Bugün sizlere birini anlatacağım. Erzurumlu Naim Hoca. Hiç tanışmadığım ama gazetelerden okuduğum kadarı ile hayran olduğum bir kişi idi. Kimdi bu Naim Hoca? Onu bu kadar medyatik yapan yanları nelerdi? Bunları sizlerle paylaşmak istedim.
Naim Gölleroğlu Hoca emekli camii imamı imiş. Daha önceleri berberlik yaparmış. Aydın, kültürlü bir insanmış. Özellikle tarih bilgisi çok güçlüymüş. 4 yıl boyunca akciğer kanseriyle mücadele ettikten sonra 1999 yılının 13 Ekim günü, 73 yaşında vefat etmiş.
O kadar çok seviliyormuş ki, istese bir tarikat kurup çuvalla para kazanabilirmiş. Ancak yobazlıkla hiç ilgisi olmayan, Atatürk ve Cumhuriyet aşığı bu değerli insan ömrünün sonuna kadar bakıra çekiç vurarak ekmeğini kazanmış. Emekli maaşını hiç el sürmeden Mehmetçik Vakfı'na bağışlarmış. Dükkânının duvarında bir Atatürk resmi ve Türk Bayrağı asılıymış. Kendisini ziyarete gelenlere din değil, Kuva-yı Milliye'yi ve Atatürk'ü anlatırmış. Bölgede çok sevilen bir kişi olduğu için bakanlar, milletvekilleri, siyasi parti liderleri oy umuduyla sık sık kapısını çalsalar da hiçbirine yüz vermezmiş. Hem şair, hem de nüktedanmış. Şiirleri ve nükteleri vefatından sonra kitap haline getirilmiş. Şiirlerinin çoğunu Atatürk için yazmış. Aynı zamanda koyu bir Erzurumspor taraftarıymış.
Vefat ettiği gün bütün Erzurum ağlamış. Bir tane esnaf bile dükkânını açmamış. Türkiye'nin dört bir yanından gelen yüz binlerce kişi cenazesine katılmış. Kalabalık camiye sığmadığı için cenaze namazı caddelerde kılınmış. Başta Korgeneral olmak üzere 9. Kolordu Komutanlığı'nın tüm subayları da cenaze törenine katılmış. Naaşı geçerken tüm askerler selam durmuşlar ve üzerinde Atatürk resmi olan bir çelengi kabrine koymuşlar.
Şimdi Erzurumlu Naim Hoca ilgili bazı anılara yer vereceğim. Onu siz de çok seveceksiniz. Nur içinde yatsın.
1993 yılında Erzurum’un Yavi beldesinde 32, Erzurum-Erzincan karayolunda 4 ve Çiçekli Köyünde 6 vatandaşımızı şehit eden bölücü terör örgütünü telin için Erzurum’da iki gün üst üste mitingler düzenlenir. Yaklaşık 30 bin kişilik grup, Cumhuriyet caddesinden başladığı yürüyüşte Kürt kökenli vatandaşların yaşadığı Mahallebaşı’na yönelir, yüzlerce asker ve polisten oluşan barikatı aşar. Kalabalık, Mahallebaşı’na yaklaşmak üzereyken 9. Kolordu Komutanı Doğu Aktolga ve  Erzurum Valisi Oğuz Berberoğlu’nun hemen bir sivil ekip göndererek Naim Gölleroğlu hoca’yı evinden aldırırlar. Vali’nin ricasıyla grubun önüne geçen Naim Hoca, megafondan yaptığı konuşmayla kalabalığı geri çevirmeyi başarır.
— Ula Müslüman hele dikkat buyur. Siz ne yapır, nereye gidirsiz. Casusların oyununa alet olirsiz. Oyuna gelmeyen evinize gidin. Devlet suçluları bulup cezalandıracaktır. Allah bu vatan hainlerini kahhar ismiyle kahredecektir. Sakin olun. evinize gidin. Ordumuz, polisimiz hainleri bulup cezasını verecektir. Bir cahillik yapıp da kardeşkanı dökmeyelim.
