Mesleği de, soyadı da ‘Nalbant’. Hukuk adamlığını elinin tersiye itip, nalbant olacak kadar da  tutkulu. İzmir’in Tire ilçesinde, atlara olan büyük sevgisi yüzünden gençlik yıllarında kazandığı Hukuk Fakültesi’ni terk ederek ata mesleğine dönen 69 yaşındaki son nalbant ustası Ahmet Nalbant, babadan kalma tarih kokan dükkanını kapatmamak için direniyor. Zamana meydan okuyan tecrübeli usta, “Artık çok yoruldum. Günlerdir, haftalardır hiç siftah yapmadığım oluyor” dedi.

FRANSIZCA BİLİYOR RESİM YAPIYOR

1969’da, liseden mezun olduktan sonra 18 yaşındayken kazandığı Ege Üniversitesi Hukuk Fakültesini ata mesleği “Nalbantlık” nedeniyle bıraktığını gülümseyerek anlatan dertli nalbant,  “İçimdeki at sevgisi her zaman ağır bastı. Bu kararımdan dolayı bir gün bile pişmanlık duymadım. Tarihi Ali Efe Hanı yakınlarındaki babadan kalma derme çatma dükkanımda hayata tutunmaya çalışıyorum. Dedem ve babam elleri çekiç tuttuğu sürece nalbantlık yapmış. Dedem mesleği gereği soyadı kanunu çıktığında ‘nalbant’ soy ismini almış. Her ikisi de Tire’nin tanınan şahsiyetleriymiş. Ben de bu mesleğe 5 yaşındayken başladım. 64 yıldır mesleğimi severek yapıyorum. İyi derecede Fransızca biliyorum. Resim ile uğraşıyorum. Özellikle yağlıboya at resimleri yapmayı çok seviyorum. Meraklıları, benden şampiyon atların tablolarını yapmamı istiyor. Bugüne kadar büyük yarışlar kazanan tüm atları ezbere biliyorum. Hiçbirini unutmadım” ifadelerini kullandı.

SAHİP ÇIKILMASINI BEKLİYOR

Bazen ne yaparsak yapalım, hayatın kendi planları olduğuna inandığını belirten Ahmet usta, “Çalışkan bir öğrenciydim. İzmir’de, Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştım. Sonbaharda okul açıldı. Çevremde herkes avukat, savcı ya da yargıç olma hayalleri kuruyordu. Ben ise mutsuz olduğumu fark ettim. Aradan 1 hafta geçmişti. Ani bir kararla okulu bırakarak hiç tereddüt etmeden tekrar babamın yanına, nalbantlık mesleğine döndüm. Yıllarca mutlu bir yaşam sürdük. Güzel günlerimiz oldu. Günümüzde, yörede sayısı oldukça azalan binek ve yük hayvanı nedeniyle mesleğimiz yok olmanın eşiğine geldi. Sosyal güvencem olmadığım için emekli olma şansım da yok. Ayda, 700 lira civarında yaşlılık aylılığı alıyorum. 400 lirasını veterinerlik fakültesinde okuyan oğluma gönderiyorum. Geriye kalanla da geçinmeye çalışıyorum. Bu güne kadar onurumla yaşadım ve ömrümün geri kalanını da onurumla yaşamak istiyorum” diye konuştu.

KÜLTÜREL PROJELER

2016’da, İzmir BŞB tarafından iş yerinin kapısına ‘Geleneksel Yerel Zanaatların Yaşatılması’ projesi kapsamında ‘Tarihe Saygı Yerel Koruma’ ödülünün levhasının asıldığını belirten Nalbant, “Üniversiteler, Belediyeler ve Halk Eğitimi Merkezleri yok olmaya yüz tutan meslekleri yaşatmak için projeler geliştirmeli. Kimseden, en küçük bir yardım görmedim. Oysa bizim gibi ustalar yakında tarihin tozlu sayfalarına karışıp gidecekler. Yapılan her şey göstermelik ve sözde kalıyor. Kültürel projeler kapsamında mütevazi bütçelerle mesleklerimiz koruma altına alınabilirdi. Nalbantlık, büyük beceri ve güç isteyen önemli el zanaatlarından başında geliyor. Alelade bir demir parçasını saatlerce çekiçle döverek nal haline getiriyorsunuz. Sonra o nalı binek veya yük hayvanın ayağına takıyorsunuz. Kolay bir iş değil” dedi.

Editör: Haber Merkezi