Ercan ÇELİK

 

ADD Tire Şubesi Başkanı Murat Özan’ın yazılı olarak yaptığı basın açıklamasında “Anayasa tartışmaları Türk milletine kurulmuş bir tuzaktır!” dedi.

Özan’ın açıklamasında şu ifadeler yer aldı; “Değerli İzmirliler! Atatürkçü Düşünce Derneği İzmir Şubeleri’nin  binlerce üyesi adına sizlere sesleniyor ve bir konuya dikkatinizi çekmek istiyoruz.         

 

ANAYASA TARTIŞMALARI TÜRK MİLLETİNE KURULMUŞ BİR TUZAKTIR!

            Türkiye Cumhuriyeti; tarihinin en kritik günlerini yaşamaktadır. Halkımızın gündeminde olmadığı halde mevcut iktidar; bölünme ve ortaçağ diktatörlüğü ile sonuçlanacak anayasa tartışmalarını dayatmaktadır. Bugün Ülkemizi, içine düşürüldüğü kaos ortamından kurtaracak bir formülmüş gibi dayatılan “Bölücü Anayasa” ve bu yolla getirilmek istenen Başkanlık sistemi aslında Cumhuriyet’imize yönelik bir saldırı, bir tuzaktır.

            İçinde bulunduğumuz kaos ortamının tek sorumlusu 13 yılı aşkın süredir işbaşında olan ve bu kaos ortamını yaratan mevcut iktidardır.

            Her gün yurdun değişik yerlerinden kalkan şehit cenazelerinde yer alan iktidar sözcüleri, ülkeyi bu duruma getirenin kendileri olduğunu gizleyip, Habur, Oslo, İmralı tutanaklarını unutturmaya çalışmaktadırlar. Bütün bu karanlık tablonun son sahnesi ise “yeni anayasa “ adı altında bir başkanlık sistemi ve bölünmüş bir Türkiye tablosudur. Başkanlık rejimi adı verilen bu maceracı gidişin gerekçelerinin, bizzat AKP yöneticileri tarafından hazırlandığı da bilinmektedir. Diğer taraftan bu sinsi plan emperyalizmin yüzyıllık rüyasıdır. Dünün SEVR’i bugün Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak önümüze konulmuştur. Anayasa tartışmaları Türk Milletine kurulmuş emperyalist bir  tuzaktır.

Hukuk temelinde “Yeni” bir Anayasa ancak; bir bağımsızlık savaşı sonrasında kurucu iktidar tarafından, ya da bir “hükümet darbesi” ile mevcut rejimi yıkarak, siyasal iktidarı ele geçirenlerin meşruiyetlerini sağlamak için yapılır.

Bugün ise amaç; bağımsızlık savaşı vererek kurulmuş olan laik-demokratik bir ulus devlet modeli olan Cumhuriyet’i bir sivil darbe ile yıkanların, bu fiillerine hukuki ve kalıcı kılıf oluşturmak,

1982 darbe döneminde dahi değiştirilmesine cesaret edilmeyen kurucu temel ilkelerini, Türklüğü, Türk Vatandaşlığını Anayasa’dan çıkartarak, etnisiteye dayalı, bölgelere ayrılmış “Yeni” bir rejim kurmaktır.

Kısacası amaç; Cumhuriyet Rejimini değiştirip yerine tek adam diktatörlüğünde İslami, faşist bir rejim getirmek ve ülkeyi bölmektir.

 

BU MECLİS ANAYASA YAPMAYA YETKİLİ DEĞİLDİR.

Bütün milletvekilleri mevcut Anayasa’ya bağlı kalacaklarına yemin etmişlerdir. Anayasayı değiştirmeye teşebbüs suçtur, Vatana ihanettir.

Gündemde yer alan bölücü anayasayı yapmak üzere TBMM çatısı altında toplanan ve esasen yasal olmayan anayasa komisyonu artık dağılmıştır.

 

Emperyalizme ve monarşizme karşı Kemalist devrim yapan Cumhuriyet Halk Partisinin anayasa tuzağına düşmeyerek masadan kalkmasını doğru buluyoruz. Şimdi sıra MHP nin de aynı tavır içine girerek, Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletini etnik ve dinsel yapıda ayrıştıracak iki partiyi masada baş başa bırakmalıdır.

Vatanımızın bütünlüğünü milletimizin birliğini parçalamaya götürecek olan başta anayasa tuzağı yanında, AB yerel yönetimler özerklik şartnamesi, ana dilde eğitim vb. tuzaklara da açık kapı bırakılmamalıdır.

