• Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir. – Shakspeare

Yiğit olanın lokması cana azıktır beyler, Yiğit olmayanın giydiği hırka sırtına yazıktır beyler.
Galile’ ye göre Popüler bir yanılgıya ters düşmeye cesaret edenlerin, “gerçekleri iletemedikleri gibi, kişisel saldırılara da maruz kaldıkları, zarar görmeye başladıkları haldir yiğitlik. Toplumsal hâkimiyetin “çetelerin eline geçtiği, çöküş süreçlerinde “gerçek”in kutsal sayıldığı durumdan, “öfke uyandıran ve bastırılan” bir olguya dönüştüğü, açık sözlü, dürüst insanların dokuz köyden kovuldukları gözlemleniyor. Topluma çeteler hükümdar olduklarında, umuma hitap eden ve fakat “umumun zihniyetini” yansıtmayan sözlerin, husumet çekmeleri kaçınılmaz oluyor.
Mesleğim gereği devlet memuru olsam da yasaların bana vermiş olduğu yetkilere dayanarak dört yıldan bu yana görsel ve işitsel basına açıklamalar yapıp, yazılar yazıyorum. Birileri yazılarımdan değil de yazdığım için benden rahatsız olmuş hem de basında çıkan resmimden rahatsız olmuş. Amma çıkıp rahatsızlığını dile getirmek yerine isimsiz imzasız ve adressiz dilekçelerle benim nasıl olup da yazı yazabildiğimi Valiliğe sormuş, bu kadarla bitmiyor, dahası var Hakkın rahmetine kavuşalı 14 yıl olan Sayın Alparslan Türkeş’e olan sevgimi sorgulamış, onun ölüm yıldönümünde nasıl olup da benim böyle bir yazı yazdığımı ve O yüce şahsiyeti övebildiğimi sorgulamış. Şifre skandalı ile ilgili yazmış olduğum Omurgalı Olmak gerek isimli yazıyı nasıl olup da yazdığımı, yazabildiğimi sorgulamış, Bozkurt başlıklı yazımın siyasi propaganda olduğunu söylemiş. Devlet Adamlığı Başlıklı yazı’yı yazdığım için beni suçlamış. Valilik Makamı da Dilekçe Kanunun 4.Maddesine (Değişik:2/1/2003-4778/26) rağmen bu dilekçeyi ciddiye almış bir müfettiş görevlendirerek sorular hakkında inceleme yaptırmıştır.
Olay budur, Ancak bizden şikayetçi olan ismi her ne ise bilinmeyen arkadaş ismini adresini dilekçeye ekleme cesaretinde bulunamadığından dolayı sonuçtan da dolayısı ile haberi olmayacaktır. Bu arkadaşa ben bu köşeden sonuç süreci hakkında bilgilendirmek isterim söyle ki; öncelilikle ben bir sendika başkanıyım ve 4688 sayılı kanun kapsamında Görsel ve işitsel basına yazılar yazmaya demeçler vermeye yetkim bulunmaktadır, Eğer yetkim merak konusu ise geldiğiniz takdirde yetki belgemin bir kopyasını saklamanız için size takdim edebilirim. Diğer bir iddia Türkeş Bey başlıklı yazımın siyasi olduğu yönündedir. Rahmetli Alparslan Türkeş 04 Nisan 1997 yılında yani 14 yıl önce Hakkın rahmetine kavuşmuştur şu anda hiçbir siyasi partinin lideri yada üyesi konumunda değildir, Nasıl ki insanlar İsmet Paşayı yada Mustafa Kemal Atatürk’ü övdükleri için suçlanamazlar ise Alparslan Türkeş’i övdükleri içinde suçlanamazlar. Diğer bir husus ÖSYM’deki şifre skandalı ile ilgili yazmış olduğum yazıyı yazıp yazamayacağım sorulmuş, ben bir eğitim sendikası başkanıyım bu konuda yazı yazmak, eleştiride bulunmak bu ülkede benim öncelikli hakkımdır. Başka bir husus Eski Milli Eğitim Bakanlarından Hüseyin Çelik’in Memleketim Güzel İzmir’i “Kir Pas İçerisinde Sümüklü Çocuklara” benzetmesi ve dolayısıyla İzmirli olan bizlere hakaret etmesi benim zoruma gitti ve tepkimi de köşemde gösterdim. Ama sen bu şehirde yaşadığın halde, senin zoruna gitmediyse aslında seni sorgulamak lazım. Bozkurt yazımın siyasi olduğu yönünde iddianız ise çok gülünç çünkü Bozkurt’un anlamını ve önemini yazımda anlatmıştım. Buradan ne siyasi bir içerik çıkarmayı başardığını ben anlayamadım anlatırsanız sevinirim. Şimdi sizler saklanmayı adet edindiğinizden biliyorum ki kendinizi ifşa etme cesaretinde de bulunamazsınız ancak köşe yazılarının altında yorum kutuları var bi zahmet hangi yazının ne sakıncası bulunduğunu oraya yazın da bizde sakıncaları bilelim.
Evet değerli okurlar yiğitliği dilim döndüğünce alıntılar yaparak anlatmaya çalıştım. Gelişen olayları da anlattım. Ancak anlatmadığım bir şey kaldı O da “Namertlik” anlatmaya gerek var mı?

Nice Ramazanlara kavuşmak dileğiyle Ramazan-ı şerif Milletimize hayırlar getirsin. Kalın sağlıcakla.