Milliyetçi Hareket Partisi İzmir 2. Bölge 4. Sıra Milletvekili Adayı Murat Taşer, HaberTire Gazetesi’ne yaptığı ziyarette Köy Tüzel kişilikleri ve hayvancılık konularında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

 

Ercan ÇELİK

 

Tire’de seçmenle buluşan MHP Milletvekili Adayı Taşer, İlçe Başkanı Atakan Duran’la birlikte HaberTire Gazetesi’ni ziyaret etti. Ziyareti esnasında HaberTire Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ercan Çelik’in sorularını yanıtlayan Taşer, bölgenin en büyük sorunun köy tüzel kişiliklerinin ortadan kaldırılmasıyla köylere giden hizmetin aksaması ve hayvancılık konusunda yapılan yanlışlar olduğunu söyledi.

 

“YASANIN ACI REÇETESİ DAHA ÇIKMADI”

Taşer, “Bütünşehir yasasıyla uygulamaya konulan belde belediyelerin kapatılması, köy tüzel kişiliklerinin kapatılmasının asıl problemi daha çıkmadı ortaya. Daha o problem ortada değil. Çünkü yasa çıkarken o yasada böyle bir madde var; Kapatılan belde belediyeleri ve köy tüzel kişiliklerinin bulunduğu alanlar, 5 yıl süreyle su paralarından normal şehirdeki gibi fiyatlandırılmayacak.Belediye meclis kararıyla düşük fiyattan faydalanacak. Ama 5 yıl sonra büyükşehir metropol ilçelerinde su paraları neyse, köyde de su paraları aynı şekilde olacak. 5 yıl boyunca bu beldeler ve köylerde yaşayan kişiler, harç ve inşaat ruhsatlarından muaf tutuluyorlar. 5 yıl sonra Alsancak’ta inşaat yapan bir kişinin inşaat harç ruhsatı neyse, köydeki vatandaşımız da aynı şekilde bunlarla karşı karşıya kalacaklar. Daha 5 yıl dolmadığı için şu an yaklaşık 654 köye hitap eden bir yapılanmada bunun acı reçetesiyle karşı karşıya gelmedik. Her ne kadar vatandaş bundan şikayetçiyse de asıl arkadan geleni daha bilmiyor. Bunlar, zaman içerisinde ortaya çıkacak.”

 

“ÖZEL İDARENİN MALLARI BAKANLIKLARA PAYLAŞTIRILDI”

“Yine yasa diyor ki, 10 yıl boyunca buraların altyapılarının yapılabilmesi için yatırımı yapılan hizmetlerin yüzde 10’u, altyapı için bloke edilmelidir. Yani ilçe belediyelerinin sorumlu olduğu altyapılar için, ilçe belediyeleri yatırıma yatıracağı paranın yüzde 10’u kadar altyapı için bloke etmek zorunda. Bu durum Büyükşehir belediyesi için de geçerli. Bu ne demektir. Bu altyapılarda çok büyük eksiklikler olduğunun bir gerçeğidir. Ama bunu yaparken merkezi hükümet, bu kadar büyük açık ve büyük problem ile karşı karşıya kalacak olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin özel idareden kalan mallarını neye hikmetse İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne külfet kısmını yüklemiş, malları bakanlıklar arasında paylaştırmıştır. Yani külfeti İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bırakmış, avantajlarını ise bakanlıklara paylaştırmıştır. Ama bunu bir Antep’te, Trabzon’da ya da Kayseri’de görmüyoruz. Özel idarelerin malları bir gün içerisinde tamamı bu belediyelere geçirilmiştir. Böyle ters bir uygulamayla karşı karşıyayız. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda, seçim beyannamesinde genel başkanımızın ağzından özel idarelerin malları geriye alınacak, özel idareler tekrar açılacak, köy tüzel kişilikleri ve belde belediyeleri tekrar tahsis edilecek diye net bir şekilde bu ifadeyi ortaya koymaktadır.“  dedi.

