Geçtiğimiz Perşembe günü törenlerle kutladığımız 19 Mayıs Bayramını İlköğretim öğrencilerinin 19 Mayıs günü okullarında kutlamaları gerektiği şeklinde İlçe Milli Eğitimden bir emir çıktı. İnanın çok sevindim, çünkü köylerinde bayram kutlaması yapılmayan çocuklarımız bu vesile ile ilçeye gelir ve bir milli bayram töreninin kutlamasını izleme şansı yakalar diye düşünmüştüm. Ancak İlçe Milli Eğitimi arayıp teşekkür etmek ve o gün taşımalı öğrencilere yemek verilip verilmeyeceğini öğrenmek istedim. Köydekilerin bayram kutlamalarına katılmayacakları ve buİlköğretim okullarında gününde tören kutlamalarının yapılmasının öğretmen ücretleri için yapıldığını öğrendim ve yine kolum kanadım kırıldı. Bakalım, önümüzdeki bir haftalık süreç bu öğretmen ücretlerinde ne kadar adil davranıldığını ve sürecin ne kadar iyi yönetildiğini bizi gösterecek. Ama o gün ve geçtiğimiz süreç içerisinde gördüğüm bir tavır beni çok rahatsız etti ve kendimi bu yazıyı kaleme almak zorunda hissettim. Çünkü ben de kökenleri itibariyle köylü çocuğuyum ve görmezden gelemem.

Burada yapılan tam olarak şudur; Sen köylüsün bayramtörenlerine katılmak senin neyine gerek denmiştir bence. Zaten geçmişte yaşadığımız süreçte de bunu gördük. Örneğin 11 dağ köyümüzün bebek denecek yaştaki çocukları günde 70 kilometre sarp dağ yollarını aşarak öğrenim görmek için şehre geliyor gelin bu 11 köyün merkezinde bulunan Büyükkemerdere köyüne bir taşıma merkezi okul yapılsın bu 300’ ün üzerindeki aile ve çocuklar bu çileden kurtulsun dedik. Hayır, olmaz dediler, okul yapılmaya elverişli olan arsanın olduğu yere kadar 700 metrelik tehlikeli bir yol varmış,  bu yol dar ve altı uçurummuş, eh be bilmem kaç bin kilometre kare bölünmüş yol yapan bu devlet o yolu dağ yanından iki metre daha genişletemez mi? dağları delip tünel açan, yol geçiren devlet 700 metre bariyer koyamaz mı? Elbette istedikten sonra bunlar yapılır. Üstelik iki yıllık taşımaya verilen para ile bu okulun yapımı mümkünken, devletin bu kadar kar edeceği ve toplum yararına bir işe neden yanaşılmaz? Yanaşılmaz, çünkü böyle bir durumda fayda sahibi köylüdür. Çünkü böyle bir iş yapılırsa yandaş, yoldaş, düşdaş öğretmenleri dağ başına göndermek zordur, hatta hatır ve gönül ilişkileri o kadar çok ağır basar ki göndermek imkânsız bile olur bazen. Hem ne gerek var canım 10–12 öğretmen her gün 70 kilometre yol gideceğine ya da oralarda yaşamak zorunda kalacağına 300 çocuk bu yolun sıkıntısını çeksin, nasılsa onlar köylü değil mi?

Buradan siyasilerimize de bu konuda sitemim var, sizler bizim meclise bizleri temsil edesiniz diye gönderdiğimiz ve gönderecek olduğumuz vekillerimizsiniz. Bu bölgede böyle bir sıkıntı var. Lütfen bu bölgelere gittiğinizde sorunları ve sıkıntıyı yerinde tespit ediniz ve gereği için insanımıza yardımcı olunuz. Hani o yüce meclisin kurucusu “Köylü milletin efendisidir.” Demişti ya Sayın Vekillerim, Vekil adaylarım, hatta Bakanlarım bi zahmet Tire’de 37 köyde milli bayramların kutlanmadığını, köylerimizin git gide milli duygulardan uzaklaştığını, 11 dağ köyünün öğrencilerinin günde ortalama 70 kilometre sarp dağ yollarını aşarak bir kelime, bir harf öğrenebilmek için şehir merkezlerine getirildiğini, hatta bir köyümüzün öğrencilerinin Aydın iline taşındığını lütfen artık fark edin. Bürokrasiyi nasıl aşıp da bu köylerimizi çileli hayatlarından kurtarmak gerektiği konusunda bizlere yardımcı olun.

 

Sürçü lisan eyledikse affola…