Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Doğu ve İç Anadolu’yu örnek göstererek, Türkiye’de kooperatifçilik yapısının gün geçtikçe erozyona uğradığını söyledi.

 

Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Türkiye’de kooperatifçilik yapısının gün geçtikçe erozyona uğradığını söyledi. Doğu ve İç Anadolu’da neredeyse yaşayan bir kooperatifin kalmadığından yakınan Eskiyörük, “Ülkemiz geneli yüzde 70 aile işletmelerinden meydana gelen tarımsal yapıya sahip. Ne yazık ki, günümüzde bu yapının değişmesini isteyerek, bir nevi şirket tarımcılığına yani büyük işletmelere, şirket tarımcılığına dönülmesi gerektiğini savunanlar var. Bu düşünce Türkiye için son derece tehlikelidir. Tarım sektörü Türkiye’nin kalkınmasında lokomotif güçtür. Fakat bu konuda kendimize akılcı bir yol çizdiğimizi düşünmüyorum. Küçük işletmeleri kooperatif çatısı altında birleştirerek, büyümelerini sağlamalıyız. Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) geçen yılı ‘kooperatifçilik’, bu yılı da ‘küçük aile işletmeciliği’ yılı ilan etti. Dünyada doğru olanın bu sistem olduğu anlaşıldı. Ekonomik kalkınmanın yanında, toplumsal barışı sağlamanın en akılcı yolu budur. 20 yıldır bunun mücadelesini veriyorum” dedi.

 

KOOPERATİFLERE POZİTİF AYRIMCILIK YAPILMALI

Üreticiyi, kooperatifleşmeye yönlendirecek teşviklerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini savunan Eskiyörük, “Örneğin çiğ süt destekleme primi veriliyor. Bu sistemden, sütünü kooperatifler kanalıyla satan veya satmayan her üretici faydalanıyor. Oysa bakanlık, ‘süt desteğini sadece sütünü kooperatif aracılığı ile satanlara vereceğim’ dese, Türkiye’de kooperatifleşme oranı kısa sürede yüzde 80’leri bulur. Tarımda, kayıt dışılığın önemli bir sorun olduğu düşünülürse devlette bundan karlı çıkar. Bu sayede hangi ürünün ne kadar üretildiğini bilir ve planlama yapabiliriz. Haksız rekabeti de ortadan kaldırırız. Bizler, 5-10 büyükbaşa sahip küçük aile işletmelerini koruyarak devamını sağlamak zorundayız. Küçük aile işletmelerinin yok edilmek istenmesi oynanan oyundan başka bir şey değildir. Böylelikle, tarımsal işletmelerimizin yabancı sermayenin eline geçmesinin önü açılmak isteniyor. Bu gün nasıl yabancı sermaye zincir mağazalarımızı, bankalarımızı ve süper marketlerimizi eline geçirdiyse, tarımsal işletmelerimizi de ele geçirmek istiyor. Onlar dünyanın geleceğinin tarımda olduğunun farkındalar. Bu oyuna gelmemeliyiz. Büyük işletmelere karşı değiliz, küçükler olmasın fikrini savunanlara karşıyız” diye konuştu.

 

“ÇÖZÜM KOOPERATİFLEŞME OLMALI”

Üreticiyi sömüren, onlar üzerinden haksız kazanç sağlayan bazı kesimler tarafından kooperatifçiliğin adeta “öcü” gibi gösterildiğine işaret eden Eskiyörük şöyle devam etti. “ Kooperatifçiyiz dediğimiz zaman ‘komünist’, örgütlü yapı oluşturulmalı dediğimizde ise bizlere ‘anarşist’ gözüyle bakıldı. Çiftçi bu yapılanma sayesinde emeğinin karşılığını alacak, sömürüden kurtulacak ve toplumsal barış korunacak. Sonuçta ne oldu? Toplumsal barış zedelendi. Yüzlerce insanımız madenlerde öldü. Bu ülkede kooperatifleşme geliştirilseydi, köylünün yerinde yaşatılarak üretmesi sağlansaydı hiç kimse köyünü terk edip, madenlere inmek zorunda kalmayacaktı. O insanlarımızı maden kaybetmeyecektik. Maden şirketleri de yurtdışında olduğu gibi madeni teknolojiyle çıkaracaktı. Ekonomik kalkınmadan, kayıt dışılığın önlenmesine, gıda güvenliğinin sağlanmasından, üreticinin pazarlama güvencesine, ayrıca üretim planlaması, fiyat istikrarının sağlanması ve tüketicin korunmasına kadar nereye bakarsanız bakın tek çözüm kooperatifleşmedir.”

 

Editör: Haber Merkezi