Korkutucu görünüşleri ve heybetleriyle nam salan Afro zeybeklerden en ünlüleri ise ‘Parmaksız’ ve ‘Koca Arap’ lakaplı zeybeklerdir. Öyle ki, bu gün bile yörenin folklorik müziğinde ‘Koca Arap’ adlı zeybek oyunu hemen hemen her düğünde çalınıp oynanmaktadır.

Anadolu tarihi, sürprizler ve bilinmeyenlerle doludur. Ege’nin, Osmanlı’nın son döneminde dağlarda yol keserek ‘eşkıya’ kimliği ile nam salmış zeybek çeteleri bünyelerinde ‘Arap’ lakaplı ‘Afro’ zeybekleri de barındırmış. Batı Anadolu’da, tarihe damga vuran Yörük Osman, Çakırcalı Ahmet ve oğlu Mehmet, Kamalı Mustafa, Çamlıcalı Hüseyin, Gökdeli Mehmet, Yanık Halil İbrahim, Kadifeli Mehmet, Kaymakçılı İsmail gibi ünlü efelerin çetelerinde boy gösteren ‘Afro zeybekler’ Kurtuluş savaşında da Milli ordunun yanında yer alarak Yunan işgaline karşı büyük kahramanlıklar göstermiş. Korkutucu görünüşleri ve heybetleriyle nam salan Afro zeybeklerden en ünlüleri ise ‘Parmaksız’ ve ‘Koca Arap’ lakaplı zeybekler olmuş. Öyle ki, bu gün bile yörenin folklorik müziğinde ‘Koca Arap’ adlı zeybek oyunu hemen hemen her düğünde çalınıp oynanmaktadır.

Tarihçi Ali Özçelik ile ‘Afro Zeybeklerin’ yakın tarihimiz içinde pek bilinmeyen hayatlarına ışık tutmak istedik. Tarihimize damga vuran ve aslen Afrikalı olan zeybeklerin zaman içinde Türkleşen ilginç yaşamları hepinizi şaşırttı.


ALİ ÖZÇELİK KİMDİR?

1984 yılında İzmir’de doğdum. İlk ve ortaöğretimini aynı şehirde tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra yüksek lisansımı Adnan Menderes Üniversitesi Yakınçağ Anabilim Dalı’nda, “Batı Anadolu’da Eşkıyalık ve Şiddet-Af Sistemi Bağlamında Devlet-Eşkıya İlişkisi (XIX. ve XX. Yüzyıllar)” başlıklı tezle tamamladım.“Atçalı Kel Mehmed Efe” isimli kitabın yazarıyım. Yakın zamanda, “Zeybekler Çağ-II. Abdülhamit’ten İttihatçılar’a Batı Anadolu Eşkıyalık Tarihi” adlı kitabımı çıkaracağım. Tire Belediyesi’nde Kent Arşivi Merkezi Sorumlusu olarak çalışıyorum. Belediye Kültür Yayınları’nın da Genel Yayın Yönetmenliği görevim devam ediyor. Pek çok bilimsel çalışma ve projede editörlük, danışmanlık ve hakemlik gibi görevleri sürdürüyorum.

‘AFRO ZEYBEKLER’ ÖNCEDEN AFRİKA’DAN KÖLE STATÜSÜNDE GETİRİLEN TARIM İŞÇİLERİ MİYDİ?

Osmanlı İmparatorluğu’nun, 16. yüzyıldan itibaren, öncelikle Mısır’ı ve Arabistan’ı içine alan Asya topraklarını, ardından da kendisine biat etmiş büyük Türk denizcileri aracılığıyla Kuzey Afrika’yı fethetmesinin ardından pek çok Afrikalı, gemilerle İstanbul’a, İzmir’e ve Muğla’ya getirilmişti. Getirilen Afrikalılar da limanlardan tarım arazilerinin yoğun olduğu iç yerleşimlere sevk edilmişlerdi. Yüzyıllarca süren bu insan akışı özellikle 19. yüzyıldan itibaren Batı Anadolu’daki Afrikalıların nüfus oranını bir hayli arttırmış, buna bağlı olarak köle satışı yapılan hanlar ve köle misafirhaneleri de ardı ardına açılmaya başlamıştı. Özellikle 19. Yüzyılın sonlarından itibaren; Torbalı, Tire, Ödemiş, Bayındır, Selçuk, Salihli ve Dalaman gibi, yabancı sermayenin de etkisiyle tarımın ticarileşmeye başladığı yerleşimlerde konuşlanan Afrikalıların, İmparatorluğa getirildikleri yerler arasında Sudan, Habeş, Bingazi, Mısır ve Arabistan gibi çeşitli bölgeler bulunmaktaydı. Gelen bu Afrikalılar, bugünkü Tanzanya’da bulunan Zanzibar/Zengibar Adası’nın Araplar tarafından “Zencibar” olarak nitelendirilmesinden ötürü, Osmanlı topraklarında “Zenci” olarak isimlendirilmişlerdi.