 

Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk; bugünün başkanlık sistemi heveslisi işbirlikçilere daha o günlerde “Amerikan başkanlık sistemini memleketimize tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim. Sistemsiz ve kanunsuz tarzda reisi cumhurlukla başvekaleti birleştirmeyi asla düşünmedim ve düşünecek adam olmadığım bütün milletçe malumdur.” diyerek cevabı vermiştir.

 

Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün “Kendi çıkarları için yabancılarla işbirliğine giren ve gücünü halktan almayan küçük bir azınlığın dışındaki tüm güçler; aralarındaki etnik dini ve siyasi ayrılıkları erteleyerek ulusal kuruluş mücadelesi yolunda birleşmelidir.” sözünden yola çıkarak bölücü ve yıkıcı anayasayı yaptırmamak için cumhuriyetten yana bütün güçlerin el ele vermesi tarihsel bir görevdir. Unutulmamalıdır ki aramızdaki hiçbir ayrılık Türkiye Cumhuriyeti düşmanları ile olandan daha derin değildir…

 

            ANAYASA TARTIŞMALARI TÜRK MİLLETİNE KURULMUŞ EMPERYALİST BİR

 TUZAKTIR. TÜRK MİLLETİ BU TUZAĞA ASLA DÜŞMEYECEKTİR.

 

Bugün 3 Mart, Devrim Yasalarının kabulünün 92nci yıldönümüdür.

3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen bu üç yasa ile laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır.

Bu üç yasanın her biri başlı başına birer devrimdir.

Halifeliğin kaldırılışı tek başına çok büyük bir devrimdir. Bu yasayla din devleti yerine laik ulus devleti kabul edilmiştir.

Şeriye ve Evkaf Vekâleti, alınan kararların şeriat kurallarına uygun olup olmadığını denetlerdi, kaldırılışı büyük devrimdir. Bu yasayla, Cumhuriyet yönetimi ve ulusal egemenlik güç kazanmıştır.

Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasası ile, eğitim din kurallarının pençesinden kurtarılmış, sorgulayan ve eleştiren düşünce tarzıyla, bilimi temel alan çağdaş bir eğitim modeli kabul edilmiştir. Bütün okullar (azınlık okulları, misyoner okulları, yabancı devlet okulları, vb. ) devlet denetimine alınarak, öğrenim birliği sağlanmış, eğitim dili Türkçe olmuş,  ilköğretim parasız ve zorunlu hale getirilmiştir.

            29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyetin temel karakteri kurulduğunda, henüz açıkça bilinmiyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ilkelere dayalı temel felsefesi, 29 Ekim’den 4 ay sonra, 3 Mart 1924’te açıkça belirlenecekti.

            Bu üç devrim yasası ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesi oluşturulmuş, bu yasaların kabul ediliş günü, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal ve toplumsal yaşamının en önemli günü olarak ilan edilmiştir.

            3 Mart 1924’te kabul edilen yasalar birer devrim yasasıdır.

 

ANAYASAMIZA GÖRE DEĞİŞTİRİLMESİ TEKLİF BİLE EDİLEMEZ

ü  İktidarın istediği gibi bir başkanlık rejimi ile otoriterleşen bir ülkenin halkı daha çok yoksullaşır, daha çok tutsaklaşır. Faşizme karşı verilecek kavgada cumhuriyetin kurumlarını yeniden onarmak ve çağdaş bir toplumsal düzeni inşa etmek için Atatürk devrimlerine sahip çıkmaktan başka çıkış yolu yoktur. Tam Bağımsız, Özgür, Çağdaş ve Demokratik Sosyal Hukuk devleti kimliğine sahip bir Türkiye’yi, kendi ellerimizle ve demokratik mücadele bilincimizle yaratmak yurttaşlık borcumuzdur.

Bu tarihi birliği sağlamak için Atatürkçü Düşünce Derneği olarak anayasadan ve kurucu iradeden aldığımız sorumluluk bilinci ile ülke geleceğinden yana olan tüm siyasi partilerimizi, sendikalarımızı, meslek odalarımızı, derneklerimizi ve vakıflarımızı tarihi ve gündemi belirlenecek bir toplantıda bölücü anayasa tuzağına karşı mücadeleye çağırıyoruz…

Cumhuriyet’in değerleri ile büyümüş, bu değerlerle aydınlanmış, bugün Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaratılan ayrılıkçı, bölücü ortamı gördükten sonra, ulus bütünlüğünün önemini daha çok kavramış olan tüm halkımızı; yaşamlarının ve çocuklarının gelecekleri için hep birlikte demokratik mücadeleye çağırıyoruz.

Anayasa tartışmaları ile türk milletine kurulmuş olan anayasa tuzağı birlikten doğacak gücümüzle  mutlaka  bertaraf edilecektir!”

 

Editör: Haber Merkezi