Sinsi Devrim yazılarımdan sonra bazı okurlarım beni gazetemden attırmak için tepki koyma düşüncesi ortaya attılar. Bazıları da CHP döneminde camilerin ahıra çevrildiğini, İskilipli Atıf Hoca’nın neden idam edildiğini yaz, dediler. Meraklanmasınlar hepsini yazacağım. Ama bunlara da inanmayacaklar. Tıpkı öncekilere inanmadıkları gibi. Ancak internete girip baksınlar, başbakan o sözleri söylemiş mi, söylememiş mi? Hep derim. Bana belge ile eleştirin. Ama nafile.
Gelelim konuya. CHP döneminde camiler ahır yapıldı mı? 12 Haziran seçimleri öncesinde iktidar partisi ve yandaş medya bunu propaganda malzemesi olarak kullandı. Bu gazetelerden birisinde “İnönü döneminde bazı camiler ahır veya silah deposu olarak kullanıldı. Birçoğu yıkıldı. Birçoğu da satıldı.” denmesine karşın inandırıcı bilgi ve belge bulunmuyor. Sadece üzerinde CHP’nin altı oku bulunan ve parti binası olarak kullanıldığı söylenen bir cami fotoğrafına yer verilmiş. O dönemi yaşamadığımız için bilemeyiz. Ancak ahır halinde çekilmiş fotoğraflar varsa ortaya konulsun. Aksi durumda yalnızca söylemeyle olmaz. O zaman koca bir yalan olur.
Atatürk, CHP ve İnönü dine karşı ise vereceğim şu örnekler ne anlatıyor? Düşünün. Birincisi Atatürk 1937’de İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi hazırlatıyor. Bu köy için tam 43 ayrı yapı-kuruluş-proje öngörülüyor. Halk odası, köy parkı, konuk odası, revir, damızlık hayvan üretim bölümleri, değirmen, koruluk, mandıra, fenni ağıl, Ziraat ve et işleri müzesi, köy yunak yeri, hamam gibi bir köyde ne lazımsa her şeyin olduğu bir köy-kent. İşte o ideal cumhuriyet köyünde cami de yer alıyor. Nasıl oluyor da, mevcut camileri ahıra dönüştüren CHP, yeni kurulacak ideal cumhuriyet köyünde cami kurmayı düşünüyor? Bunu anlatabilir misiniz?
İkincisi 1923’e kadar 11 000 caminin bulunduğu ülkemizde Cumhuriyet döneminde 70 000 caminin yapılması size ne anlatıyor? Sadece 1970-2000 yılları arasında 45-50 bin cami yapıldığı, verilen tarihler arasında Türkiye, sadece AKP ve onun zihniyetindeki partilerce yönetilmediğine ve CHP tarafından da yönetildiğine göre, CHP nasıl oluyor da cami yıkıcısı, cami satıcısı ve camileri ahıra dönüştüren bir zihniyeti temsil ediyor?
Üçüncüsü. “1930’lardan günümüze Bursa’da Dini Hayat” başlıklı esere göz atalım. Bayram Sarıcan Hoca’nın anlattığı, Mustafa Öcal’ın kaleme aldığı kitabın bir bölümünde II. Dünya Savaşı sırasında Bursa’da 40 civarında caminin kapatıldığı, Şehadet Camisinin ibadete kapatılıp1945 yılı sonuna kadar 5. Kolordu Karargâh Bando Bölüğü hizmetinde kullanıldığı, savaş sonunda askerin camiyi boşalttığını ve yeniden ibadete açıldığını anlatıyor. Yine Sarıcan Hoca, devletimizin savaş sırasında 4-5 kura askeri silah altına aldığını(yaklaşık 1 milyon), camilerin askeri depo olarak kullanıldığını, bazı okulların bile askeri kışlaya dönüştürüldüğünü söylüyor. Demek ki sadece camiler değil, savaş sırasında okullar da kapatılıyormuş. Yani öyle dine karşı olunduğu için cami kapatma asla söz konusu değilmiş.
Bunlar iktidar partisinin gündemi değiştirmek için uyguladığı politika. Amaç CHP’yi, İnönü’yü halkın gözünde küçük düşürmek, dinsiz ilan etmek. Tarihimizde en çok eleştirilen kişi olan İnönü asker ve siyaset adamı olarak Balkan Savaşı, Trablusgarp Savaşı, I.Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve II. Dünya Savaşı dönemlerini yaşadı. O dönemin koşullarına göre yapılan bazı uygulamalara göre İnönü’yü dinsiz ilan etmek doğru mu? Ayıp değil mi? Kimin ne kadar dindar olduğunu Allah bilir. İnönü'nün Çankaya Köşkü'nde namaz kıldığını, annesi Cevriye Hanım'ın başı kapalı olduğu halde Çankaya Köşkü'nde yaşadığını bilmeyenlerin onun inancına dil uzatmaya ne hakları var. Kurtuluş Savaşı'nda, II. Dünya Savaşı'nda, yani o olağanüstü koşullarda savaş stokları bir-iki camide ve devletin bazı vakıf binalarında saklanmışsa bunda ne var? Bu ilk değil ki. Peygamberimiz ve Dört Halife Devrinde de camilerde davalara bakılır, silah deposu, hastane ve ordugâh olarak kullanılırdı.
Bir de ben sorayım. Türkiye’de en çok cami yıkan iktidarlardan biri kim biliyor musunuz? Söyleyeyim. DP iktidarı ve Adnan Menderes. İstanbul’da DP iktidarı sırasında “Vatan” ve “Millet” caddelerinin açılma çalışmaları sırasında diğer bazı yapıların yanı sıra, onlarca cami ve mescit de yıkılmıştır. Yine 2011 yılı içinde AKP’li Güngören Belediyesi’nin, vergi borçlarına karşı belediyenin mülkiyetinde bulunan en az 5 camiyi hazineye devrettiğine(bir anlamda sattığına) ilişkin boy boy haberler çıktı medyada. Peki, İstanbul’da iki cadde açma adına belki de onlarca caminin yıkımına sebep olan Adnan Menderes’i ya da İstanbul Kasımpaşa’da Büyük Piyale Paşa Kur’an Kursu’nu yerle bir eden, yine Ankara-Altındağ ve Keçiören’de TOKİ modern evler yapacak diye en az 20 caminin yıkılmasına izin veren, Güngören’deki 5 caminin satışına rıza gösteren Erdoğan’ı da bu zihniyet suçlayacak mı?
Yorum sizin. Saygılarımla, hoşça kalın.