HALK ARASINDA ZENCİLER NASIL ‘ARAP’ İSMİNİ ALDI?

İlginçtir ki, Batı Anadolu’ya getirilmiş olan Afrikalılar, yöre halkı tarafından Afrikalı kimliklerinden ziyade daha çok “Arap” olarak nitelendirilmişlerdir.  Bu duruma şüphesiz ki Osmanlı donanmasının Akdeniz’de güç kaybetmeye başlamasının ardından köle ticaretinin daha çok Arabistan toprakları üzerinden yapılması etkili olmuştu. Tam bu noktada, önemli bir ayrıntıya değinmemiz gerekir. Osmanlı topraklarındaki kölelik hiçbir zaman Avrupa’daki ve Amerika’daki kadar vahşi ve insanlık dışı olmamış, İslamiyet’in de etkisiyle, Anadolu topraklarında kölelikten ziyade “besleme” ve “evlatlık” algısı çok daha fazla öne çıkmıştır. 

AFRİKALI GENÇLER NASIL DAĞA ÇIKIP ZEYBEK OLDU?

Afrikalı kadınlar İslam hanelerinde hizmetçilik yaparken erkekler ise ırgatlık, çobanlık, deştibanlık, bekçilik, kolculuk gibi mesleklere yönelmiş, kimi zaman da devletin buyruğu ve yönlendirmesiyle sanayi mekteplerine, orduya ve askeri bandolara dâhil olmuşlardı. Ancak azımsanmayacak oranda azatlı veya firari durumdaki Afrikalı genç de istihdam dışı kaldıklarında ya da herhangi bir suç işledikleri zaman, erken tarihlerden itibaren Batı Anadolu dağlarını doldurmuş olan zeybek çetelerinden birine dâhil olmayı tercih etmişlerdi. Böylelikle zeybek folklorunda “Afro Zeybek” olarak adlandırılan bir grup ortaya çıkmıştı. Korsan gemileri ya da deve kervanlarıyla adalar üzerinden veya Afrika çöllerinden Batı Anadolu’ya getirilen, kanı kaynayan, asilik eğilimi taşıyan ve hizmetkârlığı kabullenmeyen Afrikalı gençler,  dağa çıkıp zeybek olduktan sonra kendilerini ucuz iş gücü olarak gören yerli toprak ağalarına ya da yabancı tüccarlara, bellerindeki yatağanlarla ve ellerindeki tüfeklerle korku salmışlardı.


‘PARMAKSIZ ARAP’ ADLI AFRO ZEYBEK’İN ÖDEMİŞ’TE BAŞLAYAN HİKAYESİNİ ANLATIR MISINIZ?

Batı Anadolu Zeybekler Tarihinde adı bireysel olarak ön plana çıkmış olan ilk Afro Zeybek, Parmaksız Arap’tır. 1800’lü yılların başlarında fakir bir Afrikalı ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve gerçek ismi bilinmeyen Parmaksız Arap, İzmir-Ödemiş’te, ailesiyle sığındıkları çiftlikte önce sığırtmaçlık sonra da ırgatlık yapmış ve oldukça zor şartlarda yetişmişti. Büyüyüp kuvvetlendiğinde ise çaldığı bir tüfekle dağ yolunu tutarak o dönemin yaygın âdeti olduğu üzerine zeybek olmuştu. Ödemişli ünlü Gereli Çetesi’ne dâhil olan Parmaksız Arap; acı kuvveti, nişancılığı ve gözü karalığı ile kısa zamanda çete hiyerarşisinde yükselip başzeybekliğe kadar yükselmişti. Bayındır, Tire, Ödemiş, Nazilli, Sultanhisar, Atça ve Köşk civarlarında girdiği pek çok tehlikeli çatışmayla da şöhret kazanmıştı. Alan çalışmalarından elde ettiğimiz bilgilere göre “Parmaksız” lakabını almasına da bu saldırılardan biri neden olmuş ve söz konusu durum, yöre halkı tarafından şu cümlelerle kuşaktan kuşağa aktarılmıştır.
“Hele o Parmaksız Arap! Tam manasıyla bir yaban eri. Belindeki nazır bıçağıyla hasmına bir dokundu mu adamı ikiye böler. İri gövdeli, kanlı ve iri kırmızı gözlü, Habeş kuzgunu siyah bir adamdı. Hani camilerde hocalar söylerler. Cehennemde bir dudağı yerde bir dudağı gökte ‘zebani’ denilen Araplar varmış, insan bunu görüyor da tıpkı onlara benzetiyor. Görenin aklı çanağından çıkıyor! Hinciye (Şimdiye) kadar Gereli çetesi hiç sakatlık vermiş değildir. Yalnız Koca Parmaksız Arap, Kuyucak Baskınında ardından gelen bir bıçakla sağ elinin şehadet parmağını kaybetmiş, lakin o da hasmını baltalayarak çınar odunu gibi bir vuruşta iki parça etmiştir.”


