Son zamanlarda Türkiye’de ardı arkası kesilmeyen ölüm olayları yaşanıyor ve yaşananlar neredeyse son derece doğalmış gibi karşılanmaya başlandı. Bütün toplum kesimi için böyle bir yargıya varmak doğru değil ancak genelde insanların tutumlarının bu yönde değiştiğinin kanısındayım. Böyle değilse biz insanlar ölüm ve şiddet olayları meydana gelip medyaya yansıdığında niçin sosyal medyadan bir süreliğine tepki vermekle yetiniyoruz? Şiddeti kanıksamaya mı başladık?
Şiddeti kanıksamamız yaşanan ölümlerin sıklığından mı? Medyada normal olarak sunulduğundan mı? Umursamazlığımızdan mı? Bir yerde toplu bir saldırı olup, başka bir yerde ayrı bir saldırının arasındaki fark ortalama bir veya iki hafta artık, bizlerinde bundan duyduğumuz üzüntüyü dile getirmemiz üç beş saat fazla değil. Ya da bir yerden şehit haberi veya birinin tacizden öldürülme haberlerinin arasındaki fark bir gün bile değil, yayınlandığı andan itibaren üzüntümüz sadece bir saat. Hiç abartmıyorum hemen hemen birkaç saate kalmaz insanlar normal hayatlarına dönüp, gülüp eğlenmeye devam edebiliyorlar. Şiddet ve ölüm olaylarının medyada günlük normal şekilde apaçık sunuluyor olması da şiddeti kanıksamamızın nedenlerinden biridir. Şiddeti görmezden gelip tepkisiz kalmamıza neden olan bu durumun temel pazarlayıcılarının en başında televizyonlar ve sosyal medya gelmektedir. Kendimizi medyanın bu sürekli şiddet içeren kirli illüzyonlarına kaptırmamalıyız. Genelde bazı İnsanlar şiddeti tanık olduklarında sosyal medyada sadece oturdukları yerden yazıp çizerek veya yorum yaparlar, baş sağlığı dileklerinde bulunurlar. Sorumluları ve suçluları lanetleyip üzüntülerini dile getirirler. Bence bunlar somut bir eyleme dönüşmediği sürece hiçbir anlamı yoktur.

 “Başkasının ölümü en kolay ölümdür!” Bu duyguyu en derinden hissedebilmemiz için çok yakınımızdan birini kaybetmemiz lazım, başka türlü hissetmemiz mümkün değil. Bunu biraz empati yaparak düşünebilirsiniz (tabi ki empati yeteneğiniz varsa) ailenizden birini bir saldırıda kurban verdiğinizi düşünün. Ne kadar acı! Düşünmek bile istemiyorsunuz değil mi? Şiddet olaylarını sıradan bir olaymış gibi baktığımız bireysel çerçevemizden çıkmalıyız artık. Toplumsal olaylardan ve katliamlardan ders alarak harekete geçip, toplumsal farkındalığı sağlamak yerine hala kendi içimizde çatışıyor olmamızı felaket olarak nitelendiriyorum.  …

Toplumsal olaylar ve ölümler oldukça fazla yaşanıyor günümüzde bu çok büyük bir dram,  yaşananları sadece oturduğumuz yerden tepki göstermemiz ise apayrı bir dram. Bir köşede av olmaya hazır koyun sürüsü gibi durmak yerine daha sıcak ve sıkı iletişimler kurup, somut politikalar üretmeliyiz. Yaşanan Şiddeti görmezden gelmemiz bizi bugünkü bulunduğumuz ortamdan daha da kaotik bir konuma sürükleyecektir. Çünkü şiddet, somut tepkiler üretemeyen insanoğlunun tutumu karşısında kronikleşir gider. Sonuçta yine toplum üzerinde derin tahribatlara yol açar.


 Gerçek olmayan bütün davranışlarımızdan uzaklaşıp duygularımızı ön planda tutmalıyız, daha duyarlı olmalıyız. Anlık mutluluklarımızdan sıyrılıp, bizleri gelecekte memnun ve mutlu edecek pişman olmayacağımız yarınlar inşa etmeliyiz.
 Daha çağdaş ve ölümlerin hiç olmadığı bir dünyada buluşmak dileğiyle … Sağlıcakla kalın.