 

 

“HAYVANCILIĞIN BU ŞARTLARDA SÜDÜRÜLMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

 

Bölgenin ana geçim kaynaklarından biri olan tarım ve hayvancılıkla ilgili de açıklama yapan Taşer, “Bu havza Türkiye’de üretilen sütün yüzde 13’ünü üretmektedir. Türkiye’nin en büyük süt üretimi bu bölgede yapılıyor. Yine bu bölgenin ana geçim kaynağı, hayvancılığıyla birlikte tarıma yönelik hayvan yem bitkileri üretilmesi konusunda son derece ileri bir mesafe almıştır. Ancak Türkiye’de hayvancılık, bizden soyutlanamaz. Türkiye’deki problemler, buradaki üreticinin de problemleri. Maalesef, şu an 1 litre sütün fiyatı 1 lira 80 kuruş. Bugün, bir çuval yemin fiyatı  52 lira ile 48 lira arasında değişmekte. Yani ortalama, hayvana 1 liraya fenni yem veriyorsunuz. Dünyada bu işin paritesi belli. 1 kilo süt sattığın zaman 1,5 kilo yem almak zorundasın. Bunu alamadığın takdirde bu işin yapman mümkün değil. Yani bugün sen, 1 lira 80 kuruş süt sattığında, 1 lira yem aldığında bunu sürdürmen mümkün değil. Batmayan mahkumsun. Bizim çok büyük çabalarımız neticesinde bundan 2 yıl önce Türkiye’de bir süt konseyi kuruldu. Bu süt konseyi geçenlerde yapmış olduğu toplantıda şöyle garip bir karar aldı; ‘İzmir’in Menderes havzasında 1 litre sütün maliyeti, 1 lira 30 kuruş olmasına rağmen, referans fiyatı 1 lira 50 kuruştur. Bre Allah’tan korkmazlar! Maliyetinin 1 lira 30 kuruş olduğunu söylüyorsunuz. Satışının 1 lira 50 kuruş olması gerektiğini söylüyorsunuz. Bunun sürdürülebilir olması mümkün değil.”

 

SOYADAKİ BÜYÜK TEHLİKE

“Ama kamuoyunun bilmediği, çok daha dehşet verici olaylar var. Bugün HaberTire Gazetesi aracılığıyla ilk defa açıklıyorum. Türkiye’de bunu daha dillendiren yok. Fenni yem yapımında en büyük argüman, soyadır. Soyadan tamamen, amerikan menşelidir, dışa bağımlıdır. Türkiye, hayvancılık marifetiyle geliştirilmiş, ama yem konusunda dışa bağımlı bir ülke haline getirilmiştir. Bu yalnız dışa bağımlılık değil, Amerika’da genetiği değiştirilmiş soya buraya gönderiliyor. Bu soyayı yiyen hayvanlarımızın ürettiği sütler de kamuoyuna paylaştırılıyor. Bu sütleri çoluk çocuğumuza içiriyoruz. Büyük risk taşımaktadır. Amerikalı, bu fiyatlandırmayı, bu ihracatı yapması için özellikle düşük tutmaktadır. Genetiği değiştirilmiş ürünler şu anda Türkiye’ye girmek zorunda. Türkiye buna mahkum.

 

“İTHAL DÜVELERLE DOLANDIRILIYORUZ”

“Ayrıca dehşet verici çok büyük bir yanlışlık daha var. Türkiye’ye çok fazla damızlık sığır girmekte. Bu damızlık sığırlar, Almanya başta olmak üzere Fransa ve Holanda gibi ülkelerden getirilmekte. Son 4-5 yıldan beri bütün tarım il müdürlüklerini ve veterinerleri uyarıyorum. Damızlık Birliklerini uyarıyorum. Bu damızlık düvelerin  kulaklarına bir baksınlar. Bu kulaklar delik deşiktir. Son 3 yıldan beri ithal edilen damızlık düvelerin kulakları delik deşiktir. Bunun sebebi şudur. Damızlık olarak bizim beğenmediğimiz, alım yapmadığımız ülkelerden alıp, Almanya’ya getiriyorlar. Kulak küpesini kesiyorlar, Almanya’da yeni bir kulak küpesi takıyorlar. Türkiye’ye şu anda 7 bin liraya ithal ediliyor. Büyük bir dolandırıcılıkla karşı karşıyayız. Türkiye bugün alınan bu damızlık düvelerden çok daha kaliteli damızlık düve yetiştirebilecek kabiliyete sahipken, destek alınamadığı için bu imkanlar yok olmakta ve maalesef ne idüğü belirsiz düveler ‘kaliteli düve’ adı altında kulakları delik deşik  vaziyette herkesin gözü önünde bizim üreticilerimize verilmekte.” Dedi.


Editör: Haber Merkezi