Okulda birinci sınıf örgencileri, bir aile fotoğrafı üzerinde tartışıyorlardı. Fotoğraftaki küçük çocuğun saç rengi ailenin öteki bireylerinin saç renginden değişikti... Öğrencilerden biri o erkek çocuğunun belki de evlat edinilmiş olabileceğini söyledi. Onun bu sözünü duyan başka bir küçük kız öğrenci, birden sesini yükseltti;
- Ben evlat edinme konusunda her şeyi bilirim, çünkü bende evlatlığım!...
Arkadaşı sordu;
- Madem biliyorsun, bize de anlatsana... Evlat edinilmek ne demektir...?
Küçük kız öğrenci kendinden emin bir biçimde bilgisini özetledi;
- Annenin karnında değil, yüreğinde büyümüşsün demektir...
Evet, insanın yüreğinde büyümesidir bu sevginin adı. Kim olursa olsun, kimin çocuğu olursa olsun, karşılıksız sevginin bir göstergesidir…
Ablam Sosyal Hizmetlerde çalışıyor. Bu yüzden yabancı değilim. Öyle çok talihsiz hikâyesi olan kimsesiz çocuk var ki çocuk yuvalarında… Bazılarını terk edip gitmişler, bazılarının anne babası ölmüş, bazıları ise tecavüz veya ensest ilişki sonrasında doğmuş ve yurda bırakılmış çocuklar… Öylesine masumlar ki… Onların da bir aileye ihtiyaçları var. Yüreklerde büyüyebilecekleri ailelere…
Evlat edinmek yerine, muska yaptırıp çocuk peşinde koşanlar, gebe kalmıyor diye eşlerini terk eden, sorunun nedeni kendisinde olan erkekler… Keşke bu şekildeki ailelerin ilk tercihleri evlat edinmek olsa… Çocuğu olanların bile bu konu üzerinde düşünmeleri gerekir. Eğer maddi durumları iyi ise muhakkak evlat edinmeliler veya koruyucu aile olabilmeliler…
Bir kez gidip görün yuvalardaki çocukları. Sizleri görünce nasıl sevinip anne baba diye boyunlarınıza sarılacaklar… Son yıllarda sosyal hizmet kavramı çok gelişti ve bu çocuklarımıza çok iyi bakılıp hizmet veriliyor ama dediğim gibi, yürekte büyütülmüş sevgilere çok ihtiyaçları var… O YÜREK NEDEN SİZİNKİ OLMASIN…
Sevgiyle, hep…
GÜNÜN İNSANI
‘Her başarılı adamın arkasında, onunla gurur duyan bir karısı
ve bu işe şaşakalmiş bir kayınvalidesi vardır.’ Diyen arkadaşı günün insanı ilan ediyorum...
GÜNÜN SÖZÜ
Bir paranın nereden geldiğini görmek istiyorsan nereye gittiiine bak.
GÜNÜN GERÇEĞİ
Görünen köy kılavuz istemez; YOL, SU, ELEKTRİK İSTER...
GÜNÜN KOMİĞİ
‘Mutluluk maddi sevinçlerden ibaret olsaydı, çayıra kavuşan öküzleri mutlu saymamız gerekirdi.’ Diyen arkadaşı günün komiği ilan ediyorum…
GÜNÜN SORUSU
‘Başkasına göz dikenin gözüne diken mi batar?
GÜNÜN DİZESİ
Kapının tokmağı
Çerçevenin camı
Masanın sandalyesi
Seni çağırır.
Hadi gel zehir etme zamanı
(Nurettin Gönen)
UMUDUN ŞİİRİ
Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye
önce müthiş bir acı duydu dudağında
gümbür gümbür oldu yüreği,
sonra hızla çekildi yukarıya...
Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü
neye benzerdi acep gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak,
bir yanda ölüm korkusu.
"Dudağı yarıklar" denir,
şanslıdır onlar, hani
görüpte gökyüzünü, insanı,
oltadan son anda kurtulanlar.
Ne çare balıkçının parmakları
hoyratça kavradı onu
küçük istavrit anladı; yolun sonu.
Koca denizlere sığmazdı yüreği.
Oysa şimdi yüzerken
küçücük yeşil leğende,
cansız uzanıvermiş dostlarına
değiyordu minik yüzgeci.
İnsanlar gelip geçtiler önünden,
bir kedi yalanarak baktı gözünün içine
yavaşça karardı dünya, başı da dönüyordu.
Son bir kez düşündü derin maviyi,
beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
İşte tam o anda eğilip aldım onu.
Yürüdüm deniz kenarına
bir öpücük kondurdum başına,
iki damla gözyaşından ibaret sade
bir törenle, saldım denizin sularına.
Bir an öylece baka-kaldı
Sonra sevinçle dibe daldı.
Gitti tüm kederimi söküp atarak,
teşekkürü de ihmal etmemişti.
Bir kaç değerli pulunu
Elime, avuçlarıma bırakarak.
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme.
Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu, niye?
"Bir gün dedim, bulursam kendimi
yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz,
son ana kadar hep bir umudum olsun diye..."
Sevgiyle, hep…