Beş yılı geride bıraktığımız Tire’deki acil sağlık hizmetimizde, zaman zaman bazı hayatların kurtulmasına vesile olduk. İzmir deki hastanelere yetiştirdik vatandaşlarımızı ileri tedavi için. Kimisine yaranamadık ne yaptıysak, kimisinin ise hayır duasını aldık. Bu köşeden, yazılarımızla, ambulansa muhtaç olmadan ambulans ve çalışanının önemini anlatmaya çalıştık. Ben bu yazılarla halkımıza faydalı olduğumuzu düşünüyorum. Ve bizim alanımızda, damdan düşmeden damdan düşenin halinden anlamak gerektiğinin altını çiziyorum. Bu konuda yaşadığım bir olayı sizlere örnek olarak kısaca anlatmak istiyorum.

     Yaklaşık beş ay önce aldığımız bir göğüs ağrısı vakası için hareket ettik. Dar bir sokağa girdiğimizde yolun ortasında park halinde bir araca takıldık. Siren, anons derken balkondan ‘Bekleyin,geliyorum’ diye bir ses geldi.Kaybettiğimiz iki dakikanın ardından gelen adam pişmanlık duyması gereken yerde ‘Ne var,geldik işte’ diyen el kol hareketleri ile arabasına bindi. Ve bize kaybettirdiği iki dakikayı, ulaşmaya çalıştığımız hastanın ömründen çaldığından habersiz  uzaklaşıp gitti. O yüzü hiç unutmadım.

    Çok değil aradan üç ay kadar geçti. Bir kalp hastanın acilen İzmir e sevk edilmesi çağrısını aldık. Hastayı ambulansa aldığımızda ambulansın ön bölümüne oturan hasta yakını şu bizim iki dakikamızı çalan arkadaştan başkası değildi.İzmir trafiğine girdikçe ambulansa yol vermeyen araçlara benim siren ve anonsumdan daha şiddetli şekilde bağırıp camdan küfürler savuran da yine kendisi idi.

    Hiçbir şey söylemedim. Bazen susmak en güzel cevapmış ya ben onu kullandım.O da beş ay önce yaptığı sorumsuzluğu çokta iyi anlamış oldu.Utandı.İşte değerli okurlar damdan düşenin halinden anlamak için damdan düşmeyi beklemeyelim.Ön yargılarımızdan kurtulup duyarlı olalım.Unutmayalım ki dalgınlıkla bile olsa yol vermediğiniz ambulans sizin evinize gidiyor olabilir.Saygılarımla.Sağlıcakla…