Merhaba…

“Zaman zaman bu köşe artık benim yazılarımı sizlere sunacak. Öncelikle kendimi tanıtmak isterim. İlköğretim ve lise eğitimimi Tire`de tamamladım.  Psikolog olmak benim hayalimdi, bu yüzden eğitim hayatıma İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum.  Halen  Ege Üniversitesi Sağlık Danışmanlığı yüksek lisans programında akademik eğitimime  devam etmekteyim.   İşte HaberTire Gazetesi’nde sizler için hazırladığım ilk yazım


ENGEL BİZİM İÇİMİZDE

Hayatın herkes için sunduğu engeller yelpazesi oldukça geniş, farklı ve yaratıcıdır. Çoğu zaman tahmin edemeyeceğimiz, beklemediğimiz, planlayamadığımız durumlarla yüz yüze geliriz. Elbette tüm hayatımız seçemediğimiz, yönlendiremediğimiz değişkenlerden oluşmamaktadır. Beklenmeyen bir durumla yüz yüze geldiğimizde o durumun büyüklüğünü ya da hayatımıza olan etkisini daha çok bizim verdiğimiz tepkiler belirler.

                 10- 16 Mayıs Engelliler Haftası olması dolayısıyla bu ilk yazımda size Türkiye nüfusunun yaklaşık %13’ünü oluşturan engelli bireylerimizden bahsetmek istiyorum. Kuşkusuz hiçbir ebeveyn çocuk sahibi olmak için hazırlıklar yaparken engelli bir çocuğa sahip olmanın hayalini kurmaz. Biliyoruz ki; engelli bir çocuğa sahip olmak sadece bireysel, ailevi boyutları olan bir durum değil aynı zamanda toplumsal bir boyutu olan bir durumdur. Toplum veya yakın çevrenizdekiler engelli çocuğunuzun engelinin sebepleri konusunda sizi suçlayabilir. Bu bir tür toplumsal düşünüş biçimi hatasıdır. Genel olarak hangi sebepten kaynaklanırsa kaynaklansın pek çok engellilik türünde kesin bir neden bulunamamıştır. Örneğin; akraba evliliği zekâ geriliğinin olası nedenlerinden biri arasında sayılmaktadır. Fakat her akraba evliliği sonucu dünyaya gelen bebek zekâ geriliği ile doğmamaktadır. Bu yüzden kendinizi suçlamanız ya da çevrenizdekilere açıklamalar yapmaya çalışmanız çocuğunuzun eğitimine ayırabileceğiniz enerjinizi boşa harcamaktan başka bir işe yaramamaktadır. Önemli olan çocuğunuzla ilgili ve gözlemci olup gelişimindeki herhangi bir geriliği olabildiğince erken fark edip doktorunuzla görüşmek ve gerekli olanları yapmaktır.

                Daha da önemli olan ise kabullenmektir. Elbette siz engelli bir bireye sahip aileler çok zor bir görevle berabersiniz. Yazımın başında da söylediğim gibi durumların hayatımıza etkileri onlara verdiğimiz tepkilerle belirlenir. Bu nokta da çocuğunuzun durumunu kabullenmek oldukça önemlidir. Ne olursa olsun o sizin çocuğunuz siz anne ve babasından özellikler ve yetenekler taşımaktadır. Sizin en küçük bir sevgi dolu mimiğinizin, ilginizin onda ne büyük değişiklikler yarattığınızı göreceksiniz. Kabullenmeniz çocuğunuzun iyileşmesinde ve mutlu bir birey sizin mutlu bir aile olmanızda çok önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca kabullenmeniz sosyal çevrenin çocuğunuza olan meraklı bakışlarını ve çeşitli yorumlarını kolayca tolere etmenizi sağlayacaktır. Sizin bu tutumunuz çocuğunuzu kısıtlamanızı da engelleyecektir.. Çocuğunuzu sosyal yaşamdan uzak tutmamanız onun eğitiminde büyük bir rol oynayacaktır. Çünkü ne kadar çeşitli uyaranlar karşılaşırsa çocuğunuz o kadar gelişimine ve eğitimine hız katacaktır.

                 Ülkemizde engelli çocuklar için pek çok eğitim olanağı vardır. Elbette tüm engelli çocuklarımız bu eğitim hakkına sahiptir. Dikkat çekmek istediğim diğer bir nokta ise eğitim sadece eğitim kurumu ile sınırlı kalmamalıdır. Siz aileler eğitimcilerle her zaman işbirliği içinde olmalısınız. Evde de çocuğunuzun eğitimine katkı sağlayacak çalışmalar yapmalısınız.

                 Bu vurguladığımız noktalar engelli çocuğa sahip olmanın zorluklarını bir nebze olsun kolaylaştıracaktır. Ayrıca çocuğunuzu ilerleme ve gelişmesine de katkı sağlayacaktır. Son olarak eklemek istediğim tüm bu çabaların temeli sevgi ve sabır dolu bir tutumdan geçmektedir.  Gerçekten inanırsanız size değişim ve ilerleme daha kolay olacaktır. Böyle bir tutum içinde olmanızı, çocuğunuza huzurlu bir ortam sağlamanızı dilerim.