetmek istemediğini öğrenirsin. Onu kaybetmenin, bulmak kadar güç olmadığını, ama acısına katlanmanın ne güç olduğunu öğrenirsin. Sahipken sevgiye hep yanında olacakmış gibi hoyratça harcamışsındır. Kaybettiğinde ise her an yanında olacağına inanmakla ne büyük yanlış yaptığını anlarsın, ve bir daha ki sevginde daha temkinlisindir. Hem severken, hem kaybederken bir önceki sevgi öğretmiştir bunu sana. Her kayıp bir derstir almam gereken, çünkü hiçbir sevgi tek başına var olamaz.

Gönüle düşen kor ateş, bedeni tamamıyla ele geçiren virüs, beyni kontrol altına alan bir yönetim sistemidir aşk. Aşkın gözü kördür diye bu yüzden söylemiş olmalılar, çünkü bütün uzuvlarımız görevini yerine getirememektedir. Kalbine düştümü yanan o kor ateş, artık deli divane olmuşsundur. İnsana aşkını görmeden geçen saatler günler gibi, günler ise yıllar gibi gelmektedir. Her zaman onun yanında olmak, sesini duymak, gözünün içine bakmak ve nefesini hissetmek istersin. Artık hayatını aşkının üzerine kurarsın. Belli bir zamandan sonra her zaman uzaktan görmek yetmez insana, aşkına açılmak, içinde yanan o ateşi dışarıya çıkarmak istersin. Utana sıkıla pat, çat bir iki kelime konuşmak için terlersin, kekelersin vücudunu bir ateş sarar ama artık amacına ulaştığın için, aşkını ona hissettirdiğin için içinde tarif edilemez bir duygu hissedersin. Bu sevinç ve mutlulukla bir sonraki görüşmenizi hayal edip söylemek istediklerini planlarsın fakat her zaman planın istediğin gibi işlemez üzülürsün, kızarsın, strese girersin. Eğer telefon numarası almışsan şanlısın tabi, telefona bakıp durursun bir mesaj, bir çağrı, bir beğenme, bir yorum, bir yazışma, bir dürtme beklersin. Telefon artık senin en değerli hazinen olur, hiçbir zaman yanından ayırmazsın. Olgunlaşmaya başladığı zaman aşkın o etkileyici sözü söylemek için uygun zamanı bekler, kollarsın. Uygun zamanda uygun yerde o mükemmel sözü söylersin. Seni Seviyorum ve resmileştirmiş olursun sevgini.

İçinizde ki yanan ateşin biraz söndüğünü zannedersin oysa ki o ateş daha da alevlenmiştir ama vücut o yangına alışmıştır. Günler geçer hayatından tat almaya, zevk almaya başlarsın. Yolda karşılaştığın bir köpeğe sevgi ile bakmaya başlarsın, çiçeklerle, böceklerle konuşmaya başlarsın. Bir lale'ye, papatya'ya baktığın zaman bir çok anlam çıkarabilirsin. Daha önce geçtiğin yollardan tekrar geçtiğinde fark etmediğin çok şeyi fark edersin.  Yediğinin, içtiğinin, uykunun tadı farklılaşır. Yani kısaca hayata farklı bir pencereden bakarsın. İşte bu pencere aşk penceresidir. İnsanoğlu var olduğu sürece bu pencere hiç kapanmayacaktır.

Sevin, sevilin, aşk ile kalın.