Değerli hemşehrilerim: Yine, yeni bir yerel seçim arefesindeyiz. Taraflı tarafsız her kesim eteğindeki taşlarını dökeceği, hizmet hedeflerini ve çalışmalarını açıklayacakları son viraja girdiğimiz şu günlerde kendilerince dolu dolu değerlendirmeye çalışıyorlar.


ÜLKE'MİZ her dönem heyecanlı ve bir o kadarda ilginç seçim vaadlerine tanık olmuş, adeta her beldede siyaset bilimciliği niteliğinde bir çok alaylı kişilerinde sahnesi olmuştur. Zooloji bilgim olmamakla birlikte küçük bir hindi örneğiyle düşüncelerimizi tazeleme adına zuhur edecek güncel bir gerçeği izniniz olursa paylaşmak istiyorum.



İçinde bulunduğumuz şu günler kanatlı hayvanların üreme ve kuluçka zamanıdır, en iyi kuluçka dönemini ise tavuktan daha fazla yumurta muhafaza eden hindilerdir ama civcivleri çıkardıktan sonra, aynı sadakati gösteremezler. Hatta çıkan yavruları gezerken dikkatsizce yürüyerek bir çok civcivin merhametsizce ölümüne sebebiyet verdiğini hepimiz biliriz. Önemli olan çıkardıktan sonra muhafaza edip, aynı sadakat ile korunması gerekenlere sahip çıkabilmektir. Yani oyları almak önemli olduğu kadar, seçim meydanlarında verilen vaatleri daha sonra gerçeğe dönüştürüp, seçmenle aynı samimiyeti idame ettirmektir asil olan.


Vatandaşa icraatlarını açıklayıp, ikna ederek oy almak haktır, lakin o kutsal mefhuma(seçim) müteakiben ki zamanlarda, hovardaca mesai harcayıp seçenleri aşağılamamaktır büyüklük.
Şu an 48 yaşındayım ve bu yaşıma kadar hatırladığım hiç bir seçim arefesinde böyle nahoş olaylar görmedim, yaşamadım, yaşayan varsa beri gele.


Oy, saltanat, makam, uğruna ne söylenmedik söz, ne hakaret, ne de belden aşağı vuruşlar göz kırpmadan meşru hale gelmemişti. Peki DEVLET'İN bağımsız kurumu olan RTÜK'ün görevi nedir? Tabi koskoca BAŞBAKAN susturulur mu? Öyleyse nefret, öfke ve kin kokan bu konuşmaları duyan çocuklarımıza nasıl açıklayabiliriz? Kimse kusura bakmasın başta BAŞBAKAN olmak üzere ekranlarda, gazetelerde ve diğer iletişim organlarında saygı edep dışı konuşmalarının hiç bir ahlak ve seviye ile bağdaşmayacağını hepimiz somut bir şekilde görüyoruz.



Hiç kimse “ayranım ekşi”demez. Demezd e ayranın kokusuna da engel olamaz ve vatandaş bu kokuyu artık ciğerlerine kadar hissetti.
Kim, ne söylerse söylesin: Her gün kendilerini halka karşı savunmaya gerek gören, baskısını ilk okullara kadar yayan, her şey süt limanmış gibi davranan bir BAŞBAKAN'LA maalesef karşı karşıyayız. Korkum şu: ÜLKE'MİZDE bir gün SURİYE gibi mi olur?


Ayrıca HÜRRİYET'İN 19.3.2014 TARİHLİ Ertuğrul ÖZKÖK'ün ,"KAÇACAK YERİNİZ VARSA KAÇIN"Başlıklı yazısını okumanızı tavsiye ediyorum.
SAYGILARIMLA.


Hakları ellerinden alınmamış,
Sokaklarda itilip kakılmamış,
Babam diyebileceğine hasret kalmayan,
Bir çocukluk istiyorum.

Elbisesi, çorabı yamalı olmayan,
Emeği, ekmeği elinden alınmayan,
Her gün birilerinden hor bakılmayan,
Bir gençlik istiyorum.

Evinde çorbası kaynayan,
Gerektiğinde halinden anlanan,
Kısaca insan yerine koyulan,
Bir yetişkin olmak istiyorum.

Memleketinde huzur ve güven,
Mahallesinde edep ile racon,
Haksızlıkta dengeyi kuran,
Bir insanlık istiyorum.

Milletinin hakkı yenilmediği,
DEVLETİNİN soyulmadığı,
Yetmiş milyon ile alay edilmediği,
Bir vatandaş olmak istiyorum.

Geçmişteki düzensizliği yaşatmayan,
Hizmet ediyoruz deyip, başa kakmayan,
Yaptıklarıyla ALLAH'TAN korkan,
Bir idareci istiyorum.