“Türkiye’de gençlerimiz Pakistan ile ilgili bilgi sahibi olsun, bu kardeşlik hakkında detaylıca bu hukuka sahip çıkacak bilgi sahibi olsun diye çaba sarf ediyoruz. Türkiye’de öğrencilerimiz arasında büyükelçilikle birlikte bu konuda yarışmalar organize ediyoruz. Müfredatımızın içerisinde bu dostluğu daim kılacak hususlara yer veriyoruz. Aynı çaba Pakistan’daki dostlarımız tarafından da yapılıyor.”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bu sözleri geçtiğimiz günlerde yaptığı bir kabul sırasında kamuoyuna yansıdı. Belki çok kişi fark etmedi ama bu ifadelerin arka planında, iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağları hatırlatan derin bir anlam var. Türkiye ile Pakistan arasındaki dostluk, sadece diplomatik bir nezaket ilişkisi değil; kökleri Kurtuluş Savaşı yıllarına kadar uzanan, samimiyetle örülmüş bir kardeşlik hikâyesidir. O dönemde Hindistan Müslümanlarının Anadolu’ya gönderdiği yardımlar, bugün hâlâ iki milletin hafızasında yerini koruyor.
Bakan Tekin’in “gençler Pakistan’ı tanımalı” çağrısı, bu tarihsel hafızayı diri tutma açısından anlamlı. Zira yeni kuşakların sadece Batı merkezli bir dünyadan değil, tarih boyunca bize dost olmuş coğrafyalardan da haberdar olması gerekiyor. Pakistan, bu anlamda yalnızca bir ülke değil; ortak acıların, ortak mücadelelerin simgesi.
Ancak bu sözlerin bir başka yönü daha var. Türkiye’nin uzun yıllardır yönünü çevirdiği Batı değerleri, eğitimden kültüre pek çok alanda hâlâ baskın. Gençlerimizin Pakistan’ı tanıması gerektiği çağrısı, bu çerçevede “Türkiye hangi değerler ekseninde ilerliyor?” sorusunu da beraberinde getiriyor. Küreselleşen dünyada Doğu ile Batı arasında bir denge kurmak, belki de artık kaçınılmaz bir zorunluluk. Özellikle Gazze’de yaşanan soykırımın “Batılı Değerlerin” makyajını bozmasının ardından.
Bakan Tekin’in açıklaması, bu açıdan bakıldığında bir yön değişikliğinden çok, yön zenginliğini hatırlatan bir çağrı olarak da okunabilir. Türkiye, ne yalnızca Batı’ya yaslanmalı ne de kendi tarihsel bağlarını unutmalı. Belki de asıl mesele, iki dünyanın da güçlü yanlarını gençlerimize aktarabilmekte yatıyor.