‘PARMAKSIZ ARAP’ YAKALANIP SÜRGÜN MÜ EDİLDİ?

Parmaksız Arap’ın bu heybetli görüntüsü pek çok düşmanını alt etmesini sağlamış ancak uzun vadede kendisini ve çetesini kurtarmaya yetmemişti. Zira bölgenin ünlü ayan ailesi Karaosmanoğlularının ısrarlı takibi neticesinde Gereli Çetesi, İzmir sınırında kıstırılmış ve yaralı olarak ele geçirilen Parmaksız Arap, Trablusgarp’a sürgün edilerek ömrünü zindanlarda tamamlamıştı. 

AFRO ZEYBEKLERİN ÇETELERDEKİ SAYILARI NEDEN ARTTI?
1800’lü yılların ortalarından itibaren Batı Anadolu’daki Afro Zeybeklerin sayısında ciddi bir artış görmekteyiz. Bu artışın sebebi hiç şüphesiz, 1900’lerin başlarından itibaren Torbalı’daki Sultan Çiftlikleri (Çiftlikat-ı Hümayun)’nde veya Fransız Giraud’ların, İtalyan Alyotiler ile Baltazzi’lerin ve İngiliz Whitall’lerin büyük topraklarında çalıştırılmak üzere getirilen Afrikalı gençlerin sayıca fazla olmasıydı. Ayrıca artan zengin sayısı gelir dağılımındaki eşitsizliği de iyice gün yüzüne çıkarıyor ve memnuniyetsiz kitlelerin zeybek çetelerine katılımını arttırıyordu. Afro Zeybekler açısından konuyu değerlendirecek olursak, 1800’lü yılların son çeyreğinde, bu çetelerin arasından en çok öne çıkan isimler Çakırcalı Ahmet ve Yörük Osman efelerdi. Çakırcalı Ahmet Efe, ünlü “İzmir’in Kavakları, Dökülür Yaprakları, Bize Derler Çakıcı, Yar Fidan Boylum, Yakarız Konakları” dizelerinde “Çakıcı” olarak bahsedilen zeybeklerden ilki, aynı zamanda da ünlü Çakırcalı Mehmet Efe’nin de babasıdır. Ödemiş-Bayındır-Tire hattını kontrol altına almış, jandarma müfrezelerini bir hayli peşinden koşturmuş bu zât, yanında her daim iki Afro Zeybeğini gezdirirdi. 

KORKUTUCU GÖRÜNÜŞLERİ TERCİH NEDENİ MİYDİ?
Halk arasında,“Çakırcalı Ahmet, Çifte Arapları (Afro) yanında olmadan dolaşmazdı, çarşıya, kahveye hep onlarla giderdi” söyleminin meşhur olduğu Ödemiş’te, zeybek reisinin bu tutumunun nedenini şu cümlelerle açıklanmaktadır.
“Çetede Arap (Afro), Efe’nin şahsi hizmetçisidir, daha doğrusu Arap, Efe’nin ağırlığını taşıyan unsurdur. Çete bir kuleyi, bir evi veya fabrikayı basacaksa önce içeri Arap’ı sürerdi. Arap içeri girerken kırmızı dilini dışarı çıkarır ve sonrada beyaz gözlerini açarak korkunç görüntüsüyle etrafa dehşet saçardı. Ayrıca Arap, efenin herhangi bir konu hakkında zenginlere gönderdiği mektup ve mesajı götürürdü.”

