Yapay Zekâ Atatürkçülüğü

Abone Ol

10 Kasım yaklaşırken her yıl olduğu gibi ekranlar yeniden Atatürk’ün görüntüleriyle dolmaya başladı. Televizyonlarda duygusal reklamlar, okullarda kalabalık pano çalışmaları, sosyal medyada siyah-beyaz fotoğrafların “renklendirilmiş” versiyonları… Toplumun bir parçası haline gelen bu hareketlilik elbette kıymetli. Ancak burada gitgide belirginleşen bir problem var. Atatürk’ü giderek görsele, yüz hatlarına, efektli videolara ve yapay zekâ üretimi imgelerine indirgeyen bir yüzeysellik.

Oysa Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi sözleri bize çok daha başka bir şey söylüyor:

“Beni görmek demek yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.”

Bu cümle, bugünün dünyasında belki de her zamankinden daha anlamlı. Çünkü artık yalnızca insan emeğiyle değil, algoritmaların saniyeler içinde ürettiği “Atatürk görselleri” ile karşılaşıyoruz. Üstelik bu görseller, orijinal arşiv fotoğraflarının yerini almaya başladı. Tarihi bir vesika niteliğindeki o fotoğrafların yapay zekâ ile “düzeltilmesi”, “renklendirilmesi”, hatta “daha etkileyici” bulunarak tamamen yeniden üretilmesi hem tarihsel hafıza açısından hem de kültürel doğruluk bakımından sakıncalı bir noktaya sürüklüyor bizi.

Atatürk’ün yüzünü daha genç, daha pürüzsüz, daha “ideal” göstermek için yapılan her müdahale aslında değer verdiğimizi sandığımız hatıraları bulanıklaştırıyor. Çünkü tarih, beğenimize göre rötuşlayabileceğimiz bir obje değildir. Arşiv fotoğrafları; ışıkları, gölgeleri, zamanın yorgunluğunu taşıyan çizgileriyle gerçektir. O gerçeklik, bizim hem tarihimiz hem de kolektif hafızamızdır.

Bugün “Yapay Zekâ Atatürkçülüğü” diye adlandırabileceğimiz yeni bir anlayış ortaya çıkıyor: Fikri anlamaya zahmet etmeden görselle yetinmek; inkılâplarla yüzleşmeden nostaljiye sığınmak; düşünceyi yaşatmak yerine görüntüyü çoğaltmak… Atatürkçülük böyle bir kolaycılığa sığmayacak kadar büyük bir fikirdir.

Önemli olan her 10 Kasım’da yüzlerce görsel paylaşmak değil; akılcılığı, bilimi, ilerlemeyi, özgür düşünceyi, liyakati, hukuku ve çağdaşlaşmayı hayatın içinde yaşatmaktır. Çünkü Atatürk’ü gerçekten görmek, yüzüne değil ufkuna bakmayı gerektirir.

{ "vars": { "account": "G-CZC363SVYE" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }