Google arama motoruna ‘kanser’ yazdığınızda karşınıza milyonlarca web sayfası çıkacaktır. Youtube sayfasına ‘kanser tedavisi’ yazdığınızda ise yine benzer sayılarda video ile karşılaşacaksınız. Problem bu kadar fazla bilginin arasında doğru bilgiye ulaşmanın çok zor olmasıdır. Kanıta dayalı, anlaşılması kolay olan bilgilerin bulunduğu sayfalar oldukça azdır. Bu sayfaların pek çoğu sadece ‘efsane’ diye nitelendirilebilecek doğru olmayan bilgiler ile doludur. 
Efsane 1: Kanser insana özgü bir modern çağ hastalığıdır.
Bu söylentiye inanmak belki daha kolaydır. Ancak kanser, insanlar tarafından ortaya çıkarılmış, yapay, batı tarzı bir hastalık değildir. Kanser insanoğlunun varlığı ile beraber mevcut olmuştur. Binlerce yıl önce Mısırlı ve Yunanlı araştırmacılar 3000 yıllık bir iskelet üzerinde kanserin belirtilerine dair bilgiler ortaya çıkarmışlardır. 
Küresel yaşam tarzı kanser gibi hastalıkların yükselişe geçmesine neden olmuştur. Kanser için en büyük risk ise ‘yaş’ tır. İnsanın yaşam ömrü uzamıştır ve bunun en önemli nedenleri arasında enfeksiyon hastalıkları ve temel ölüm nedenleri (örneğin beslenme bozuklukları) ile mücadelede kat edilen yoldur. Yaşlandıkça DNA’nın yapısal olarak bozulması olağandır ve bu bozulma bazı durumlarda kansere neden olabilmektedir. Şanslı olduğumuz noktalardan biri, günümüzde kanserin gelişmiş görüntüleme teknikleri ve patoloji bilimi sayesinde teşhis edilebilir hale gelmiş olmasıdır. Günümüzün yaşam koşulları ile [beslenme, hava kirliliği, sigara tüketimi (kanserden ölüm nedenleri arasında üst sıralardaki risk faktörüdür)] kanser hastalığına yakalanma riski önemli derecede arttırıyor olsa da bu durum kanserin modern bir hastalık olduğu anlamına gelmemektedir. Kanserin doğal nedenlerden kaynaklanması ihtimali düşüktür. Örneğin, Dünyada her 6 vakasından biri virüs ve bakteri kaynaklıdır.
Efsane 2: Kansere iyi gelen mucize besinler vardır. 
 
Böğürtlen, brokoli, yeşil çay, liste böyle devam ediyor. Mucize yaratan sebze ve meyvelerden bahseden binlerce internet sitesinin aksine ‘mucize besin’ diye bir şey yoktur! Bu bir pazarlama yöntemidir ve bilimsel bir dayanağı yoktur. Ancak elbette bu durum ne isterseniz yiyebilirsiniz anlamına da gelmemektedir. Bazı besinler diğerlerinden açık ara farkla daha sağlıklıdır. Örneğin uzmanlar beslenme listenizde yaban mersini ve yeşil çayın yer almasını önermektedir. Diğer besin ürünlerine kıyasla daha çok sebze meyve tüketiyor olmak da size avantaj sağlamaktadır.
İnsan vücudu karışık bir yapıya sahiptir, kanser de öyle! Bu nedenle kanser gibi bir hastalığın tek bir besin ile üstesinden gelinebileceğini düşünmek durumu fazla basitleştirmek anlamına gelmektedir. Kanser hastalığına yakalanma riskini azaltmanın en iyi yolu, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzını uzun süre korumaktır. Örneğin, sigara içmemek, egzersiz yapmak, ideal kiloyu korumak, alkol tüketimini azaltmak.
Efsane 3: Kanser şekeri sever.
 
En sık karşımıza çıkan bir başka efsane ise ‘şeker kanseri besler’ şeklindeki yaklaşımlardır. Bu da bir diğer durumu basitleştirme girişimidir. Şeker genel bir ifadedir. Bitkilerde de bulunan glikoz ve fruktoz gibi basit şekerleri de içinde bulunduran molekülleri tanımlar. Pek çoğumuzun şeker denilince aklına gelen beyaz toz halde bulunan sakkarozdur. Sakkaroz, glikoz ile fruktozun biraraya gelmesinden oluşur. Bütün şekerler karbonhidrattır, karbon hidrojen ve oksijenden meydana gelen moleküllerdir. Karbonhidratlar– ister kekten ister havuçtan geliyor olsun-sindirim sistemi içerisinde glikoz ve fruktoz açığa çıkarmak üzere parçalanırlar ve yaşamın devamlılığı için gerekli olan enerjiyi sağlamak amacıyla dolaşım sistemine (kana) geçerler. İster kanserli ister sağlıklı olsun bütün hücrelerimiz enerji üretmek için glikoz kullanır. Kanser hücreleri sağlıklı olanlara kıyasla daha hızlı büyüdüklerinden bu enerji kaynağına daha çok ihtiyaç duyarlar. Ayrıca glikozu kullanıp sağlıklı hücrelerden daha farklı şekilde enerji ürettiklerine dair kanıtlar da vardır. Uzmanlar, sağlıklı hücrelerle kanserli hücrelerin enerji tüketimi arasındaki fark ile ilgili araştırmalar yapmakta, bu bilgileri kullanarak daha iyi tedavi yöntemleri geliştirmeye çalışmaktadırlar. Özetle, kekten, tatlılardan ve diğer tüm şekerli gıdalardan aldığımız şeker kanseri beslemez. Sağlıklı beslenmede şekerli gıdaların yeri azaltılması gerektiği bir gerçektir ancak ‘şeker kanseri besler’ ifadesi ile uzaktan yakından alakası yoktur.
Efsane 4: Kanser bir mantar türüdür ve tedavisi sodyum bikarbonattır.
 
Bu ‘teori’ mantar enfeksiyonlarının ve kanserli dokuların beyaz olmasından yola çıkarak ortaya atılmıştır. Kanserli dokular her zaman beyaz değildir. Ayrıca kanserin kaynağı mantarlar değildir. Bu teorinin savunucuları kanserin “candida” mantarı kaynaklı olduğunu, tümörlerin bu mantar enfeksiyonuna karşı vücudun tepki göstermesi sonucu oluştuğunu savunmaktadırlar. Ancak bunun doğru olduğuna dair bilimsel bir kanıt yoktur. Bu teoriyi savunanların tedavi için yapılmasını uygun buldukları şey, tümör içine içme sodasının (sodyum bikarbonat) enjekte edilmesidir. Bu bir tedavi yöntemi bile değildir bunun yanı sıra sodyum bikarbonatın yüksek dozlarının ölümcül olabilen ciddi sağlık problemlerine neden olduğuna dair kanıtlar mevcuttur.

Sağlıklı Günler Dileriz
13.6.2014
Yazan: Figen Selli
Danışman: Ecz. Çiğdem Selli Karakaya
Kaynak:http://scienceblog.cancerresearchuk.org/2014/03/24/dont-believe-the-hype-10-persistent-cancer-myths-debunked/