86 yaşındaki Atatürk ile beraber olan son kişi olarak kendini taktim eden Hanri Benazus, Dünya Koleji’n de “ Başöğretmen Atatürk” konulu söyleşi gerçekleştirdi. 
Ödemiş Dünya Koleji konferans salonunda Türk yazar ve iş adamı Hanri Benazus’u konuk etti.  Bir dönem Altay Spor Kulübü başkanlığını yapan Hanri Benazus, Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazdığı kitaplar ve binlerce fotoğraftan oluşan Atatürk fotoğrafları koleksiyonuyla tanınmıştır.

Yoğun ilgi gösterilen söyleşi programında Hanri Benazus’un anlattığı anılar seyirciler tarafından beğenildi. Atatürk fotoğraflarının sergilendiği salonda “Özel Anılarla Atatürk ve Çocuk Fotoğrafları” albümünü ücretsiz olarak konuklara imzaladı.  

Atatürk’ün çeşitli yönlerini dile getiren ve Atatürk’le ilgili bilinmeyen soruları cevaplayan Benazus, 1 saate yakın konferansında “Bizler suçluyuz, Atatürk’ü yok ettik. Tabulaştırdık. Bizler Türk’ün Atatürk’ü olalım” sözleriyle Atatürkçülere mesaj vererek, büyük alkış topladı. 

 “9 Ekim 1937 yılında, o zaman için 7 yıl 7 aylık bir çocuktum. Yani 8 yaşındayım. Atatürk o günlerde Nazilli Basma Fabrikasını açıyor. O zaman, Basma Fabrikası Türkiye için büyük bir sanayi idi. Atatürk, Ege Manevraları, Askeri Manevraları izlemek üzere Aydın’ın Ortaklar, Çamlık ve Söke beldelerine geldi. Ortaklar o zaman 40 haneli küçücük bir köydü. Biz de orada yaşıyorduk. Babam, oranın incir kooperatifinin kâtipliğini yapıyordu. Atatürk’ün geleceği duyulunca, köyde hemen bir karşılama heyeti hazırlandı. Okuryazar olarak buldukları, istasyon müdürü, muhtar, öğretmen ve kooperatifte kâtiplik yapan babam toplandılar. Babam, hemen eve gelip elbisesini değiştirerek karşılamaya gideceğini söyledi. Ben ağlamaya başladım, Bende gideceğim dedim.  O zamanlar evde olsun, okulda olsun, biz Atatürk’ten başka bir şey konuşmuyorduk. Dolayısıyla, Atatürk’ün geleceğini duyunca, dünyayı ayağa kaldırdım. Neyse ki, annem araya girdi. Bağıra çağıra bende babamın ceketinin eteğine yapıştım. Beraber istasyona Atatürk’ü karşılamaya gittik. Akşam hava kararmıştı. Atatürk’ün treni geldi. Atatürk istasyona indi. Köylüler koşuştular. Yalnız bizim köy değil, civar köylerden de karşılamaya gelenler vardı. Atatürk, uzun uzun konuşmalar yaptı. Ve onlarla sohbet etmeye başladı.
 Atatürk, köylülerle konuşurken, ben babamın elinden kaçtım. Doğruca Atatürk’ün yanına gittim. Atatürk sevinçle beni görerek yanına aldı ve saçlarımla oynamaya başladı. O zaman kıvırcık saçlarım vardı. Saçlarımı okşadı ve konuşmayı bitirince elimden tuttu, trenine bindirdi.  Kendisi karşımda oturuyordu. Atatürk’e bermutat rakı ve leblebi getirdiler. Ben o yaşlarda, onun rakı olduğunu bilmiyordum. Anlamıyordum da, sonradan öğrendim. Atatürk kadehini hiç kimseden gizli içmediği için, camı açtı oradaki köylülere bakıp, Adın ne senin? Ahmet. Ahmet senin şerefine” diyor bir yudum içiyor. Dönüyor başkasına soruyor: İsmail. İsmail senin şerefine, Mehmet senin şerefine derken, gelen o çini kasedeki leblebilerinin hepsini yemişim. Hafif gülümseyerek bana işaret etti. Yeni bir kase geldi. O, gene Mehmet, Süleyman, Ahmet falan derken, onu da cebime indirdim. Üçüncü kaseyi de gömleğimin cebine doldurdum. Sonra, ben bunu niye yaptım diye düşündüm. Emin olun o zamanlar leblebi bile lükstü bize. Yoksul bir millettik. Kimseye borcu olmayan kimseye karşı gebe olmayan, onurlu bir millettik.” 
Atatürk’ün değişik fotoğraflarının albümünü hazırlayan ve bir kısmını Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesine armağan eden Hanri Benazus’un, 64 yazılı kitabı bulunuyor.
Gecenin sonunda Okul Müdürü Serkan Taşçıoğlu tarafından Hanri Benazus’a teşekkür ederek plaket ve çiçek takdim etti. Taşçıoğlu, böyle bir gecede Hanri Benazus gibi değerli birini konuk etmenin gururunu yaşadıklarını belirterek, programa katılanlara teşekkür etti.

Editör: Haber Merkezi