BOZDAĞLAR DA AT KOŞTURAN ‘KOCA ARAP’ KENDİ ÇETESİNİ Mİ KURDU?
Çifte Araplar’dan çok daha meşhur olan Afro Zeybek, Aydın’da faaliyet gösteren Yörük Osman Efe’nin başzeybeği Koca Arap’tı. 1850’li yılların sonlarında doğan Koca Arap, Yörük Osman çetesinin bel kemiği olmuş, Aydın’daki pek çok vukuatın da müsebbibi olarak anılmıştı. Öyle ki 1880 yılında, Yörük Osman’a bağlı bir yardımcı çete kuran Koca Arap, Efesiyle birlikte amiyane tabirle Bozdağlarda at koşturmuştu.Zeybekler tarihinin en ünlü isimlerinden Çakırcalı Mehmet Efe de, tıpkı babası Çakırcalı Ahmet gibi çetesinde bir Afro Zeybek bulundurmayı ihmal etmemişti Arap Mercan adındaki Afro Zeybeği; Çakırcalı’nın Çerkeslerle, Arnavutlarla, Rumlarla, takip müfrezeleriyle ve rakip çetelerle giriştiği her çatışmanın tam göbeğinde yer almıştı. Bunun yanı sıra 1900’lü yılların başlarında, Menderes Havzasında etkili olan Kamalı Mustafa, Çamlıcalı Hüseyin, Gökdeli Mehmet, Yanık Halil İbrahim, Kadifeli Mehmet, Kaymakçılı İsmail gibi pek çok zeybek reisi de çetelerinde Afrikalı zeybeklere yer vermişlerdi. 

 ‘AFRO ZEYBEKLER’ ZAMANLA DEVLETİN YANIN DA MI YER ALDI?
Afro Zeybekler her daim zeybek çetelerinde yer almamışlar, devletin ihtiyacı olduğu durumlarda, başıbozuk birliklere dâhil olarak savaşlarda da görev almışlardı.1854 yılında Kırım’da, 1862 yılında da İşkodra’da, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı (93 Harbi) sırasında da Balkanlar ve Kafkaslar’da, Zeybek Taburlarında görev alan Afro Zeybek, dağlık topografyayı ve başıbozuk usulü çete savaşlarını bilmeleri nedeniyle, cephelerin gözde savaşçıları olmuştu. Söz konusu birliklerin arasındaki Afro Zeybeklerin sayısı, yabancı basında, İmparatorluğun girdiği savaşlarla ilgili yer alan görsellerdeki Afro figürlerden de anladığımız üzere azımsanamayacak derecedeydi. Kırım ve sonrasındaki Karadağ Savaşlarıyla ilgili çatışma betimlemelerinde kendilerine yer bulan Afro Zeybeklerin yıldızının asıl parladığı savaş 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı olmuştu.

DÜNYA ÇAPINDA NASIL TANINIP ÜNLÜ OLDULAR?
Özellikle savaş dönemlerinde, Afro Zeybekler Batılı seyyah ve sanatçıların fazlasıyla ilgisini çekmişti. Neticede, sırtlarına çukadan yapılmış mintan geçiren, başlarına külah üzerine siyah poşu ve kırmızı makrama saran, bellerine boydan boya levend kuşağı dolayan, silahlıklarının arasına yatağan adı verilen kebir bıçak sokan, omuzlarında ise harbî ve çift tabancalı tüfek asılı olan ve fiziksel görünümleri itibarıyla oldukça heybetli bir görünüme sahip olan Afro Zeybekler, oryantalist sanatçıların estetik anlayışları için biçilmiş kaftandı. Bu nedenle pek çok isimsiz Afro Zeybek, gerek İzmir’den Avrupa ülkelerine gönderilen kartpostallarda gerekse XIX. yüzyıl Batılı seyyah ve ressamlarının tablolarında sık sık boy göstermişti. Nitekim StanisławChlebowski, Charles GabrielGleyre ve Jean LeonGerome gibi pek çok Avrupalı ressamın, “baschibozouk” olarak isimlendirdikleri Afro Zeybekleri, ustalıkla resmettiklerini bilmekteyiz.

CUMHURİYETLE BİRLİKTE SİLAHLARINI DUVARA ASIP TARİHE MAL OLDULAR. TÜRK FOLKLOR MÜZİĞİNDE İSE İZLERİ HALEN DEVAM EDİYOR DEĞİL Mİ?
Yüzyıllar boyunca gerek Batı Anadolu dağlarında gerekse Osmanlı cephelerinde, cesaretleri ve savaşçı yetenekleri ile var olan Afro Zeybekler, Türk folklorunun kıymetli bir parçası haline gelmişlerdir. Nitekim pek çok köyde, farklı versiyonlarıyla icra edilen ve “Koca Arap dedikleri bir kara dana, Çeker bıçağı girer meydana, Böyle aslan doğurmaz her ana” şeklinde sözleri olan Koca Arap Zeybeği” ya da “Parmaksız Arap Türküsü”  de bunun en somut göstergesidir. Kurtuluş Savaşında, vatanperver her zeybek gibi Yunan işgaline karşı çıkan Afro Zeybekler, Cumhuriyet’in ilanının ardından silahlarını duvara asmışlar ve Batı Anadolu’nun demografik ve kültürel bir motifi olarak tarih sahnesinde yerlerini almışlardır.
 

Editör: Haber Merkezi