Kendilerine aşina gelen üslubun etkisiyle sakinleşen Erzurumlular hep bir ağızdan İstiklal marşı’nı okuyup dağılırlar.
*     *     *
 “Naim Hoca, futbola ve Erzurumspor’a o kadar düşkündür ki, bazen camideki vazifesiyle stattaki vazifesini birbirine karıştırırdı. Öyle ki maç sırasında: “Safları sıkı tutun” der, camide de seyrek olan saflara “Defansı sıkı tutun” diye bağırdığına rastlanırdı.”
*     *     *
“Bir gün cemaat Naim hocaya gelir:
— Hocam namazı hızlı kıldır da Erzurumspor maçına yetişelim, der. Hoca:
— Tamam, der namaza başlarlar. Naim hoca öyle hızlı kıldırır ki dua falan okumaz, sadece yat kalk. Sağa selam verir, sıra sola gelir selamı öyle bir uzatır ki cemaat dayanamaz sorar.
— Hocam ne oldi niye bele uzattın…
— Ula uşah susun radara yakalandıh(Solda müftüyü görür)”
*     *     *
Erzurumspor yenilirse küme düşecek, berabere kalır ya da yenerse ligde kalacaktır. Naim Hoca'dan dua etmesini isterler:
— Hocam bi dua et de takım yensin, heç degilse berabere galsın.
Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter. Ama Erzurumspor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer. Taraftarlar:
- "Ne biçim dua ettin" diye Hoca'ya çıkışırlar. Hoca:
- Ula uşah ben 90 dekke için dua ettim. Ne bülim gavat uzadacah!.
*     *     *
Naim Hocaya gelir bir adam."Hocam" der. "Benim babam Cuma günü öldü. Diyorlar ki Cuma günü ölene kabir azabı yoktur. Doğru mu?"
Naim hoca doğru olduğunu, ölenin kabir azabı çekmeyeceğini söyler. Adam devam eder:
"Ama hocam, benim babam üçkağıtçının tekiydi. Milleti dolandırıp dururdu. İçki, kadın ne dersin hepsi vardı!"
Hoca şöyle der:
“Doğrudur!Cuma günü kabir azabı olmaz ama hele bir Cumartesi olsun, onun anasından emdiği sütü burnundan fitil fitil getirirler”
*     *     *
Birgün Naim Hoca'ya sormuşlar:
— Denize girersek orucumuz bozulur mu?
Naim Hoca şöyle cevap vermiş;
— Ula uşahlar, Remazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz. Amma deniz size girerse
orucuz bozilir. Ona göre...
*     *     *
Erzurumlu Naim Hoca yine hararetli bir vaaz veriyordu. Günah ve sevap konusunu anlatıyor. İnsanın günahı da, sevabı da bu dünyada kazanacağından söz ediyordu. Konuyu anlattı anlattı, en sonunda şöyle dedi:
“Bahın gözüm cemaat! Günahnan sevap neye benzer bilir misiz? Hani yeni çıhmış bir maçine varya, bankalara goymuşlar, bele gidir içinden para çekirsen.” Bu arada cemaatten biri:
“Hocam onun adı “BANKAMATİK" diye ikazda bulundu.
Naim Hoca tasdik ederek:
“Temam, işte o matik var ya, ona gidir bir kart sohirsen sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçine hemen istediğin parayi verir. Yoh daha önce para yatırmamışsan, maçine sene diyir çi :
"Ula gavat, sen ne parasi yatırdın ki şimdi de benden isdirsen? Hadi ordan çekil! İşte sevap da buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan, öbür dünyada garşına gelir. Yapmassan, heç bir şey bekleme!...
*     *     *
Erzurumspor 1.Ligde olduğu zamanlar. Önemli bir maç var. Günlerden de cuma günü ve maç saati ile namaz saati çakışıyor. Kendisi de maçta. Soruyorlar, Naim Hoca’ya:
" Hocam cuma namazını kaçırıyoruz" Naim Hoca:
" Namazın kazası (telafisi) olur ama böyle bir maçın kazası olmaz "
Hoşça kalın.