Türkiye, genç nüfusuyla övünen bir ülke. Ancak son dönemde gündeme gelen bir veri, bu gururu derinden sarsacak nitelikte. 5 milyon genç, resmi kayıtlarda yer almıyor. Bu sayı, neredeyse Danimarka, Finlandiya veya Norveç gibi ülkelerin toplam nüfusuna eşit. Peki bu kadar büyük bir kitle nasıl "görünmez" olabiliyor? Ve bu durum, Türkiye’nin geleceği için ne anlama geliyor?
5 Milyon Genç Demek, 5 Milyon Potansiyel Demek
5 milyon gencin kayıtlarda olmaması, sadece bir istatistik meselesi değil; ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi geleceğini tehdit eden bir kriz. Bu sayıyı somutlaştıralım:
Eğitimde 5 milyon genç, Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin neredeyse iki katı. Bu gençlerin eğitim sistemine dahil olmaması, vasıfsız bir iş gücü ve düşük verimlilik anlamına geliyor.
İşsizlik oranlarında resmi işsizlik rakamları 4 milyon civarında açıklanıyor. Kayıt dışı gençler de hesaba katılsa, gerçek işsiz sayısı çok daha yüksek olabilir.
Avrupa ülkelerindeki durumla kıyaslarsak 5 milyon, Hırvatistan’ın toplam nüfusundan fazla. Bir ülkenin gençleri bu kadar büyük bir kitlesel kayıpsa, demografik planlama ve kalkınma stratejileri sekteye uğrar.
Bu gençlerin kayıtlarda olmamasının birkaç nedeni olabilir:
Özellikle göçmen ailelerin çocukları veya doğum kaydı yapılmayanlar, okula gitmeyen, mesleki eğitim almayan ve çalışmayan gençler, resmi istihdamda olmayan, sigortasız çalışan genç işçiler gibi.
Görünmeyenlerin Görünür Kılma Zamanı
5 milyon genç, bir ülkenin kaderini değiştirebilecek kadar büyük bir güç. Türkiye, bu gençleri kayıt altına alıp eğitim ve istihdamla buluşturmazsa, gelecekte "demografik fırsat penceresi"ni kaçırabilir. Bu sorun sadece bir rakam değil, 5 milyon hayatın ve Türkiye’nin geleceğinin meselesi.
Unutmayalım kayıp bir nesil, kayıp bir gelecek demektir.