19 Mayıs 1919 Atatürk’ün Samsun’a çıkması ile başlayan Milli Mücadelenin sembolü olan 19 Mayıs kutlamaları soğuklar bahane edilerek kaldırıldı. Tabi geçen yıl yetişmemişti bu yıl yetiştirirler 23 nisan 19 Mayıstan daha soğuk diye Devletimizin ve Milli irademizin temsil edildiği Meclisin açılışı törenlerini de kaldırırlar. 30 Ağustos Türk Milletinin bağlanmak istendiği esaret zincirini kırarak özgürlüğünü kavuşmasının sembolü olan zafer bayramı törenleri iptal edildiği gibi bu yıl Sayın Cumhur Başkanın hastalığı bahane edilerek kökten kaldırıldı. 29 Ekim Türk Milletinin iradesine dayalı kurulan Cumhuriyetin Kutlama törenleri de zaten geçen yıl iptal edilmişti. Bu yıl bir ilki de gördük Mahalli Kurtuluş günümüz olan 4 Eylül bayram törenleri de iptal edilmiş. “Hayırlı olsun bizim gibi düşünmeyenlere.”

        Dikkat ederseniz sevgili okurlar bu tarihler geçmişle bağımızı tutan, milli direncimizi pekiştirdiğimiz Milli Bayramlarımızın tarihleridir. Bu tarihler bizlere Cumhuriyetimizi, Atamızı, Zaferlerimizi, Çekilen çileleri, dahası mis gibi tarihimizi hatırlatmakta ve sahip olduğumuz Vatan parçasının değerini ve kıymetini bilmemize neden olmaktaydı. Bilmem farkında mısınız ama bu değerli tarihi günlerimizi bir bir kaldırarak bir bir silerek bir şeyler yapılmak isteniyor acaba yapılmak istenen nedir? İsterseniz bunu Cumhuriyetimizin kurucusu bu milletin büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir deyişi ile örneklendirerek sizlere vermeye çalışayım.

        Bakın ne diyor büyük önder; “Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkûmdur.” Görüyorsunuz ya değerli okurlar bu milli günlerin bir bir yok edilmesi, silinmesi Türk milletinin tarihle bağının kopartılmak istenmesinden başka bir şey değildir. Bilmem farkında mısınız yok edilmeye çalışılıyoruz. Buna dur demenin mutlaka bir yolu yordamı vardır. Ulu önder’in bir başka deyişini sizlere yorumsuzca vermek istiyorum, bakın ne diyor; “Bir ülkede namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmazsa, o ülke için kurtuluş yoktur.”

         İnsanı Eşref-i Mahlukat yani Yaratılanların en şereflisi yapan onda bulunan akıl ise düşünmek ve değerlendirmek gereklidir. Eğer düşünüp değerlendirmeden körün el yordamıyla yolunu bulmaya çalışması gibi davranırsak nerede kaldı bizim şerefli yaratılışlığımız? Nerede kaldı akıllılığımız? Nerede kaldı aklımızdan dolayı üstünlüğümüz?

 

        Yok olmama niyazıyla, hoşça kalın.