Çok değerli hemşehrilerim. Bir RAMAZAN ayını daha idrak etmiş bulunuyoruz. Sahur ile iftar vaktine kadar geçen oruç süresi, açlığıyla susuzluğuyla, oruçluların imanları değerinde en büyük bir kalkanla korunmuş oluyor. Kimi bağda bahçede, kimi esnaf, kimi memur her vatandaş kendi çalışma ve yaşam şekline göre bu vazifeyi büyük bir sabır ile ifa etmeye çalışıyor. Bu arada orucunu hastalık ve zaruri sebeplerden(yolculuk) vs. dolayı tutamayan tüm müslümanlara şifa, ile gidecek oldukları beldeye kavuşmalarını diliyorum. Büyükler, akraba ziyaretleri, iftar davetleriyle , kişinin kendini adeta manevi ayar yaptığı özel bir ay olduğunu düşünüyor bu hisseden ne kadar pay sahibi olduğumuzu gün içindeki yaşam şeklimizle ramazan ayının neresinde olduğumuzu küçük düşünce grafikleriyla hesap edebiliriz.

Ramazan ayının dinimizde olduğu kadar sosyal yaşamımızdaki önemi çok büyük. İnsanların birbirleriyle yardımlaşması, ihtiyaç sahiplerinin belirlenip iftar ve nakti yardım ihtiyaçları tesbit edilerek, fitre’si ile zekat’ı ile verenlerin mallarını temizleme, verilenlerin ise ihtiyaçları karşılanma ayıdır. Bu arada elime her hangi bir imsakiye geçti sağ alt köşeye ”fitre mik.’ 8.5TL.dir diye not düşülmüş, elbette bu miktar asgari bir tutar,kimsenin bir günde 8.5 tl doyacağına inanmıyorum. Gerçekten verilmesi gerekiyor ise sabah kahvaltısı, öğle yemeği, akşam yemeği ve gün boyu içilen çayları da hesaba katarak bonkörlük değil mutat masraflar olarak değerlendirilmeli.

İdeali yılın tamamında bu samimiyet elbette devam etmelidir. Gelin görün ki şöyle bir deyim var; ”Kişi inandığı gibi yaşamaz ise yaşadığı gibi inanır’ ‘onun içindirki toplumu ilgilendiren fakir fukara,garip gureba,  ihtiyaç sahibi kısmı sadece ramazanda hatırlanması çokta mutluluk verici olmamalı,çünki bu kişiler sadece ramazanda ihtiyaç sahibi değil, yılın üçyüz atmışbeş günü aynı şartlarda bulunuyor.
Şahsım adına ben bu ayı birde kötü alışkanlıklarımızdan korunma, bir daha aynı alışkanlıklarımızı tekrar etmeme,ramazan ayı içinde kazandığımız güzel alışkanlıklarımızı artık bırakmamayı temenni ediyorum,hani ”aş pişti bayram geçti’ olmamasını diliyorum.

       Birde bu ayı süsleyen teravih namazları, bazı camilerimizde hatimli, yani ramazan boyunca hem Kur’anı Kerim hatim ediliyor hemde teravih namazı eda ediliyor. Yukarıda dedik ya sabır ile diye
malum mevsim yaz, hava gayet sıcak. Bunun yanı sıra camiye ve mescitlere gelen yaşlı ve çocuklara azami gayret gösterilmeli. Çocuk belki ilk camiye geliyor bırakın oynasın. Bırakın yüksek sesle konuşsun gülsün. Ne olur onlara kötü söz, azarlama tarzında müslümanlığa aykırı davranmayalım. Yaşlılar için ise amca zaten evinden güç camiye ulaşmış birde bir takım olumsuzluklarla karşılaşırsa ibadetine engel olmuş olmayalım. Teravih namazının orta yaşa bakan kısmında ise şunları genelde karşılaşıp teravihe gitmemeye varan kararlar almamıza sebep olmuştur.

Peki nedir bu olumsuzluklar?  Soğan sarımsak ve benzeri yenildikten sonra çevreye verilen rahatsızlıklar, banyo yerine aynı kıyafetin üzerine cami dışından hissedilecek kötü bir parfüm kullanılması, çorapların kokması, kıyafetinin gün boyu ter ile teması,varın ötesini siz tahmin edin, zaten belli bir kesim her yıl camiye ya ara ara geliyor yada ilk geliyor. Tüm bu olumsuzluklara sabır gösteremeyen kişinin bir daha camiye gelmesi mümkün değil. Ecnebi diye tabir ettiğimiz ülkemize gelen turistlerin dış temizliği halkımız arasında hayranlıkla söz edilmiştir. Peki bizim onlardan neyimiz eksik? Bizler daha mı pis bir toplumuz? Sonra gittiğimiz yer ALLAH’IN evi kendimize ve müslümanlığımıza yakışır temizlikte nice ramazan ve teravih eda etmeyi yüce rabbime niyaz eder hepinize hayırlı RAMAZANLAR dilerim.

SAYGI ve MUHABBETLERİMLE.