Okullar gerçekten güvenli mi?

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve yürek burkan bir akran zorbalığı olayında, bir öğrenci arkadaşının ayağına bastığı gerekçesiyle şiddetli bir şekilde yumruklanmış ve ağır yaralanarak yoğun bakıma alınmıştı. Bu üzücü olay, okullarımızdaki zorbalığın ulaştığı tehlikeli boyutu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Halbuki okul koridorları, en saf kahkahaların yankılandığı, en güzel anıların biriktirildiği yerler olmalı. Ancak ne yazık ki bazen bu koridorlar, bazı öğrenciler için endişe ve korkuyla dolu bir yola dönüşebiliyor. Akran zorbalığı, sadece bir anlaşmazlık değil; çocuklarımızın ruh sağlığını, akademik başarısını ve en temel hakkı olan güvende hissetme duygusunu derinden yaralayan bir güvenlik problemidir. Bu sorun, hepimizin el ele vererek çözmesi gereken bir mesele.

Peki, okullarımızı her çocuk için güvenli bir liman haline nasıl getirebiliriz? İşte hep birlikte atabileceğimiz adımlar:

Öncelikle, zorbalığın asla tolere edilemez olduğunu net bir dille ifade eden okul politikaları oluşturmalı, bu politikaları öğrencilerimizle, öğretmenlerimizle ve velilerimizle şeffaf bir şekilde paylaşmalı, çocuklarımızı, bir zorbalık durumuyla karşılaştıklarında sessiz kalmak yerine, güvendikleri bir yetişkine bu durumu rahatça anlatabilmeleri için sürekli teşvik etmeli, onlara inandığımızı hissettirmeli, öğretmenlerimizin ve okul personelimizin, zorbalığın erken uyarı işaretlerini fark edebilmesi için düzenli eğitimler almasını sağlamalı, onları bu konuda güçlendirmeli, okul bahçesi, koridorlar, kantin gibi zorbalığın en sık yaşandığı gözden uzak alanlarda yetişkin gözetimini artırarak önleyici bir güvenlik ağı oluşturmalı, sosyal-duygusal öğrenmeyi ders programlarının merkezine alarak, çocuklarımıza empati, duygu yönetimi ve çatışma çözme becerilerini küçük yaşlardan itibaren öğretmeli, zorbalığa uğrayan öğrenci için psikolojik destek mekanizmalarını hemen harekete geçirirken, zorbalık davranışı sergileyen öğrenciye de bu davranışının kök nedenlerini anlaması ve değiştirmesi için rehberlik etmeli, son olarak, velileri de bu sürecin aktif bir parçası haline getirmeli, onlarla açık iletişim kanallarını her zaman açık tutmalı ve "okul-aile iş birliği"ni güçlü bir şekilde hayata geçirmeliyiz.

Güvenlik sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal bir ihtiyaçtır. Her çocuğun kendini değerli, güvende ve duyulmuş hissettiği okullar inşa etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu, sadece bir zorbalığı önleme politikası değil, çocuklarımıza verdiğimiz bir sözdür.

{ "vars": { "account": "G-CZC363SVYE" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }