2014-2015 Eğitim Öğretim yılını üyeleriyle birlikte kahvaltılı bir toplantıyla kapatan Bağımsız Eğitim-Sen Tire ilçe Teşkilatı adına basına açıklamalarda bulunan İlçe Başkanı Resül KARA bu güne kadar Siyasal Sendikacılığın memurun aleyhinde tutum sergilediğini değinerek açıklamalarına şöyle devam etti; 

Ergün ÇELİK

TOPLU PAZARLIK MASASINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
“KAMU-SEN ve KESK 13 Yıldır, MEMUR-SEN 11 Yıldır toplu pazarlık masasına oturan konfederasyonlar ama sonuçta memurun lehine bir şey yok. 11 Yıldır da üçü aynı masada hepsi bir yerde, hükümetle anlaştıkları da oldu, anlaşamadıkları da ama akılda kalan ciddi bir kazanım hatırlayan var mı? Peki ya memura kaybettirdikleri?  2015 yılı 25.Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinden önce bu gün meclise giren üç siyasi partinin seçim beyannamelerini belirlediğimiz altı anahtar kelime üzerinden inceleyerek siyasi partiler seçim beyannamelerinde memur’ a ne kadar yer vermiş diye bir araştırma yapmış ve bu araştırmayı kamuoyuyla paylaşmıştık. Seçim üzerinde etkili olmamak adına oranlarını vermediğimiz araştırmanın oransal ayrıntıları şöyle; ülke nüfusunun %3,75 inin, seçmen nüfusunun %5,5’ inin memur olduğu ülkemizde Seçim vaatlerinde CHP %0,23, MHP %0,12 ve AKP %0,08 memura yer vermiştir. Yukarıda sayıp döktüğümüz ve Kamu sektöründe ciddi anlamda üye sahibi olan üç konfederasyon siyasi manada açık açık ya da dolaylı olarak siyasi partilere destek olmakta hatta zaman zaman konfederasyon yöneticileri bu partilerden vekil adayı olmaktadır. Bu gün siyasi manada destek oldukları bu partilerin seçim beyannamelerine memurlar için dişe dokunur bir proje veya iyileştirme koydurtamayan bu sözüm ona sendikal yapılar bu partilerin iktidarlarında acaba memurlar için ne isteyebilirler? Unutulmamalıdır ki, Siyasi hareketler demokratik toplumun olmazsa olmazı, Sendikalar ise iş hayatının olmazsa olmazıdır. Görev alanları farklıdır biri işveren temsilcisi olmak için bir diğeri ise çalışan temsilcisi olmak için çaba gösterir. İşveren temsilcisiyle çalışan temsilcisi Toplu pazarlık masasına oturduğunda aralarında herhangi bir bağ olmazsa ancak o masadan çalışan lehinde kararlar çıkar, bundan ötesinde gelişmiş olan ilişkiler ancak sendikaların elini zayıflatır ve kaybeden hep çalışan olur. Nitekim bu güne kadar hep böyle olmuştur. Sendikaların hak alma ve hak arama kapısı değil de ikbal kapısı olarak görüldüğü müddetçe ülkemizde Memur, Öğretmen, Hemşire, uzun lafın kısası Kamu çalışanları yoksulluk ve sefalet sınırında yaşamaya mahkûmdur.

MEMURA BİR MAAŞ İKRAMİYE VERİLMELİ 
Günümüz Türkiye’sinde Üst gelir grubuyla alt gelir gurubu arasındaki makas iyice açılmıştır. Memur her gün kayıptadır. Toplu pazarlıkta karar alınmış olmasına rağmen bu gün sembolik olarak dahi memura ikramiye verilmezken an itibariyle memur enflasyona terkedilmiştir. Bu ülkede beraber üretiyorsak hakça paylaşmalıysak eğer şu anda memura bir maaş ikramiye verilmesi durumunda memur 6 ayda kaybettiklerini anca kurtarabilir.

SAYIN MÜSTEŞARI KURTARIN
Kamu sektöründe çalışan memurlar bilir ki memur maaşları EN YÜKSEK DEVLET MEMURU aylığının bölünüp çarpılmasıyla hesaplanır. En Yüksek Devlet Memuru Kimdir? En Yüksek Devlet Memuru Başbakanlık Müsteşarıdır. Aylığı ne kadardır? Kağıt üzerinde 753,426 TL’ dir, gerçekteki maaşı ise 8.260,55 TL’ dir. Biz diyoruz ki “gelin Sayın Müsteşarı 2,3 milyon memurun bordosuna ikide bir konu edip durmayın, memur maaşlarını en düşük ücret olan brüt asgari ücret üzerinden hesaplayarak kamu çalışanlarının maaşını belirleyin. Sayın Müsteşarı da maaşını da göz önünden kaldırın.


4/C’Lİ CİNAYETLERİ DERHAL DURDURULMALI
Kurumları kapatılarak Kamu kurumlarına atanan 4/C’ li personelin atanma şekilleri dışında kadrolu devlet memurlarından hiçbir farklılığı olmamasına rağmen, bu arkadaşlarımız devlet memurlarının aldığı tüm sosyal haklardan mahrum bırakılmıştır. Zamanla mahkemelerle bu arkadaşlarımız yavaş yavaş sosyal haklarına kavuşsalar da bazı mahkemelerin adalette bütünlüğü bozucu kararlar vermesi neticesinde bu haklardan da mahkemeler yoluyla mağduriyetler yaşamaları konuya zaman zaman ayrı boyutlar kazandırmaktadır. Örneğin 26 bin 4/C’ li personelin 3 bini Ek Ödemeden yararlanırken 23 bininin yararlanmıyor olması aslında bir anayasal suçken İdari yargının bir kısmının halen 4/C’ li personelin bu haktan yararlanmaması yönünde kararlar verebiliyor olması aslında yargımızın hukuktan bile bağımsız olduğunu göstermek açısından iyi bir örnektir. 4/C üç farklı sosyal statünün ucube yavrusudur. İşçi gibi prim ödenen, memur gibi kamu görevlisi sayılan, hastalık iznini sözleşmeli (4-B) gibi kullanan, kadrolu gibi (4-A) sendika üyesi olan 12 ay çalıştığı halde adı hâlâ “GEÇİCİ PERSONEL” olan,  yargı kararlarına rağmen Döner sermeye ve ek ödemelerden yararlanamayan. Aynı kurumda aynı işi yapanlara göre 700 Liraya varan miktarda daha düşük maaş alan, Sosyal Devletin sosyal haklardan mahrum ettiği ve adına 4/C koyup zulmettiği bu personelimizin hakları derhal kendilerine verilmeli ve 4/C cinayetine dur denilmelidir.

ŞİMDİ “BASK” ZAMANI
Bu güne kadar ciddi üye sahibi olmalarına rağmen memurlar için ciddi projeler üretemeyen, ciddi kazanımlar elde edemeyen, elde edilmiş kazanımları kaybeden memurun sefalet sınırında hayat sürdürmesine göz yuman konfederasyonların ve sendikaların devirlerinin kapanma zamanı gelmiştir. Zaman toplu pazarlık masasına eli güçlü oturacak, siyasi ikbal düşünmeyen, memurun ezilmesine göz yummayacak, işi gücü kamu çalışanının hakları olan Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu ve Bağımsız Eğitim-Sen zamanıdır. Gelin birlik olalım, dirlik olalım, hak ettiklerimizi hakça bölüşelim. İnsan onuruna yakışan bir hayat sürdürelim. Dede, nine olup iş aramayalım, geleceğimizi şimdiden kuralım.” Dedi.



Editör: Haber Merkezi