13 Mayıs günü Ulusça hepimizin yüreklerini parçalayan ve adı kesinlikle kaza ve kader olmayan bir iş katliamı yaşanmıştır. Bu olay Türk milletinin ve acımızı paylaşan, içinde insani duygular taşıyan tüm dünya insanının canını acıtmıştır. Çünkü 2011 yılında Devlet denetleme Kurumu ihmallerin altını çizerek alınması gereken önlemleri sıralamış ancak buna rağmen bu rapor hiçbir şekilde işleme konulmamış ve gereği yapılmamıştır. Katliamdan çok değil sadece yirmi gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen araştırma önergesi İktidar Partisinin marifetiyle reddedilmiştir. Madenlerimizin dünyanın büyük bölümünde olduğu gibi kamulaştırılıp Devlet eliyle işletilmesi gerekirken, hızla özelleştirilmiştir. Yetmiyormuş gibi birde taşeron işçilik adı altında bu iş ehillerinden alınarak deneyimsiz, eğitimsiz ve işsizlik buhranına düşmüş çocuğuna alacağı bir ekmeğin derdinde olan vatandaşın çaresizliğini kullanarak düşük maliyetlerle fahiş karlar sağlama sevdasında olan ve kesinlikle Pazar kaygısı bulunmayan şirket patronlarına vatandaş mahkûm edilmiştir. Hedefleri 2050 yılı olanların bu konuda 1800’lü yıllardan örnek göstermesi ne kadar manidardır değil mi değerli okurlar.


        Yasımızı yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz, bu yas belki de bir çoğumuz için hiç bitmeyecek ama yastayız diye susacak da değiliz. Ülke genelinde birkaç sendika hariç tüm sendikalar bu ihmalleri protesto etmek için ve bu millet bilir ki acılar paylaşıldıkça hafifler, acıları paylaşmak için 15 Mayıs günü iş bırakarak bu tür ihmallerin yaşanmaması istikametinde hükümete uyarı mesajı verdik. Bizler her zamanki gibi bu tür eylemlerimizde genelde öğretmen evi bahçesinde toplanırız 15 Mayısta iş bırakan sendikalar yine orada toplandık saat 9.30 civarında sayıları 150–200 civarında olan bir öğrenci gurubu öğretmen evinin önünden geçerek İlçemiz Cumhuriyet Meydanında sloganlar eşliğinde bir tur atarak istasyon caddesine yöneldi. Ortada ne polis ne basın yoktu. Tabi biz böyle durumları çok yaşadığımızdan biliriz ki en azından istasyonda karakol var ve polis orada bu yaşları 14 ile 18 yaş arasında değişen öğrencilere mutlaka bir müdahalede bulunmaya çalışacak ben de kalkarak öğrenci grubunun arkasından takip ettim ve ahşap büfe dediğimiz mevki ye öğrenciler geldiğinde polis engellemesi de geldi. Polis gençlerin suç işlediğini söyledi oysa ortada bir suç yoktu çünkü öğrenciler kaldırımdan yürüyordu ve trafiği tıkamıyordu. Orada polisin yapması gereken çocukların güvenliğini sağlamaktan başka bir şey değildi. Fakat polis işlem yapacağı tehdidinde bulundu tabi burada ben ve birkaç vatandaş polise işlem yapmaması ve gençlerin geleceğiyle oynaması yönünde içinde kesinlikle hakaret olmayan tavsiye niteliğinden öteye geçmeyen birkaç şey söyledik. Çocuklar slogan atmadan kaldırıma takip ederek yollarına devam etti ancak polisin müdahalede kararlı olduğunu görünce polisle tartışma yaşadık sıkı durun arkadaşlar polisin mazereti ne biliyor musunuz? “Sen bunlar yüzünden biz kaç gündür evimize gidemiyoruz biliyor musun” Belki madencinin kaderi yeterli önlem alınsaydı orada ölmek değildi ama polisin kaderi bu ve polis bunu bilerek bu mesleği seçmiştir. Ayrıca polisin yakınmasına gerek yoktur memnun değilse eğer bu mesleği bıraktığında bir madencinin bulamayacağı işleri bulma imkânı daha fazladır. 


