Geleceğimizi yok etmeyelim. Tepkisiz , etkisiz kalmayalım.
Geleceğimiz için sürdürülebilir tarım, sağlıklı topraklar gerek. 
Tire Çevre Koruma ve Yeşillendirme Derneğimizin araştırmalarına göre  bakın acı tabloya .
1995 yılından bu yana 17 Haziran günü Birleşmiş Milletler tarafından "Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü" olarak kutlanıyor. İklim değişikliğiyle birlikte artan kuraklık ve çölleşme konusu giderek daha ağır bir soruna dönüşüyor. Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü, toprakların korunması ve sürdürülebilir yönetiminin önemine dikkat çekiyor.
Bizle bu konuda ne yapıyoruz . hala dışa bağımlı sözüm ona Zirai mücadele adı altında zehirli ilaçlar , Sünni gübreler , silajlık  mısır ekimi. Bilinçsiz arazi sulaması. 
Bugün yazım da bazı rakamlar vereceğim bu sizleri okurken sıkmasın çok önemli.
Hibrit tohumları , kimyasal atıklar , bilinçsiz ve çarpık  yapılanma, tarım arazilerin imara açılışı.
Birde tarla sahibi kasıla kasıla , arsa oldu demesi  yok mu. ?
Bakın Türkiye Ziraat Mühendisleri 6.ncı kongresinde neler diyorlar ; Ne kadar acı , ne kadar düşündürücü ,; 
Türkiye’de tarım ilacı (pestisit) tüketimi etkili madde olarak, 1979’a göre 2002 yılında %45,29’luk bir artış göstermiştir. Bu artışa karşın ülkemizde pestisit tüketimi gelişmiş ülkelere göre oldukça düşüktür. Ancak, entansif tarım yapılan Akdeniz, Ege gibi bölgelerin tüketimi Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Türkiye’de genel olarak az  pestisit tüketilmesine karşın, en yoğun tüketilen pestisitler çevre ve sağlık açısından önemli riskler taşımaktadır. Pestisit kalıntıları açısından yapılan çalışmalar, gelişmiş ülkelere oranla Türkiye’de oldukça azdır. Elde edilen sonuçlara göre, bitkisel ürünlerimizde tolerans üstü pestisit kalıntısı içerenlerin sayısı az olmasına karşın, AB ülkelerine giden ürünlerimizin uygun bulunmayan partilerinde pestisit kalıntısı önemli bir sorun olarak görülmektedir. Pestisit kalıntıları konusunda olduğu gibi, organizmaların pestisitlere duyarlılıklarının azalışıyla ilgili çalışmalar da yetersiz düzeydedir. 
Buda geleceğe yok etme demektir . denilmektedir.
Hayvansal üretim ve önemli bitkisel üretim alanlarında geriye gidişler yaşanmakta; üretimin arttığı bazı alt sektörlerde ise, üretim artışı nüfus artışının gerisinde kalmakta ve kaydedilen üretim yükselmesi, yalnızca verimlilik artışından kaynaklanmamaktadır.
Üretici köylü, büyük bir yoksullaşma süreci yaşamaktadır. Ülke nüfusunun % 26'sının gelir düzeyi günde 2 doların altındadır. Tarım nüfusunun kişi başına GSMH'sı, 1384 ABD Doları gibi, insan onuruna yakışmayacak bir düzeydedir.
Ülkemizin doğal kaynakları, piyasanın kuralsız kullanımına açılmaktadır. Mera Kanunu ve Amaç Dışı Arazi Kullanımı Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler ve hazırlanmakta olan Toprak Koruma Yasa Tasarısı ile işgalcilere af getirilmektedir. Köy topraklarının yabancılara satışına yönelik düzenlemeler, krizler sonrası yoksulluğu derinleşen Anadolu'da, tarımsal üretimin vazgeçilmez ön koşulu olan vatan topraklarına yönelik son derecede önemli bir tehdit oluşturmaktadır.
Türkiye, tarımsal girdilerinin önemli bir bölümünde dışa bağımlı konumdadır.
ZMO Adana Şube Başkanı Karademir: "10 yıl önce yaklaşık 26 milyon hektar olan ekilebilir tarım arazisi, 23,2 milyon hektara düştü. Tarım topraklarımız tehdit altında" dedi
İthalat çiftçiye bitirdi. Türkiye samandan muza, patatesten karpuza, elmadan soğana, buğdaydan pamuğa, kuru fasulyeden ceviz içine kadar birçok ürünü ithal ediyor.
Bilginsiz ilaçlama gelince ,  hektar başına 3.1 kilo ilaç kullanılıyor. Kalıntının bu kadar yüksek çıkmasının sebebi ise çiftçinin kullandığı ilaçlar. Bu ilaçlar 40 yıl önce ruhsat almış. Etki süreleri zayıflamış ilaçlar.
“Çiftçiyi eğitmek gerekiyor. Bakanlığın elemanları masa başında kayıt tutuyor. Bugün ziraat mühendisi demek araziye çıkan eleman demektir”
Türkiye’de tarım ilacı (pestisit) tüketimi etkili madde olarak, 1979’a göre 2002 yılında %45,29’luk bir artış göstermiştir. Bu artışa karşın ülkemizde pestisit tüketimi gelişmiş ülkelere göre oldukça düşüktür. Ancak, entansif tarım yapılan Akdeniz, Ege gibi bölgelerin tüketimi Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Türkiye’de genel olarak az  pestisit tüketilmesine karşın, en yoğun tüketilen pestisitler çevre ve sağlık açısından önemli riskler taşımaktadır. Pestisit kalıntıları açısından yapılan çalışmalar, gelişmiş ülkelere oranla Türkiye’de oldukça azdır. Elde edilen sonuçlara göre, bitkisel ürünlerimizde tolerans üstü pestisit kalıntısı içerenlerin sayısı az olmasına karşın, AB ülkelerine giden ürünlerimizin uygun bulunmayan partilerinde pestisit kalıntısı önemli bir sorun olarak görülmektedir. Pestisit kalıntıları konusunda olduğu gibi, organizmaların pestisitlere duyarlılıklarının azalışıyla ilgili çalışmalar da yetersiz düzeydedir. 
Buda geleceğe yok etme demektir . denilmektedir. Geleceğimize yok etmeyelim. Tepkisiz , etkisiz kalmayalım.
"YEŞİL TİRE- TÜRKİYE , TEMİZ ÇEVRE , GÜRÜLTÜSÜZ ŞEHİR  , HUZURLU KENT VE SAĞLIKLI İNSAN İÇİN EL ELE"