Aslında bu hafta sevgili öğretmenim Tuncay Yılmaz arkadaşımın isteğini yerine getirerek Nazım Hikmet’in vatan hainliğini(!) yazmayı düşünüyordum. Ancak hafta sonundaki gelişme o yazımı bir hafta ertelememe neden oldu. Bu nedenle öğretmenimden bir hafta izin istiyorum.


Neydi o gelişme? Artık bu iktidar, önünde kimsenin duramayacağını, bu ülkede her şeyin kendisi olduğunu düşündüğü bir anda bir yiğit çıktı meydana. Hem de kimsenin diş geçiremeyeceği, bu tutumu ve görüşü nedeniyle görevden alamayacağı, başka yere süremeyeceği bir yiğit. Aslında bu yiğit çok geç kaldı. O yiğit değil miydi, kapatma davası açılınca, AKP’yi tek oyuyla kapatılmaktan kurtaran? O kurum değil miydi, işlerine geldiği gibi karar verince hukuku rahat bıraksınlar denip pohpohlanan? Nerde o eski övgüleriniz? “Demokrasi kahramanı’’ ilan ettiğiniz kişiye şimdi neden “Cübbeni çıkar öyle siyaset yap diyorsunuz? Neden birden suratınız değişti? Neden birden bu kuruma karşı cephe aldınız?


Ne dedi Haşim Kılıç? Aslındason zamanlarda unutulan gerçekleri dile getirdi. “Hukuk hepinizden üstündür. Demokrasinin gereklerini yerine getirin. Yargı üzerinde baskı kurmayın, yargıyı rahat bırakın, işini bağımsız olarak yapsın.” dedi. "Halkın var olan haklarına, tanıyorum - tanımıyorum demek kimsenin haddine değildir. İktidar, hukuk karşısında keyfi davranışlarda bulunmaktadır. Bunun bir sınırlandırılması vardır." demeye getirdi. Bunların neresi yanlış? Bunlar yanlış ise sizin için yargı bağımsız olmayıp sizin güdümünüzde mi olmalı? Haşim Kılıç'ın anayasa hukuku kitabında yer alan ilkeleri ardı ardına söylemesi bile sizi bu kadar çileden çıkarıyorsa, yasaya aykırı her uygulamalarınızda çılgına dönenler halk ne yapsın?


TBMM Başkanı Çiçek, “Üslup yargı makamına yakışan üslup değildi. Kimse haşlanmak, tokat yemek ve azarlanmak için oraya gitmedi” demiş. Doğru, kimse oraya tokat yemek için gitmemeli, ama büyük ustadan bu ülkenin % 56’sı her gün dayak yiyor. Kısaca usta “bu ülkede tokatları hep biz atarız” diyor, sayın başkan. Doğrular ne zaman tokat oldu? Ülkeyi ülke olmaktan çıkardınız. Yarınları bekleyin. Bunlar size dokunuyorsa dokunulmazlığınız kalktığında bağımsız yargıçlardan duyacaklarınıza neler diyeceksiniz?


Adalet Bakanı Bozdağ da " Başkanın yaptığı konuşma siyasidir. Türkiye bir hukuk devletidir. AYM’sini kurup yasaları çıkaran TBMM'dir. Kimse TBMM'nin üzerinde değildir, olmayacaktır" diye konuşmuş. Sayın bakan, AYM’nin görev ve yetkilerinde der ki: “Anayasa Mahkemesinin temel görevi, yasama organının kimi işlemlerinin Anayasa'ya uygunluğunu denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamaktır.” Yani TBMM Anayasaya aykırı davranamaz. Bir de komik bir şekilde siyasi olarak nitelendirmişsiniz. Siz, siyasiler olarak hukuku itibarsızlaştırın, hukukun kendini savunması siyasi olsun. Haklısınız efendim(!)


Diyorlar ki “Halk nasıl bir hukuk istediğini sandıkta gösterdi”. Bu nasıl akıl almaz bir cahilliktir. Yemin ederim bu zihniyettekilerle aynı havayı solumaktan utanıyorum. Ne yargısı ne hukuku? Bu ülkede 13 yaşındaki çocuklar tacize uğradığında adli tıptan “Acaba ruh sağlığı bozulmuş mu?” raporu isteyen mahkeme, ''bozulmamıştır'' raporu veren kurumlarınız varken, bu yavrular intihara kalkışıp onların katili sapkınlar salıverilirken hiç kimse bunları alkışlamasın

Hükümete yönelik sert eleştiriler yönelten Kılıç konuşurken Cumhurbaşkanı Gül’ün bıyık altından gülmesi dikkat çekiciydi. Olay kendisine sorulduğunda “Devletin kurumları arasında bu tip mesajların, bu tip ortamın çıkması üzücü, üzüldüm doğrusu, Düşünceler ifade edilebilir konuşulabilir ama farklı üslup içerisinde olursa şüphesiz ki alınması daha kolay oluyor" demiş. Sayın Cumhurbaşkanı 12 yıldır vatandaşa, parti liderlerine, birçok kurum ve kuruluşların başında bulunanlara söylemediği kalmayan başbakana niye aynı tepkiyi göstermediniz? Bu arada MİT Kanununu da onaylamışsınız, iyi ki varsınız(!) Çankaya’nın noteri söylentilerini bir kez daha kanıtlamış oldunuz.


Hukuktan bahsedenler YSK’nın seçimlerin yenilenmesi kararlarını görsünler. Ağrıda 18 kez sayılıp, Yalova’da, Eskişehir ilçesinde ve birçok yerde seçimler AKP itiraz edince iptal, delilleriyle ortaya konan hileli Ankara, Antalya seçimi iptal değil. Bir gün yargıda sana da bunların hesabı sorulacak. Diğer partiler nereleri aldı ise hepsini AKP’ye verin. Seçim derdi, masrafı falan olmasın. AYM bu hızla Ankara’daki seçimleri iptal ederse siz asıl cümbüşü o zaman seyredin.


Bu arada Hükümet 1 Mayıs için 39 000 polis, 50 TOMA ile hazırlık yapıyormuş. Merak ettim, acaba İşçi Bayramını kutlamaya mı, yoksa savaşa mı hazırlanılıyor? En akıllı işi Ankara Barosundan bir avukat 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasına izin verilmesi için AYM’ye başvurmakla yapmış. Yoksa bu iktidar bunu da seçimlerde koz olarak kullanacak.


Yazımı anlamlı bir sözle bitiriyorum. Sivrisineklerin en kolay öldürüldükleri an, kan emmekten şişip ağırlaşmış oldukları andır. Saygılarımla hoşça kalın.