        Başka diyarları bilmem ama bizim buralarda acılar paylaşıldıkça hafifler ve o gün o öğrenciler acılarını paylaşmak için bir araya gelmiştir ve ölümler insan eliyle gelmişse de yas isyanla birlikte yaşanır. Bereket versin ki Bir adam evladı çıktı da olay büyümeden kapandı buradan o İnsan evladına Emniyet Müdürümüz Sayın Fatih KİREMİTÇİ’ye duyarlılığından dolayı teşekkür ederim. Yoksa Müdür Bey olmasa polis evine gidememenin hıncını galiba bizden çıkartacaktı. Çünkü tartışmanın başında daha ağzını hakaretle açmıştı polis arkadaşımız ya aracımızın kontağına el koymasına ne demeli. O gün orada Sayın Müdürüm bir soru sordu bana gerçi bunun muhatabı ben değilim ama kamuoyunun bilinçlenmesi maksadıyla paylaşacağım. O saate o öğrencilerin okulda olması gerekmiyor mu? demişti. Evet, Sayın Müdürüm haklı ancak bu sorunun muhatabı ne ben olmalıyım ne de sorumluluğu o öğrencilere yüklenmeli. Bu sorunun muhatabı okul idaresidir ve sorumlusu da O idaredir. Daha sonra aynı gün saat 15.30’da bütün sendika temsilcileri olarak İlçe Milli Eğitim İdarecilerinin de bulunduğu bir toplantıya katıldık ve orada idarecilerden “İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 15 Mayısta İş bırakan Personel isimlerini istediğini (bu zaten prosedür gereği olması gereken bir şey), İlçe Kaymakamlığının da İş bırakan personel ve okula gelmeyen öğrenci isimlerini istediğini öğrendik. Toplantıdan sonra arkadaşlarımla bu olayı değerlendirdik ve sabah tekrar teyit etmek için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne arayarak öğrencilerin sayılarının mı yoksa isimlerinin mi? istediğini sordum. Aldığım yanıt isimlerinin istendiği yönünde olunca birkaç okul müdürü arkadaşımı arayarak isim listesi mi yoksa okula gelmeyen öğrenci sayılarını mı gönderdiklerini sordum ve öğrencilerin isim listelerinin gönderildiğini öğrendim. Bunu basınla paylaşarak bir basın açıklaması yapmak istediğimde ise bir basın mensubu arkadaşım bu iddiamı haklı olarak araştırma gereği duydu. Önce İlçe Milli Eğitim Müdürüne aradı İlçe Milli Eğitim Müdürü öğrencilerle ilgili bir şey istemediklerini söyledi. Ardından konu ile ilgili İlçe Milli Eğitim Şube Müdürüne aradı o da bu konuda açıklama yapamayacağını söyledi. Son çare kaymakam beyi aradı o isim listesi istemediğini ve isimleri ne yapacağını söyledi. Eğer kaymakam bey isim listesi istemediyse İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü niçin okullardan isim listesi istemiştir. Burada Kaymakamlık adına yanlış bir işlem mi yapılıyor ve bu öğrenciler Kaymakam beyin bilgisi dışında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce gizlice fişlenmekte midir? Birisi çıkıp beni yalanlasın, böyle bir şey yok desin. Ya da bu yaşananları izah etsin. Yoksa O gün okula gitmeyen öğrencilerin tümü sanki protestoya katılmış gibi işlem görecek. O gün okula gitmeyen öğrencilerin neden gitmediklerinin tespitini ve protesto gösterisinde olup olmadıklarının tespitini kim nasıl yapacak. Örneğin o gün ben de çocuklarımı okula göndermedim çünkü eylem vardı ve öğretmenlerin birçoğu okulda olmayacaktı. Bahçede oynayacağına evde ders çalışsın dedim. Bunu nasıl ayıracaksınız benim gibi birçok veli aynını yaptı. O gün yastan dolayı siyah kıyafet giyen öğrenciyi bir gün idare etmeyen idareciye nasıl bir idareci diyeceğiz? çıksınlar bunun yorumunu kendileri yapsınlar. 06-18 Yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin isimlerinin bu olay kullanılarak alınması hiç hoş bir durum değildir ve İdarenin hiçbir çoğaltma yoluna gitmeden bu listeleri derhal okullara geri iade etmesi gerekmektedir. Bizleri zaten fişlediniz ve damgaladınız bari gençleri ve çocukları rahat bırakın arkadaşlar.

        Hoşça kalın, Sağlıkta kalın.