Ben geldim Tire! Bereketine, yeşiline geldim!

Abone Ol
Tam 1 yıl 4 ay oldu taşınalı Tire'ye...Evimi, yüreğimi sana açalı. Anladım ki; insanın memleketi doğduğu değil doyduğu yermiş...Anladım ki; ruhun ne kadar hasret  çekse de doğduğun toprağa, bedenin doyduğu yere sürüklermiş bohçana sığdırdığın  hayallerini, anılarını, aileni.... 

Sabahtan çıktım pazarıma... 
Gelin şu pazarın bir güzelliğine bakın. Biraz erken kalkın. Çekin mis gibi havayı içinize. Her şey tazecik, doğal. "Abla! al poşeti sen seç benim işim var" diyen pazarcısını da seviyorum, o da doğal. Pazara elinde aynı benim gibi pazar çantasını sürükleye sürükleye gelen teyzesini de seviyorummm! Her ne kadar pazar çantasıyla ayağımın üstünden geçmiş olsa ve özür dilemeyi bırakın bir de geri vites yapıp bir daha geçtikten sonra "DOMATESİN KİLOSU KAÇAAA KIZIMMM?" diye sorsa da; o da doğal...

İğne oyalarını gözünün nuruyla işleyen tezgahına itinayla dizen, kimisini yukarıdan sallandırarak mandallayan, rüzgar çıkınca düşüp de kirlenmesin diye oyalarının gözüne gözüne bakan ablalarımı da seviyorum...Bir otur başlarına, bir muhabbet et, bak! bir pazarlık yap! "kaça olur" diye çıkan sözleri, atılan kahkahaları bir dinle! yüreğin nasıl dolar keyifle...
Hele o pazarı saran yeşilliklerin mis kokusu; hala burnumda...Yeni toplanmış, istemesen de yeni ıslatılmışşş; "abi yok mu bunların kurusu?" diye başlayan cümlelerimin sonu hep "yenge yeşillik bu suya hasret" diye bitse de; sonunda elimde suyu aka aka taşıdığım yeşilliklerim, illa inatla teyzemden aldığım çiçeklerim, sebzem, bolca meyvem, birde incecik açılmış börek olma yolunda hazırlanmış yufkam, hepsi torbamdaaa, ben evin yolundaaa...
Allahım! sen herkesin sofrasını doldur doldur taşır, bereket ver!...Ama biraz da o bereketten yüreğimize ver!...
 

BU GÜZELİM BÖREK VEEE YANINDA CEVİZ, NE ALAKA DİYORSUNUZ DEĞİL Mİ ????

Benim soframda ceviz, bereketim, etim, hatta Omega-3'üm, en õnemlisi de vazgeçilmezimmm
Bol soğan, zeytinyağı, ceviz, biraz haşlanmış mercimek; bir tadın, bir deneyin bõyle bir lezzet yok....Gel hanım gellll! çocuğunuz için kan deposu, mide dostu, kolestrol düşmanı, GEL! BÕREĞE GEL!...
Ahh! kendimi salı pazarlarına gide gele sindirilmiiiiiş, boynu bükülmüüüş, "Ayşe kadın burda diğer kadınlar NERDEEE" diye artık bağıramayan, eski laf atmaları zabıta tarafından itinayla durdurulmuş pazarcı amcalarımızın bastırılmış sesi gibi hissettim ya!....
Nerde o eski pazarlar? Sağdan soldan seni davet eden pazarcılar...

Annem, ne kadar küçücükmüşüm ki, pazar çantasının içine koyup çekerdi pazara giderken beni. Çantanın içinde küçücük parmaklarımın arasında her pazarcının hediye ettiği meyve; yaz günüyse kulaklarıma takılan kirazım, kış günüyse ön iki eksik dişimin arasında tavşan gibi kemirdiğim havucum.....

Bir yanımda limooncular; "yedisi beş lira" diyerek el çabukluğuyla torbaya yedi yerine beş limoon koyma derdinde...Ama saygı duyuyorum; bu bilinir sayacaksın! tek tek bakacaksın! yoksa, eve gidince elinde beş limoonla oturacaksın! ahlanıp vahlanmıyacaksın!...

Diğer tarafta; kendinden üç boy büyük testiyle evine para götürme derdindeki çocuklarrr..."BUZ GİBİİİİ SOĞUK SU İÇENNNN"...
Her yer rengarenk; yeşil kırmızıya, kırmızı turuncuya, sarıya karışmış... Hepsi Türk oğlu Türk tohumu; öyle İsrail, Bulgaristan kırması değil. Tarla, bahçe mahsulü. Aldın mı! çekirdeğini, tohumunu koy toprağa yeniden dünyaya gelenden. Memleketini de toprağını da bereketlendirenden...
O domatesin kokusu, salatalığın çekirdeği, Allahım anlatamam o lezzeti!...
Diğer tarafta mı? boynuna sıra sıra alıçları kolye gibi dizmiş bizim Salih amca; hani eski matematik õğretmeni...Deşmeyin gerisini! hayat deyin geçin; ama bir güldü mü parlayan iki mavi gözü ...Hala hayatta mısın acaba? hayat verdi mi hak ettiklerini ? emeklerinin karşılığını? yaşadıklarının üstüne eklediği faizlerini sana?...
Diğer kõşede annemin beni tutmayı bir türlü başaramadığı macuncu... Dört ayrı renkli, tatlı mı tatlı, önce çubuğa, sonra ruhuma dolanan var ya hani! diş düşmanı, yürek dostu! o işte!...Yenilmez mi her pazar çıkışı?...
Hala severim pazara çıkmayı, pazarcıya karışmayı, iki laflamayı, bolca gezmeyi, meyveyi sebzeyi elimle seçmeyi....Eskisi gibi pazarın sesini dinlemeyi...

PASTA TADINDA HAFTALAR DİLERİMMM!...