Sağlıklı bir köylü olmak, hasta bir imparator olmaktan daha iyidir. (Alman Atasözü)

 

       Yerel basından edindiğimiz bir bilgiye göre geçtiğimiz günlerde İlçemizde “İlçe Güvenlik Konseyi” toplanmış ve yine gazetelerden aldığımız bilgiler bu toplantıda ilçenin trafik sorunu ile pazar yerine ambulansın girememesi konusu konuşulmuş. Konuşulan ve çözüm aranan her iki konuda yerli yerinde konulardır bundan hiç şüphemiz yok. Ancak Tirenin güvenlik bakımından bu iki konudan daha önemli güvenlik sorunları da var. Bu konuyu dilekçe yaparak Kaymakamlık Makamına sunmuş bulunmaktayız. Tabiî ki her şey ayrıntılarına kadar dilekçede anlatılmıyor. O yüzden bu köşeden de konuyu açıklık getirmek ve düşüncelerimi paylaşmak istedim.

        Dediğim gibi Ülkemizde ve ilçemizde güvenlik ile ilgili endişe duyduğumuz o kadar çok başlık var ki bu toplantının bu iki konuyla geçiştirilmesi beni pek memnun etmedi. Şöyle ki günümüzde gıda güvenliğimiz yok denecek kadar azdır. Marketlerde, manavlarda halka satışa sunulan sebze meyveden tutun da kuru gıda, bakliyat, et ve süt ürünlerine kadar birçok ürünün günümüzde genetiğiyle oynanmış olup olmadığını hangimiz anlıyoruz? Sağlıklı nesiller yetiştirebilmemiz için bu konu gıda güvenliği açısından önemli değil mi? Ya da organik diye pazardan aldığımız sebzenin nerede yetiştiğini kaçımız biliyoruz? Tohumdan, toprağa, gübreden meyveye gıda güvenliğinin sağlanması gerekmektedir.

        Gelişen teknoloji bize beraberinde bilgi çöplüğüyle gelmektedir. Vicdanı hür nesiller yetiştirebilmek için bu tür bilgi çöplüğünden neslimizi uzak tutmamız gerekmektedir. Çocuklarımızın okuduğu kitaplardan tutun da, gördükleri eğitime varıncaya kadar adım adım takip edilmesi gereken bir ortam da yaşıyoruz. Unutmayalım ki zararlı bilgi bilgisizlikten daha tehlikelidir. Uzun lafın kısası bilgi güvenliğimiz en önemli güvenlik başlıklarından biri olmalıdır.

        Günümüz itibariyle uyuşturucu kullanma yaşı sekiz (8) yaş grubuna kadar inmiştir. Geçen yıllara oranla uyuşturucu kullanma oranı yüzde beş yüz artmıştır. Uyuşturucu kullanan gençlerin %80’i ailesi olan gençlerdir. Her geçtiğimiz gün gençlerimiz daha fazla uyuşturucunun cenderesine girmektedir. Bu konu milli güvenliğimizin en önemli başlıklarından birisi durumuna gelmiştir.

        Yine önemli başlıklardan birisi de çalışma güvenliğidir. Özel sektörden tutun da, esnafına, çiftçisine işçisine ve kamu kuruluşlarına varıncaya kadar çalışma hayatının içindeki birçok personel zaman zaman işveren ya da işveren temsilcilerince keyfi uygulamalara tabi tutularak çalışma barışı zedelenmektedir. İnsanlarımızın Anayasamızın eşitlik ilkesine rağmen kamu kurumlarının önünde farklı farklı muamelelere tabi tutularak, çalışma hayatı zindana çevrilebilmekte, çalışma barışı zedelenmekte, verim azaltılmaktadır.

        Tüm bu ve benzeri güvenlik sorunları insan odaklı sorunlardır. Yine çözüm insanda aranmalıdır. Bu tür sorunlar masaya yatırılırken topyekûn toplumun idareye katkısı sağlanmalıdır. Belirlimeslek gruplarıyla bu işin üstesinden gelmek mümkün değildir. Toplumda bir kontra sistemi kurmak gerekmektedir ki sorunların çözümü kolaylaşsın ve sancısızca bu tür tehlike arz eden süreçler atlatılabilsin.

        Ayrıca bu tür toplantılar yasak savma babında yapılmak yerine gerçekten çözüme yönelik ise toplumun katılımının kaçınılmaz olduğu zaten görülecektir.

 

        Güvenli yarınlaraa kavuşmak dileğiyle hoşça kalın, sağlıcakla kalın.