Değişmediler, değişmeyecekler

Abone Ol

15 Temmuz’un yarattığı ortam yavaş yavaş hızını yitirmeye başladı galiba. Baksanıza Tayyip Bey ortalığı karıştıracak sözlerine, içindeki kini dökmeye kaldığı yerden yine başladı. Muhalefetin 15 Temmuzdaki desteği, Yenikapı buluşması unutuldu. Geçen yazımda ne demiştim: “Bunlar Atatürk’ü ve Cumhuriyeti sevmezler, her zaman karşıdırlar.” Bakmayın siz 15 Temmuzdan sonra Atatürkçü göründüklerine. Yok, parti binasına Atatürk posterleri asmışlar, yok 10. Yıl Marşı söylemişler. Bir Atatürk sevgisi gelmiş kendilerine. Evvelinde “Milliyetçiliği ayaklar altına aldık” diyen cumhurbaşkanı olayın ardından milliyetçilik nutukları atmaya başlamış. Hepsi yalan.

Gerçek şu: İktidarın kendini güvende hissetmeye ihtiyacı vardı, evlerinde zor tuttukları % 50 kitle onları kurtaracak güçte değildi. Kemalistlere göz kırpma ihtiyacı doğdu. Zaten 15 Temmuzda kendilerini 1. Orduda bulunan Kemalist subaylar kurtardı. “Halk kurtardı” yalanına asla kanmayın. Kendilerini toparladılar. OHAL’i bahane edip Kanun Hükmünde Kararnamelerle sivil darbeye başladılar. Ortalığı temizlediler ya eski normal günlerine döndüler.

Bunlar nabza göre şerbet verenlerin reklam kokan hareketleri. Menfaati için her şeyi yapan bir partinin şaşırtmayan icraatları. Anayasadan Türklüğü, milliyetçiliği çıkaralım mı diye tartışıyorlardı. Bir ara Atatürkçü ve milliyetçi olmuşlardı hepsi. Hatırlayın Çözüm sürecinde de her şeyi askıya almışlardı, Sayın Öcalan ve megri megri ile. Süreç bitince vatansever oldular hemen. “Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz” diye İsrail’e “One minute” atarı yapıp Mavi Marmara'ya izin ve gaz verip gönderenler İsrail’in elini sıkıp öpücük kondurdular. Mavi Marmara için de “Bize mi sordular” deyip gidenleri bir kalemde sattılar.. Siyasetin özü bu işte. Makyavelist siyasetin yılmaz savunucularından her şey beklenir...

Geçenlerde Büyük Reis, şakşakçı muhtarları aldı karşısına başladı nutuk vermeye: “Her şey ortada. 1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a razı ettiler. Birileri de Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı. İşte şu an Ege'yi görüyorsunuz değil mi? Bağırsan sesinin duyulacağı adaları Lozan'da verdik. Zafer bu mu? Oralar bizimdi. Oralarda bizim camilerimiz, mabetlerimiz var ama şu anda hala Ege'de kıta sahanlığı ne olacak, havada, denizde ne olacak bunları konuşuyor, hala bunun uğraşını veriyoruz. Niye? O anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O masaya oturanlar, o anlaşmanın hakkını vermediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz."

Oysa birileri Lozan Antlaşması’nın 93. yıldönümünde yaptığı açıklamada “Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir. Cumhuriyetimizin banisi Gazi M. Kemal başta olmak üzere, anlaşmanın mimarı olan tüm devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum.” demişti. Hadi biz gerçeği zaten biliyorduk. Şimdi AKP seçmeni bu işe ne diyecek? Reisin hangi sözüne inanacak?

Ben burada Lozan’ın maddelerini yazmayacağım. Önce Osmanlı’nın imzalayıp İtalyan’a, Yunana, İngiliz’e, Fransız’a nereleri verdiğini Sevr’in maddelerinde okuyun, sonra Lozan’da nereleri geri almışız bakın görün. Bazıları II. Abdülhamit dönemindeki sınırları gösteren haritayı ortaya koyuyor. Beyler bir de tahttan indiğindeki haritayı gösterseniz. Şunu da söyleyeyim. Bu cahiller II. Abdülhamit’ten sonra Osmanlının başına M. Kemal padişah oldu sanıyorlar galiba. Daha sonraki V. Mehmed ve Vahdettin döneminde nereleri elden çıkmış bilmiyorlarsa öğrensinler. 12 Adayı Lozan’da İsmet Paşa’nın değil, 1912 Uşi Antlaşması ile İtalyanlara geçici olarak Osmanlı’nın verdiğini, daha sonra 1947’de Türkiye 2. Dünya Savaşı’na yanlarında girmediğinden cezalandırmak için müttefiklerce Yunanlılara devredildiğini bilsinler. Hadi değil ya öyle olsun. AKP iktidarı döneminde 17 Ege Adası Yunanlılarca Lozan’a aykırı olarak işgal edildi. Lozan’da 7 düvele karşı tek başına mücadele eden İsmet Paşa’yı suçlayan AKP’liler ve birileri, size soruyorum. Bu işgaller karşısında ne tepki verdiniz? Kardak Adası’na asker gönderip müdahale eden Çiller kadar olamadınız…     

Sarhoş oldu, dinsiz oldu, kâfir oldu, yeteneksiz oldu ama sonuçta yine ''O'' haklı oldu. İleri görüşlü olmak devlet kuranlar veya devlet yönetenler için önemli bir yetenektir. Atam öyle bir ileri görüşe sahipti ki Bursa Nutku’nda tüm bu olanlara ışık tuttu. Bu yüzden Atatürk gibi insanlar yüz yılda bir gelir diyoruz. Bu yüzden Atatürk’ün çizdiği, gösterdiği, aydınlattığı, ilerici cumhuriyetten ayrılırsak başımıza lanet ile anacağımız darbe ve darbeciklerin geleceğini unutmaması gereken yöneticiler istiyoruz. Biz sizin gibi putlaştırmadık birisini. Biz anladık, anlamaya çalıştık ve anlamaya da devam ediyoruz. Ancak size hala anlatamadık. Siyasal İslam ve İslamcılar ideolojik temellerini Atatürk düşmanlığı üzerine kurmuştur. Bir insan hem Kadir Mısıroğlu'nu saraya davet edip dinler, hem Atatürk posteri asarsa bu O’nun değerini anladığından değil, takiyeciliğindendir. Dün yıllarca içeride kalıp mağdur olmalarına göz yumduğunuz komutanları göreve çağırdınız. Neden? İşiniz düştü. Tıpkı 14 yıl önce Fetö'ye işiniz düştüğü gibi.

Yıllarca Türk, Atatürk diyemeyen adam bugün en büyük Atatürkçü oldu. Yemezler. İsterse ağzıyla kuş tutsun, can çıkmadan huy çıkmaz. Gözümüzün içine baka baka vatanını seven, şerefli insanlara kurulan kumpasta, sırf işine geliyor diye "Ben bu mahkemenin savcısıyım!" diyeni, Silivri’de kansere yakalanan, ölen, intihar eden değerli insanları asla unutmayacağım. Ben hala "bunlar ateist, solcu, terörist, çapulcu" diye bağırdığını duyuyorum. Saygılarımla, hoşça kalın.