Bu topraklarda neden ölüm kol geziyor, topraklarımızı emperyalist ülkelerin işgalinden kurtarmak için yiğit insanlar canlarını verdiler, vermeye devam ediyorlar. Bu topraklar üzerinde bizlerin özgürce, barış içinde kardeşçe ve insanca yaşamamız için mücadele ediyor kahramanlarımız.

Sanki ölüm kuşattı topraklarımızı, çevresinde ve içinde hep ölümlere tanık olduk.

İnsanlar birbirlerini, kardeşlerini boğazladılar.

Ölüm bazen ‘terörizm’ adında geldi, bazen iktidar çekişmeleri yüzünden, kardeşi kardeşe düşman ettiler. Ölüm bazen bir köşebaşında bekledi, bazen miting alanında içimize düştü, bazen çarşı izninde. Biz ki acılarla olgunlaştık, biliriz kederi, kahrı ve zulmü. Aşkı ve hicranı da biliriz. Nice olmaz denilen yarayı, acılarla sargılamadık mı?

Ahmet Telli ne güzel anlatmış yaşadıklarımızı;

"Barış’tan korkan, Barış’ı istemeyen ve sevmeyen insan olur mu?"

Emperyalistler, Teröristler ve emek düşmanları korkar Barış’tan. "Barış" kelimesi bile ürkütür onları. Çünkü Barış; sevginin, dayanışmanın, güzelliğe ve aydınlığa birlikte yürümenin adıdır.

Barış’ta insanlar öldürülmez, anneler, eşleri ve çocukları için ağıt yakmazlar, ağlamazlar.

Barış’ta insanlar birbirlerine, nerelisin, hangi dindesin, hangi mezheptesin diye sormaz.

O yüzden insan niteliklerini taşıyorsak sevdamız gibi Barış’ı istemeliyiz, özlemeliyiz. Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh"

 

Hoşçakalın, sevgi, saygı ve BARIŞ ile kalın...